Elif ÇELİK
  • 22/08/2017 Son günceleme: 22/08/2017 20:42
  • 8.287

Demokrasilerin temelinde insana saygı ve hukukun üstünlüğü vardır.

Kimse hukukun üstünde değildir derken,  hukukun üstünlüğünün ulus üstü bir olgu olduğunu göstermek içindir.

Hukuk devleti bireyler gibi devletin tüm organ ve görevlilerinin de faaliyet, işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına ve anayasal ilkelere uyması, kendisini bu kurallarla bağlı sayması demektir.

Hukuk devletinin gerçekleşmesinde etken olacak en önemli unsurlardan biri “yargı bağımsızlığı”dır.

Yargı bağımsızlığı bireyin doğru ve adil yargılanma hakkının teminatıdır.

Hukuk devletinde, yürütme erkini elinde tutan iktidar üyeleri hiçbir şekilde yargı temsilcilerini etkileyecek beyan ve davranışlarda bulunmamalıdır.

 Siyasal iktidarların etkisi altında bir yargının bağımsızlığından asla söz edilemeyeceği için Cumhuriyet Halk partisi 2010 referandumu ile 2017 referandumunda yargıyla ilgili yapılan değişikliklere karşı çıktı.

Bunun nedeni iktidarın tüm yargı organlarını dizayn etmesi ve hemen hemen tüm yargıçları siyasal iktidarın seçmesinin önünü açmasıydı.

Referandumlarda verilen bu mücadelenin dışında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, başlattığı Adalet yürüyüşüyle artık her zaman Adalet talebimizi dile getirme yolunu açmış oldu. Neredeyse toplumun tüm kesimleri hak, hukuk, adalet diye haykırdı ve daha adil bir ülkede yaşama arzusunu ortaya koydu.

Şimdi de 26 ağustosta başlayarak 4 gün sürecek Adalet kurultayını Çanakkale de gerçekleştirecek. Mahkemede, devlette, geçimde, seçimde, inançta, eğitimde, yaşamda ve medyada adalet olmak üzere toplam 8 ana başlıkta adalet arayışımız devam edecek.

Her kesimden insanın katılacağı adalet kurultayının ülkemizin yarınları için önemli katkılar sunacağına yürekten inanıyorum.

Sizce de daha adil bir ülkede yaşamak için verilen bu çaba bir alkışı hak etmiyor mu?

Sevgiyle her şeyi aşabiliriz

Bu yazımda dostlarla ve hatta dost olmayı başaramayanlarla birazda dertleşmek istiyorum.

Dersler çıkarıp yaşadığım bir dünyam var. Ölümle buram buram iç içe yaşamayı öğrendim. Sonra bunu anlamadan yaşayan, sonunda ölüm olduğunu unutan insanlar tanıdım. İyilik melekleri gibi dolaşıyorlar ama her hareketleriyle de ele veriyorlar kendilerini. Beykoz’umda bu şekilde olan kişileri kabul edemiyorum. Kirletmesinler istiyorum benim güzel Beykoz’umu, kullanmasınlar benim tertemizi insanımı, komşularımı, dostlarımı, toprağımı kirletmesinler.

İzin vermeyeceğim, yapılan güzelliklerin ardında art niyetler olmasına.

Diyeceksiniz şimdi Elif can neden böyle bir sitemle başladın. Çünkü dayanamıyorum, bir yetimin başını okşarken, etrafında beni görüyorlar mı diye çevresine bakan insanlara, dayanamıyorum dostlar sahte insanlara dayanamıyorum.

Beykoz’umdaki güzellikleri görünce de içim ısınıyor. Nasıl güzel kenetlenebiliyoruz istediğimiz zaman. “Uyuşturucu” illeti tüm Beykoz’u tek yürek yaptı. Beykoz Kent Konseyi’nin projesi olan bağımlılıkla mücadele platformuna destek olan herkesten Allah bin kere razı olsun.

Stantlarda yaşadıklarım, omuzlarıma inanılmaz yükler yükledi. Uyuşturucu kullanan insanlarla sohbet, iletişim ve hatta onların yerine kendimi koyup, empati yapmama sebep oldu. Çok zorlandım dostlar. Yaşadıkları hayat hiç kolay değil, hepsi kurtulmak isterler de bir kere bu batağa girmişler. Önemli olan o batağı kurutup, yerini çiçek bahçelerine çevirmek.

Ben Elif Çelik elimde bir sihirli değneğim olsa, bütün gençlerimizin emeğinin karşılığını alabileceği iş yerleri ile donatırdım. Beykoz’u uyuşturucu kullanan insanları sosyalliğe teşvik edip rehabilitasyon merkezleri açıp ( spor, iş, meslek kursları psikolojik destek ) verilmesini sağlardım. Ayakta kalmalarına sebep olurdum.

Not: En büyük adalet insanın vicdanın sesidir. Vicdanın sesini dinleyenlere selam olsun.

Yazarın Yazıları