Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 10/01/2017 Son günceleme: 10/01/2017 22:39
  • 6.423

2015 - 2016 yılları, Türkiye açısından çok başarılı yıllar olmadı, birçok sorunla karşı karşıya kaldık.

Coğrafi olarak sorunlu bir bölgede olmamız bu sorunları daha da arttırdı. Bu güç yılda bir ateş çemberinin içine düştük. 2017 yılında bu ateş çemberinden nasıl çıkacağız, nasıl gelişmeler olacak bunları beş ana başlıkta toplamakta yarar var.

1- Ortadoğu ve İslam ülkeleri ile ilişkiler

Türkiye için en sorunlu ülkeler önce Suriye sonra Irak olarak ortaya çıkıyor. Suriye’den 6 yıllık bir savaş sonunda 3 milyon 220 bin insan ülkemize geldi. 900 kilometrelik sınırımız olan ülke ile her açıdan sorunlu bir yıl yaşadık. 6 yıl süren Suriye iç savaşı sonunda Assad’ın tekrar olaya hâkim olduğunu ve ülkenin yüzde 80’ini Rusya’nın da yardımıyla kendi tekeline aldığını görüyoruz. Dışarıda kalan yüzde 20’lik bölüm IŞİD ve PYD’nin elindeki bölgelerdir. Bu bölgedeki sorunlarda Türkiye’yi ne ölçüde etkileyecek, önümüzdeki yıl Türkiye IŞİD’e nasıl bir çözüm bulacak, Amerika’nın PYD’yi desteğini nasıl engelleyecek? Bunlar Suriye açısından önemli olurken, Irak açısından da; Türkiye, Barzani kartı üzerine her şeyi koymuştu ve Merkezi Irak Hükümeti ile çok iyi ilişkilerimiz olmadı. Buna karşılık Barzani’nin her zaman kıvrak bir politika izlediğini görüyoruz. Bölgede Türkiye’nin tekrar Merkezi Irak Hükümeti ile ciddi bağlar kurması lazım.

En büyük sorunlardan biriside İran ile ilişkilerimizdir. İran’a karşı Birleşmiş Milletler’in 5 Güvenlik Konseyi Üyesi ve Almanya’nın ambargoyu kaldırmasından sonra durum iyileşir diye düşünürken, ABD’nin ambargoyu belirli şekilde tekrar uyguladığını görüyoruz. Bu çerçevede, Türkiye-İran ekonomik ilişkileri nasıl olacak, doğalgaz konusunda uluslararası alanda davayı kazandıktan sonra İran bize ödemeyi nasıl yapacak ve İran’a olan ihracatımız nasıl artacak? Bunlar gündemdeki maddelerdir.

Bunların dışında Türkiye’nin İslam İşbirliği Örgütü ile olan ilişkileri çerçevesinde çok ciddi bir diyalog içinde olmadığını görüyoruz. Katar dışında biraz Suudi Arabistan Türkiye’ye olumlu bakarken, Mısır başta olmak üzere diğer ülkelerde Türkiye karşıtlığı gün geçtikçe artıyor, bu konuda önümüzdeki yıl, başımıza yeni sorunlar çıkarabilir.

2-BRICS ülkeleri ile ilişkiler

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’yı kapsayan BRICS ülkeleri ile Türkiye’nin birçok konuda kader birliği var. Eğer önümüzdeki dönemde Donald Trump, Avrupa Birliği ile anlaşır ve TTIP yani Trans Atlantik İşbirliği’ni harekete geçirirse, dünya ticaretinin yüzde 76’sına yön verecek olan bu kurumun dışında kalacak olan Türkiye; ancak BRICS ülkeleri ile ortak paydalarda buluşabilir.

BRICS ülkelerine bakıldığında Rusya ve Çin gibi ülkelerin bizden aldıklarının 10 katı fazla malı bize sattıklarını görüyoruz. Bu konuda dış ilişkilerimiz ticarete de yön verecektir. Türkiye bu sayede BRICS’in bir halkası olabilir. Bu konuda atılımlar yapılmalıdır, özellikle son yıllarda BRICS’in turizme açılan pazarlarından başta Çin, Hindistan olmak üzere Türkiye’ye turist çekmek, Türkiye için olumlu olabilir.

3-Şanghay İşbirliği Örgütü

Şanghay İŞ Birliği Örgütü, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne kızdıkça alternatif olarak dile getirdiği bir kurum olmamalı. Şanghay’ın işlerliği Avrupa Birliği’nin çok dışında, komşu ülkelerin arasındaki sınır sorunlarının halledilmesi için kurulmuş bir örgüttür. Daha sonra yavaş yavaş Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne benzeyen bir yapı içine girmeye başlayan Şanghay İşbirliği Örgütü, gündemde yerini korumalı ve işbirliğinin gelişmesini sağlamalıdır. Özellikle, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelerin 2017’de tam üye olacağı Şanghay İşbirliği Örgütü, Türkiye için politik açıdan çok önemli bir örgüt havasına girmiş bulunuyor.

4-Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz

Türkiye’nin takriben 55 yıldır Avrupa Birliği ile devam eden ilişkileri vardır. Bu ilişki, hiçbir zaman sona ermeyecek bir ilişki olarak karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki dönem Türkiye için Avrupa Birliği ile olan ilişkileri çok önemli. İlk olarak Gümrük Birliği’nin düzeltilmesi, bunun yanı sıra Geri Kabul Anlaşması ve Schengen Vizesi konuları vardır.

2017 Mayıs ayında Avrupa Birliği’nin 2020-2026 yıllarında öngördüğü 7 yıllık bütçe hazırlanacak. Acaba Türkiye’ye tam üyelik sıfatını vermeye yönelik atılımlar atılacak mı? Önümüzdeki yılın ilk 5 ayı Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri açısında çok önemli bir görünüm arz ediyor.

5-Amerika Birleşik Devletleri ve Latin Amerika Ülkeleri

Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerimiz son 2 yılda olduğu kadar hiç bu kadar kötü olmamıştı. İyi ki Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye sınırdaş değil. Yoksa bu ki ülkenin neredeyse savaşa girmesini bekleyebilirdik. Amerika Birleşik Devletleri, gerek Irak gerekse Suriye’de Türkiye karşıtı bir politika izliyor. ABD İncirlik Üssü’nü kendi emelleri için kullanırken, Türkiye hiçbir konuda ses çıkarmıyor. Hala 15 Temmuz darbe hareketinde, ABD’nin belirli kuruluşlarının ne açıdan yer alıp almadığı tartışılıyor. Bu açıdan Trump devri Türkiye-ABD ilişkileri için önemli bir dönüm noktası olacak. Trump’ın her açıdan büyük olasılıkla Obama’ya göre Türkiye ile daha iyi bir ilişki içine girebileceğinden hareket edebiliriz. Bunun dışında Türkiye, Latin Amerika ülkelerine de açılma kapsamında çalışmalar da yapıyor. Devlet gezileri, büyükelçiliklerin karşılıklı anlaşmaları ve ABD ile ilişkilerimiz, Latin Amerika’yı bize yaklaştırıyor.

Sonuç   

Bütün bunlara baktığımız zaman, Türkiye’nin bu beş ana başlık dışında Rusya ve Almanya ile olan ilişkileri önemli dönüm noktalarını oluşturuyor. En önemlilerinden biri de Türkiye’nin Ermenistan ile olan ilişkilerini düzeltip Türkiye üzerindeki baskıları kıracak bir gelişmeyi sağlaması lazım. Her ne kadar bu gelişmeler, Azerbaycan’ı endişelendirecek olsa da, Türkiye için çok önemlidir.

Yazarın Yazıları