Mayıs ayında önemli günler yaşıyoruz. Bazıları hüzünlü bazıları sevinçli geçiyor. Bu tarihlerle ilgili bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum.
27 Mayıs 1960
27 Mayıs Demokrat Parti ve Adnan Menderes’e karşı yapılan ihtilalin tarihidir.
Milletin helal oylarıyla seçilen iktidara karşı, bir kısım asker ve CHP ‘nin yaptığı talihsiz acılarla dolu bir gün ve Türkiye’de demokrasiye müdahale sürecinin başlangıcıdır.
DP iktidarı CHP ve şeflik döneminde zulüm altında inleyen Müslüman Türk milletine bir çıkış yolu sunmuş, kıtlıktan sonra bolluk, baskıdan sonra özgürlük getirmiştir.
Ezan yeniden orijinal şekliyle Arapça olarak okunmaya başlamıştır.
Milleti kendine düşman gören zihniyet buna razı olamamış ve 1960'ta ihtilal yaparak milletin meşru hükümetini ve başbakanını iktidardan indirmiştir.
Yassı adaya götürülen tutuklanan iktidar mensuplarına, kurulan düzmece mahkemelerde ‘sizi buraya gönderen güç böyle istiyor’ diyen mahkeme heyeti tarafından haksız ve gayri meşru mahkeme kurularak, yargılama yapılmış ve sonunda Menderes, Zorlu ve Polatkan idam edilmişlerdir.
Bu süre zarfında, milletin vekillerine, işkenceler hakaretler yapılmış ve sonunda idam edilen ipin parası bile ailelerden tahsil edilerek zulüm işkence ve kindarlıkta zirveye ulaşılmıştır.
2020 yılında Yassı Ada ismi Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilmiş, AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından buraya yapılan tesisler (turizm merkezi, konferans salonu, müze, cami gibi) açılarak, o kara günler hem hatırlanılsın, hem de ihtilalcılara cevap olsun istenilmiştir.
Malum ihtilalci damar aynı şekilde devam etmektedir.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz ve en son amirallerin bildirisi bize her zaman dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatmaktadır.
Ancak şu husus önemlidir. Menderes, Erbakan, Tayyip bey gönüllere taht kurdurlar, ihtilal yapan kadroların hepsi bu gün unutulup gittiler.
28 Mayıs 2021
Bu gün Cuma , Taksim Camii açıldı.
Yıllardan beri, bu mesele bu millet ile din düşmanı zihniyet arasında bir mücadele sebebi olmuştur.
Malum Taksimde cami yoktu.
Namaz kılmak isteyen kişiler için büyük sıkıntı oluyordu.
Cumhurbaşkanımız, Belediye başkanlığı zamanından beri bu işin takipçisi oldu ve sonunda hamdolsun cami yapıldı ibadete açıldı.
Taksim cami yaklaşık 16.000 metre kare inşaat alanına sahip ve 2.400 kişinin namaz kılabileceği bir camidir.
Bu cami bir semboldür!
CHP, topçu kışlası ile birlikte eski camiyi ortadan kaldırmıştı.
Yıllar sonra, milletin iktidarı bu camiyi yeniden inşa etti ve açtı.
Cami inşaatını Elmas ailesi yaptı, Allah razı olsun. Çok önemli bir hizmete vesile oldular.
Cuma öğle namazında Diyanet İşleri Başkanı namaz kıldırdı ve hutbe irad etti.
Kur’an-ı Kerim ve Fetih suresi okundu. Tekbirler, salavatlar eşliğinde Recep Tayyip Erdoğan tarafından cami açılışı yapıldı.
İstanbul’un göbeğinde, 27 Mayıs İhtilalından bir gün sonra ve 29 Mayıs şehrin fethinden bir gün önce bu caminin açılışı fevkalade önemlidir.
Dua ediyoruz: Cenab-ı Hak, sabahı haşre kadar bu camiye ve bütün ibadethanelerimize İslam’a hizmet imkanı lütfetsin inşallah.
Allah mübarek etsin.
29 Mayıs 1453
Hz. Muhammed (SAV), 'İstanbul elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, asker ne güzel askerdir’ buyurmuşlardır.
Bu hadisi şerife muhatap olmak için, İslam tarihinde bir çok hükümdar İstanbul’u kuşatmış ancak almaya muvaffak olamamış ve bu şeref Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştur.
Gece, genç şehzadenin odasında ışıklar sönmemişti..
Hocasının dikkatini çekti.
Kapıyı tıklattı, odaya girdi ve sordu, 'Mehmet hala uyumadın mı, gece vakti neden ışıklar açık, ne yapıyorsun?’
Şehzade cevap verdi, 'hocam İstanbul’un fetih planlarını yapıyorum.’
İşte ,fethin sırrı bu aşkta, bu heyecanda ve uykusuz gecelerdedir.!.
İstanbul kuşatılmıştı..
O gece kimse uyumuyordu. Boğaziçi sahilleri ve Galata tepelerinde çadırlar nur gibi parlıyordu.
Genç hükümdar yatağının üzerinde yüksek sesle dua ediyordu.
‘Ya İlahi bir bölük ümmeti yerindirme, düşmanları sevindirme ve bizi muzaffer kıl!’
Amin,Amin..
Gece vaktinde bu ne cüret? Kim di bu, padişahın çadırının dışında ne arıyordu?
Sultan Mehmet Han çadırdan çıktı ve sordu, 'orada ne ararsın,kimsin sen.?'
Cevap geldi, 'Ulubatlı Hasan kulunuzum,Seni muzaffer kılması için, Cenab-ı Hakk’a yalvarırım. Padişahım, beni arka taraflarda görevlendirdiler, vuruşmak için en ön safta olmak isterim!’.
Padişah bu isteği kabul etti ve Hasanı ön taraftaki birlikte görevlendirdiler.
Ve ,ertesi gün surlara bayrağı diken Ulubatlı Hasan şehitlik mertebesine erişti..
İşte bu fetih ruhudur!
Fetih suresi; "Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana şanlı bir zaferle yardım etsin"
Allah’ım Sevgili Peygamberimize yardım ettiğin gibi, tarih boyunca bir çok kuluna yardım ettiğin gibi bizlere de yardım et!
Fetih Suresi'nin sırrından ve bereketinden istifade etmemizi nasip et!
Ve dahi nice güzellikler ihsan et!