“Tek adayla gidilen, rakipsiz ve rekabetsiz, yani atama usulü kongrelerin AK Parti teşkilatlarına verdiği zararı ısrarla görmek istemeyen karar vericiler, Beykoz kongresindeki mesajları okumuş mudur diye sormadan geçemiyorum.
”
Hani AK Parti milletin ta kendisiydi? Milletin ta kendisi olduğunu iddia eden bir siyasi partide görev, milletin gönlünden değil de karar verici kliklerin iki dudağının arasından çıkan isimlerle belirleniyorsa parti içi demokrasiden bahsetmek ne mümkün. Böyle bir sakillikte, teşkilatlarda ne dinamizm kalır ne refleks ne da dava ruhu. Teşkilatlar zayıflar, yük lidere biner. Binaenaleyh, Erdoğan’ın bitmek bilmeyen kredisini hoyratça harcamaya devam ederler.
2004 yılından bu yana AK Parti’nin Beykoz’daki bütün kongrelerini takip ettim. İlk defa katılımın bu kadar zayıf, heyecanın sönük olduğu bir kongre yaşadı Beykoz. Geçmiş kongrelerde Beykoz’da adeta hayat dururdu. Üzülerek belirtmeliyim ki heyecanı ve motivasyonu daha yüksek olan dernek kongreleri gördüm.
Ahmet Hulusi Batu, Muharrem Ergül, Mustafa Gürkan, Muhammed Hanefi Dilmaç, Adem Sefer… uzun yıllar AK Parti’ye hizmet etmiş, bayrağı hep daha yukarı taşımış ve zirvede seleflerine teslim etmiş, Beykoz’a mal olmuş çok önemli politik figürler. Hiç biri kongrede yoktu.
Bu isimleri kongreye getirememeyi Beykoz’un son beş yılda siyasi aksının değiştirilmesine bağlıyorum. Başkan Erdoğan, Melih Gökçek ve Kadir Topbaş hamleleriyle Ankara ve İstanbul’da yol açtığı kırılmanın benzerini Beykoz’da, Murat Aydın ile yaşadı.
Bu gün, Beykoz siyasetini dar alanlara, kapı arkalarına, makam-mevki pazarlıklarına hapsetme gayreti içinde olan bir kesime yeni ve daha geniş alanlar açıldığını üzülerek izliyorum.
“Nasılsa Erdoğan arkamızı toplar,” konforunun bittiğini anlamayanlara, 2024 seçimlerinden önce uyardığım gibi buradan bir kez daha uyarımı yapayım, deniz bitti. Siyaset üretemeyecekseniz, Başkan Erdoğan’ın sırtından yük almayacaksanız, Beykoz ve İstanbul’u tekrar kazanacak vizyon ve beceriyi ortaya koyamayacaksanız Beykoz’un yıllarını boşuna heba etmeyin.
Sen iktidar partisisin. 400 delegenin 160’ı böyle önemli bir kongreye katılmaya gerek duymuyorsa bu önemlidir.
Tek listeyle gidilen kongreye katılan 280 delegenin 197’si oy verip diğerleri vermiyorsa bu çok daha önemlidir.
Bu kırılmayı toparlayacak siyasi becerinin Beykoz’da olmadığını düşünüyorum. Yeni İl Başkanı’ndan ümitliyim. Bekleyip göreceğiz…
Köseler’in açmazları…
Öyle detaylıca bir araştırma yapmadım ama göreve geldiği şu altı aylık zaman zarfında Başkan Köseler’in yaşadıklarını yaşayan siyasetçi pek az bulunur diye tahmin ediyorum.
Ama beni en çok şaşırtan Özel Kalem Müdürünün rüşvet soruşturmasının merkezinde olmasıdır. Tam bir, “Sen de mi Brütüs?” vakası.
Bana göre Özel Kalem, Belediye Başkanı’nın sır küpü, koruma kalkanı, savunma bariyeri, mazluma şefkat eli, çıkarcılara demir yumruğudur. Dolayısıyla böyle birini özel kalem müdürü olarak ataması, eğer Başkan Köseler’in takdiriyse kusura bakmasın ama hak etmiş. Yok, eğer kendi takdiri değil de yukarılardan dayatılmışsa o halde iki kere hak etmiş! Bir belediye başkanı, çok güvenilir üç danışman, sağlam bir özel kalem ve derdini dert etmiş başkan yardımcıları ile asla seçim kaybetmez, tarih yazar.
Açıkçası ben Sayın Köseler’in daha cesur olmasını bekliyordum. Özellikle İmamoğlu kanadından gelecek dayatmalara, usulsüz, saçma sapan emrivakilere karşı daha net ve kararlı bir duruş sergilemesini beklerdim.
Başkan Yardımcısı Sucuoğlu’nu görevden alması konusuna gelince… Zaman ve enerji kaybı olduğu gibi Başkan Köseler’e duyulan güvenin de örselenmesine yol açtı bu atama. En başta bu arkadaşı böyle bir göreve getirmesi hataydı. O yükü ve sorumluluğu kaldırabilecek kapasitede olmadığını farklı isimler vasıtasıyla defalarca söyledim, uyardım. Yazık oldu…
Murat Miniç’e ayrı bir paragraf açmazsam olmaz…
Murat, Dost Beykoz ailesinin bir ferdi olmasının yanı sıra aile dostumuzdur. Siyasi sergüzeştinde onaylamadığım bazı gelgitler olsa da genç yaşında önemli merhaleler kat etmiş, Beykoz siyasetinin geleceğinde yeri olan, sağlam bir Beykozludur ve namuslu bir adamdır. Geçtiğimiz günlerde ulusal basında dolaşan o iğrenç linç kampanyasını köpürtenleri kınıyorum. İftira maalesef siyasetin doğasında var ama insanların namusuyla oynamak, namussuzların yapacağı bir alçaklıktır.
Muhabbetle…
YORUMLAR