Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

AK Parti, kendi muhalefetini kendi yarattı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hükümetin varlığını hatırlatınca, kamuoyunda "Acaba Bülent Arınç ile Recep Tayyip Erdoğan karşı karşıya mı geldi?"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hükümetin varlığını hatırlatınca, kamuoyunda "Acaba Bülent Arınç ile Recep Tayyip Erdoğan karşı karşıya mı geldi?" şeklinde bir algı oluştu. Devamında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Bülent Arınç ile ilgili Fethullah Gülen'in yakınında olduğunu ima eden tweetler atınca, ortalık birden karıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Arınç'ın Hükümet vurgusuna "Ben de gökten zembille inmedim!" diyerek, halkoyuyla seçildiğini anımsattı. Tüm bu sıcak gelişmelerin ardından ise yine muhalefet partileri 'el ovuşturmaya' başladı. Seçim öncesi tekrar tekrar önümüze geleceğinden adımız gibi eminiz…

Şimdi olayları sakin bir şekilde değerlendirelim…

Başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen'in karşı karşıya geldiği durumlar oldu. Herkes bunu kendi bakış açısıyla değerlendirdi. Erdoğan'dan yana olanlar Erdoğan'ı destekledi; tersi, Gülen'den yana olanlar da Gülen'i destekledi. Burada gözden kaçırılan şey ise Recep Tayyip Erdoğan'ın da Fethullah Gülen'in de 'dindar' insanlar olduğu gerçeğiydi. Her ikisi de muhafazakârlardı. Hiç muhafazakâr ya da dindar olmayan kişiler ise Erdoğan-Gülen atışmasında, birinden yana 'saf tutmak' istediler. Siyasi çıkarları olduğu için de Gülen'den yana tavır koydular. Burada ortada duran tek şey ise 'çıkar'dı. Ancak Recep Tayyip Erdoğan'ın çıkarıyla Gülen ya da onu destekleyen muhalefet partilerinin çıkarı arasında derin farklar vardı.

Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık koltuğuna ilk oturduğu günden beri şahsi çıkarını toplumun çıkarıyla ortak bir noktaya getirmeyi başarmıştı. Daha önceki DSP-ANAP-MHP koalisyonunun toplum çıkarına ters düşen ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda yaptığı yanlışların Recep Tayyip Erdoğan farkındaydı. Kendisi de halkın içerisinden gelmişti ve halkın çıkarlarının 'ne olduğunu' iyi biliyordu. Yoksa Kürt Açılımı gibi açılımı yapmak niye istesin ki? Ne gerek vardı? Ancak gerçekler tüm çıplaklığıyla gösteriyordu ki, Recep Tayyip Erdoğan, toplumsal huzur ve tümüyle ülkenin çıkarı için işi kökünden halletmeye kararlıydı. Kişisel çıkarları olan ve seçimden açık ara zaferle ayrılan hiçbir lider kendisini 'Kürt Açılımı' ile riske atmazdı. AK Parti'nin Kürt Açılımı ve Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dersim olayları' için Başbakanlığı döneminde özür dilemesi; Erdoğan'ın halkın çıkarını kendi çıkarının da önüne koyduğu gerçeği konusunda vatandaşı ikna etti. İkna etti ki, yenilenen her seçimden Recep Tayyip Erdoğan hep zaferle ayrıldı. Bu sırada ise yukarıda da belirttiğim gibi muhalefet partiler, kenarda el ovuşturarak, sözüm ona 'muhalefet' yaptı. Ancak halk bu boş sözlere inanmadı.

Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili benim yazdığım bir kitap vardır 2002 yılında… İsmi: 'Esaretten Zirveye'. Ben bu kitabımda, Tayyip Bey'in hemen yanında duran bir kişi olarak AK Parti'nin Kuruluş yıllarında öne çıkanları aktarmıştım. Benden sonra çok daha kapsamlı kitaplar da yayımlandı yine Tayyip Bey ile ilgili… Bu kitapları okuyanlar var ise bileceklerdir ki, AK Parti'nin kuruluş süreci de ilk yılları da çok sancılı geçmiştir. Abdullah Gül ve Bülent Arınç ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan'ın daha sonra kapanan Fazilet Partisi'nden ayrılarak AK Parti'yi kurmasının perde arkasında büyük sancılar vardır. Ancak burada Bülent Arınç'a da hakkını vermek gerekir: Bülent Arınç, o yıllarda Abdullah Gül'den de Recep Tayyip Erdoğan'dan da daha popüler bir isimdir. Dolayısıyla AK Parti'nin kuruluş dönemindeki en önde gelen ismi hiç kuşkusuz Bülent Arınç'tır. Şu halde Melih Gökçek için Bülent Arınç'ın "Haddini aştı!" sözleri çok isabetlidir. Çünkü o günler düşünüldüğünde, kendi başına bir parti kuracağı düşünülen Melih Gökçek ile Bülent Arınç, neredeyse kıyaslanamaz bir haldedir. Bülent Arınç'ın AK Partililiği de dava adamlılığı da asla tartışılamaz! Ancak AK Parti'ye 'sonradan' dâhil olan ve Belediye Başkanlığı döneminde partiyi oldukça yıpratan Melih Gökçek için aynı şeyleri söylemek de mümkün değildir.

Kimin galip kimin mağlup olacağını elbet zaman gösterecektir. Ancak kimi gerçekler vardır ki izleri asla silinmeyecek, silinemeyecektir. Bunlar artık tarihe yazılmış ve hatta kazınmış gerçeklerdir. Birincisi, Recep Tayyip Erdoğan, 10 yılı aşkın süredir icraatlarıyla halkın menfaatlerini kendi menfaatleri önüne geçirmiş, önemli bir liderdir. İkincisi, AK Parti'nin kişilere ve dolayısıyla da Erdoğan'a bağlı günlerinin artık sonuna gelinmiştir ve Davutoğlu'yla birlikte 'kurumsallaşma' dönemine geçilmiştir. Üçüncüsü, Melih Gökçek gibi 'hadsiz' davranışların da artık parti içerisinde 'daha cesur' kararlarla değerlendirilmesinin zamanı gelmiştir. Dördüncüsü ve sonuncusu ise Türkiye'de muhalefet yokluğundan sıkılan AK Parti, belli ki, kendi muhalefetini kendisi yaratıp, en azından 'heyecan' arayışına girmiştir.

Bu durum 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimleri’nin sonucunu değiştirmeyecektir.  

Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER