21-23 Mayıs 2019 tarihlerinden Avrupa Birliği üyeleri ciddi bir seçim sınavı verecek.
Bu seçim sınavı sonunda 27 ülkeden takriben 700 parlamenter bundan sonra Avrupa Parlamentosu’nda oturacak. Genel yaklaşıma göre şuan parlamentoda oturan parlamenterlerin %75’i değişecek. En ilginç yönü bu seçimler sonunda Avrupa Parlamentosu’nda artık birinci parti Hıristiyan Demokratlar, ikincisi Sosyalistler, üçüncüsü Yeşiller olmayacak. Birinci parti Almanya’dan, Hollanda, Fransa, İtalya ve Avusturya’dan gelen aşırı sağcı, milliyetçi politikacılar oluşturacak. Bu ilginç bir gelişme. Avrupa Parlamentosu’nda bundan sonra milliyetçiler ve aşırı sağcılar kararlara imza atacaklar. Le Pen hareketi ile Fransa’da başlayan sağcı hareket, Almanya için alternatif ve millersle Hollanda’dan, İtalyan sağcıları ve Avusturyalı aşırı sağcılar ile devam edecek. Macaristan gibi ülkelerde aşırı sağcılarını parlamentoya gönderecek. Böylece 24 Mayıs 2019’dan sonra Avrupa Parlamentosu bir taraftan sınırları kaldırılmış Avrupa Birliği için savaşırken, diğer taraftan Milliyetçi akımlar olarak ortaya çıkacak. Bu gelişme korkutucu bir boyuta oluşuyor.
Esasen büyük deprem Avrupa Birliği konseyine seçilecek başkan ve komiserlerde görülecek. Bu konumlarında olan komiserlerin ve konsey başkanı Juncker’in aynı görevleri sürdüremeyeceğinden hareket ediliyor. Bu yapısal değişim karşımıza apayrı bir Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu çıkaracak. Sağa kayan daha milliyetçi olan, göçmen korkusu içinde olan Avrupa Birliği üyeleri bunu seçimlerde de perçinleyecekler. Bundan sonra Amerika, AB ile ciddi bir tartışma ortamına giren Avrupa Birliği ülkelerinde başta İtalya ve Polonya olmak üzere sorunları artmış bir AB ile karşı karşıya kalacağız.
Türkiye’de ve içinde yaşadığımız ilçede tamamıyla 31 Mart 2019’da gerçekleşecek olan belediye seçimlerine ve sonuçlarına bakarken Avrupa’da bizdeki yerel seçimlerden takriben iki ay sonra çok önemli seçimler gerçekleşecek.
