Recep ÖNCEL
  • 12/10/2021 Son günceleme: 12/10/2021 09:43
  • 3.459

Bu günlerde anayasa ile ilgili çok şeyler söyleniyor.

Türkiye’nin anayasa ihtiyacı ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkan Vekili TBMM Eski Başkanı ve Birlik Vakfı Kurucusu Sayın İsmail Kahraman Bey, Birlik vakfında bir konferans verdi.

Bu konferansta anayasa ile ilgili fikirlerini beyan etti.

Söylediklerine her şeye muhalefet eden istemezükçüler tarafından itiraz edildi. İsmail Kahraman laikliğe karşı sözler söylüyor diyerek, hakarete varan tepkiler geldi.

Davetli olmama rağmen, babamın hastalığı dolayısıyla konferansa katılamadım. Ancak Birlik Vakfı Genel Başkanı Mehmet Alacacı Bey ve İstanbul şube Başkanı Hüseyin Öztürk bey’den bilgi aldım.

Birlik Vakfı; bu ülkede büyük hizmetlere imza atmış bir sivil toplum kuruluşu olarak, Türkiye Anayasası ile ilgili daha önce bir çalışma yapmış ve bu çalışmayı bir kitap olarak yayınlanmış. 

Bir kere Meclis eski Başkanımızın kendi ifade ettiği gibi bir hukukçu ve anayasa konusunda uzman. Yıllarca Meclis Başkanlığı yapmak, bakanlık yapmaktan gelen bir devlet adamlığı kimliği ve tecrübesi var.

Söylediklerine hemen karşı çıkmak yerine, ‘ne diyor, memleketin neye ihtiyacı var’ diye, önce dinlemek değerlendirmek, sonra ona göre fikir beyan etmek daha sağlıklı olurdu.

Ancak böyle olmadı, sağlıklı tepkiler verilmedi.

Bizim düşüncemiz; fikirlerine karşı çıkan kişi ve gurupların bazılarının bilgisiz, bazılarının da art niyetli olduğu hususudur.

Şimdi İsmail Bey ne diyor bir bakalım;

Türkiye ‘de, laiklik meselesi çok istismar edilmiştir,

1982 Anayasası, aslında dindar bir anayasadır,

Bu anayasada, resmi tatillerde ‘ramazan bayramı, kurban bayramı var, din dersi mecburi’ . Fakat laiklikte var.

Laiklik, Dünya’ da bir Fransa’ da, birde Türkiye’ de bu şekilde anlaşılıyor.

İncelendiği zaman, Dünya ‘da, 195 ülkeden 5 tanesinde laiklik var, diğerlerinde yok.

Aslında, laiklik olmamalıdır!

Herkes dini inancında hür olmalı, istediği gibi yaşamalıdır.

Yeni anayasa doğru yapılırsa, her şey doğru olur.

Değiştirilemez şeyler olmaz.

Değişmeyen Nas’lardır!

Şu anki Anayasa’nın 177 maddeden 113 maddesi, oransal olarak   %63 ‘ü değiştirilmiştir.

Bu yamalı bir bohçadır!

Türkiye’nin milli, yerli, bize ait bir anayasaya ihtiyacı vardır.

Buna kimsenin itirazı olmamalıdır.

Ben bir hukukçu olarak samimi hislerimi söylüyorum.

Daha demokratik, insan hak ve hürriyetlerine uygun çağdaş, bir anayasa yapılmalıdır.

Eğer laiklik bir kısıtlama ise anayasa da kısıtlamalar bölümünde olmalıdır. Eğer bir özgürlük ise,  özgürlükler olarak yer almalıdır.

Biz de laikliğin bir tarifi yoktur!

Bu durum, herkesin kendine göre yorum yapmasına sebep oluyor.

Ya laikliğin anayasa da tarifi olmalıdır!

Ya da diğer ülkelerdeki gibi anayasada laiklik olmamalıdır!

Türkiye Büyük Millet Meclisi daha güçlü olmalıdır.

Cumhurbaşkanlığı sistemi faydalı olmuştur.

Eğer şu salgın döneminde eski sistem olsaydı ne kadar sıkıntı çekilirdi.

Anayasa milli olmalı, sosyal ve insan haklarına uygun yapılmalıdır. Hürriyetler engellenmemelidir.

Hukuka ve mantığa uygun hazırlanmalıdır.

Söylediklerimize karşı çıkanlar iyi niyetli değildir.

Allah devlete ve millete zeval vermesin! Dedi...

Şu günler de, herkesin çok konuştuğu mevcut anayasanın ilk 4 maddesi şu şekildedir.

1. Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

2. Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzur milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı,  başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

3. Türkiye devleti ülkesi milliyetiyle,  bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı şekli kanunda belirtilen beyaz ay yıldızlı, al bayraktır.

Milli marşı istiklal marşıdır.

Başkenti Ankara’dır.

4. Anayasanın; 1. Maddesi, 2. Maddesi ve 3. Maddesindeki hükümler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Gerçekten, Türkiye uygulamasında bu memlekette uzun yıllar görüldüğü üzere laiklik meselesi hep demoklesin kılıcı gibi kullanıldı ve masum dindar insanlar çok zulüm gördüler.

Eğer dürüst olunacaksa artık bu istismara fırsat verilmemelidir.

Ülkemizde dinini samimi olarak yaşamak isteyen insanları koruyacak, onların zarar görmesini önleyecek düzenlemeler yapılmalıdır.

Yapılacak çalışmaların önüne set çekilmemelidir.

Kimsenin vatan, millet, bayrak ve bu ülkenin değerleriyle bir problemi yoktur.

Amaç; sadece daha iyi, daha özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın önünü açarak,   insanımızı dünya standartlarında bir anayasal sisteme kavuşturmaktır.

Artık günümüzde korkularla bir yere varma imkânı yoktur.

Basın yayın, iletişim, medya,   internet vb. dünya üzerinde her türlü bilgi akışının olduğu bir zamanda, hele hele ihtilal mantığıyla hazırlanan bir anayasa ile bu işi götürmek imkânsız hale gelmiştir.

İhtiyaçlar tespit edilmeli, özgürlük ve insan hakları ve yaşadığımız zamanın gereklerine göre düzenlenecek bir anayasa yapılmalıdır.

Kimse sıkıntı çıkarmasın!

Sonuçta,  memlekete uygun,  Dünya standartlarında bir anayasal sistem, Yüce Meclisin ve Türk Milletinin oylarıyla ortaya çıkacaktır.

Çünkü bu millet en güzel olana layıktır!

     

Yazarın Yazıları