“AK Parti, sadece Beykoz’da değil Türkiye’nin her tarafında fırtına estirdiği dönemlerde nasıl sömürülüyorsa, birçok belediye kaybedilmiş olmasına rağmen aynı sömürünün mağduru olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor.
”
Beykoz’da üzerine ölü toprağı serilen AK Parti’yi temsil ettiğini zannedenler, AK Parti’nin önünü açacağım derken, Alaattin Köseler’i mağdur ettiğinin farkında değil galiba… AK Parti Teşkilatının hiçbir varlık gösteremediği yerde Köseler’in tökezlemesinden medet ummak doğru bir siyaset değildir.
Beykoz halkı her şeyi görmektedir, hatta yaşamaktadır. Beykoz’da AK Parti dönemi ile CHP dönemi arasındaki fark her geçen gün kendini gösterse de, AK Parti bu boşluğu dolduracak siyaset üretmekten yoksun insanların elindedir.
Köseler bugün tek başına kalmış bir belediye başkanıdır ve AK Parti’nin Beykoz’da bıraktığı potansiyelin değil üstüne koymak onu koruyacak ne bir kadrosu ne de bir ufku vardır. Ve vatandaşımız her geçen gün bu farkı fark etmektedir.
Her şeyden önce Köseler, yalan söyleyerek işbaşı yapmıştır. Beykoz Belediyesi’nin 3 buçuk milyar borcu olduğunu söylemesi zaten bir şeylerin altyapısını işaret ediyordu. Nitekim patlayan konser olayında, kendini 500 kusur milyon borç ödedik diyerek savunmaya çalıştı. Üstelik borç ödemekle konserin ne alakası vardı?
Ayrıca borcu da Köseler ödemedi… İller Bankası Beykoz Belediyesi’nin ödeneğinden kesti.
Beykoz Spor konusunun Köseler’den bağımsız olduğuna kimse inanmıyor. Köseler bu işe aracılık ettiyse belediyenin parasıyla aracılık etmesine yasal olarak imkân yoktur. Ancak bir takım vaatlerle kefil olmuştur bu sürece. İddia o ki, Tuzlaspor’un hisselerinin alınması karşılığında Beykoz’a bir beton santrali kurulacağı söyleniyor. Beykoz’un her hangi bir yerinde beton santrali kurulursa anlayın ki içi boş değil.
Çünkü ben Zeki Aksu’yu tanırım. Asla yaş tahtaya ayak basmaz… Bunu daha önce de yazmıştım. Nitekim Zeki Aksu yaptığı açıklamayı daha sonra kaldırsa da bu konunun Köseler’den bağımsız olmadığını bizzat kendisi kamuoyuna açıkladı. Oyun içinde oyun…
Alaattin Köseler bu işi kaldıramadı. Beykoz Belediyesi’ni 1999 senesinin belediyesi zannetti. Beykoz Belediyesi’nin kapısı vatandaşa kapandı şeklinde serzenişler her geçen gün artıyor… Özel Kalem Müdürü Veli Gümüş’ün herkesi Köseler’den uzak tuttuğu söyleniyor.
İçerisi o kadar karışık ki, Beykoz Belediyesi, “Lütfen dikkat! Belediye başkanımız, başkan yardımcılarımız veya belediyemiz adını kullanıp; 2B Tapusu, kapı numarası, imar, mülkiyet vb. konularda yardımcı olacağını söyleyerek maddi talepte bulunan şahıslara itibar etmeyiniz.” şeklinde mesajlarla durumu kontrol altına almaya çalışıyor.
Gel gör ki, CHP’li arkadaşlar Beykoz Belediyesi’nin kapıları vatandaşa kapandı ama mahallelerde yapılan toplantıları kastederek, ‘Köseler halkın ayağına gidiyor’ şeklinde savunma yapıyorlar. Tıpkı, Murat Aydın’ın yaptığı Beykoz sahil düzenlemesinin Beykoz halkında oluşturduğu sosyolojik operasyon gibi, CHP’lilerde çaresizce vatandaşa sosyolojik operasyon çekiyor.
Örneğin Beykoz Belediyesi’nin 8 ay boyunca bir günlük kültür masrafı 750 bin lira olarak hesaplandı. Sekiz aylık kültür harcaması 180 milyon TL. Bunun içinde çok çeşitli kalemler var. Aynı durum Murat Aydın döneminde Ali Bilir’e verilen 70 milyonluk ihalede de yaşanmıştı. O ihalenin akıbeti ne oldu onu da bilmiyoruz ya. Köseler ihaleyi iptal etti mi, etmedi mi? Hiçbir açıklama yapmadı.
CHP İlçe Başkanı Mahir Taştan, bu konuyu muhalefet olduğu günlerde gündeme getirmiş ve Murat Aydın’ın Beykozluların parasıyla seçim bütçesi oluşturduğunu söylemişti. Ancak sonrasında o da Beykoz Belediyesi’ni kazandıktan sonra sus pus oldu.
Birde Köseler’in yapmış olduğu yeni ihalelerin dosyalarını çok çabuk kapattığı ve ödemeleri hızlı bir şekilde yaptığı yönünde ciddi iddialar var. Bu bir suç mudur? Elbette ki değildir ama bu acele biraz insanları endişelendiriyor.
Köseler Beykoz’a henüz bir çivi çakamadı… Ama sokakta korkunç bir para trafiği konuşuluyor.
Hatta o kadar ki, Köseler’in görevden alınabileceği bile dillendiriliyor… Bilmem bunu kim neden yapıyor?
YORUMLAR