Hoş bir koku evin salonunda, evde tatlı bir telaş. Muzun en olgunları mutfakta, sütun ılığı da bardakta. Yataklara temiz çarşaflar serildi. Koltuklara minderler eklendi. Kapı çaldı ve beklenen misafir geldi. Hoş geldin nur dedem.

Güzel gülüşlü dedem, gözleri çukur dedem evimize geldi. Ceketini astı ve avucundaki kırmızı şekerleri verdi bana. Diğer elinde de bir hediye verdi bana. İlkokula giden küçük torununu mutlu edecek bir hediye.  Mor bir flüt. Flütü aldım heyecanla ve başladım çalmaya. Ben çaldıkça o gururlandı, o gururlandıkça ben çaldım. Dedemden geriye sadece hatıraları kaldı. Bu ramazan kaybettiğim dedemin ardından  “ölüm”ün gerçekliği ile yüzleşmiş olduk.

Her yıl bir yaş daha tecrübe ediniyoruz ölüme yaklaştıkça ölümü daha sıkı hatırlıyoruz. Ölümü araştırıyor, düşünüyor,  sorguluyor ve kabulleniyoruz.

Arapçada mevt, vefat, helâk gibi kelimelerle ifade edilen ölüm kavramı İslam dininde hayatın sona ermesi, ruhun bedenden ayrılması ile açıklanmaktadır.

İnsan, bu hayattaki görevinin sona ermesiyle ikinci bir hayata geçiş yapar. İslam dininde ahiret hayatı sonsuz bir hayattır. Ölümün bir son değil, yeni ve sonsuz bir hayatın başlangıcı olduğu fikri insanlara huzur veren bir anlayışı mümkün kılar.

Tüm insanlar ölümlüdür fakat birçoğumuz da hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktayız. Kalp kırmak,  yüksek miktarda borçların altına girip kalıcı olmayan dünyaya büyük yatırımlar yapmak gerçekten ölümlü insanlar için çok da mantıklı eylemler olmasa gerek.

Bu dünyayı da ihmal etmeden ölümsüz dünyaya yatırım yapsak acaba hayatımızda neler değişirdi? Eminim ki bu dünyamız da güzelleşirdi. Hayatımız daha anlamlı olduğu için tüm eylemlerimiz anlamlı hale gelirdi. Yaşantımız güzel olursa inanıyorum ki ölümümüzde güzel olur. Allah hayırlı bir yaşam hayırlı bir ölüm nasip etsin.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor; "Ağızların tadını kaçıran ölümü, çokça hatırlayın." (Hadis-i Şerif Tirmizi 2307.)

Yazarın Yazıları