Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 17/12/2015 Son günceleme: 17/12/2015 10:12
  • 7.893

2016 yılına Türkiye çok sorunlu bir şekilde giriyor...

Türkiye Rusya ilişkileri tam anlamıyla kötüye giderken, Musul’dan askerimizi çekmek zorunda kalıyoruz. Suriye’ye bütün Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri müdahil hale geldi.

Irak merkezi hükümetinden Türkiye’ye tepkiler büyüyor. İran ve Ruhani rejimi düşmanlık dişlerini gösteriyorlar. Azerbaycan’ın ne kadar dost ne kadar düşman olduğunu tespit etmemiz çok güç. Gürcistan ve Bulgaristan iyi ilişkiler içinde olduğumuz iki Ülke Yunanistan’la ve güney komşumuz, Güney Kıbrıs’la bakalım 2016 yılı bize neleri getirecek.

Ekonomi sorunlu

Ekonomiye bakarsak 2016’da Euro’nun 3,60’ları, Doların 3,45’ler bulacağından rahatlıkla hareket edebiliriz. İşsizliğimiz biraz daha artıyor, ihracatımız da azalma devam ediyor. En kötü tarafı bakalım 2016’da turizm Türkiye’ye neler getirecek. Charter uçaklarını iptal eden Rusya’dan turist gelmez, ve kolay kolay gelemezken, Avrupa Birliği Ülkelerinde de Türk – Rus Savaşı korkusu ve İŞİD korkusu artıyor. Acaba bu tatilimizi Türkiye dışında bir yerde mi geçirelim yaklaşımı içine girmiş bulunuyorlar.

Beykoz’a bir göz atalım

Gelelim Beykoz’umuza; insanları ilgilendiren birinci derecede kendi Ülkesinin sorunu, ikinci derecede yaşadığı Bölge. Belediye’sinin ve mahallesinin sorunları olur. İnsan’lara baktığımız zaman bir üçgen içinde yaşadığımızı görürüz. İlk önce mahallemizin varsa takımını sahip çıkarız, mahallemizdeki gelişmelere göz atarız daha sonra ilçemiz nasıl yönetiliyor, sorunlar nasıl diye bakarak buradan da Devletimizin yapısına yöneliriz.

İstanbul’un incisi Beykoz

Beykoz Boğazı’nın hâlâ doğallığını kaybetmemiş bir inci konumunda. Riva’sı, Polonez Köyü, Cumhuriyet Köyü, Boğaz’da Kanlıca, Anadoluhisar her türlü güzelliğe sahip bir bölge. Bu bölge’nin en önemli sorunlarının başında alt yapıdaki eksiklikler geliyor.

Kanlıca ihmal ediliyor

Kanlıca’lı olarak her zaman dile getirdiğim gibi maalesef Kanlıca mahallesinin sorunları bugüne kadar hep ihmal ediliyor. Mihrabat Korusunun Kavacık’tan aşağı inen yolu herhalde Mihrabat Korusunu işleten Albayraklar için dört dörtlük yapılmışken, Mihrabat’ı Kanlıca’ya bağlayan Fıstıklı Yokuşu ve devamı hala atıl bırakılmış durumda.

Yaşlılar bu yolda yürürken düşüyorlar, ayakları takılıyor ve karda kışta köye inemiyorlar. Bunun dışında Kanlıca’nın hala bir futbol sahasının olmadığını görüyoruz. Şimdi sade insan kendi oturduğu köyü ile ilgilenmemeli. Beykoz’a da geçmeliyiz.

Uluslararası alanda Beykoz

Beykoz’un 2016 yılından itibaren uluslar arası bir festivale sahip olması şart. Birçok kardeş kentte sahip olan Beykoz Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da katkılarıyla 2016’dan itibaren ciddi bir festival gerçekleştirmeli. Bu Festivalin iyi bir tanıtımı yapılarak birçok ülkeden katılım sağlanmalı ve bu ülkelerde Beykoz’umuzun ismi yürütülmeli. Ben Kanlıca’lı olarak bunun için Kanlıca uluslararası yoğurt festivalini öneririm. Tabi ki daha ayrı daha önemli festivallerde olabilir. Ayrıca Beykoz’un ciddi bir yarışma açma şansı var.

Mimarlık Ödülü

Avrupa’nın endüstriden arınmış bölgelerinde, özellikle Almanya’nın Ruhr havzasında çelik ve kömür madenlerinde boş kalan merkezlere yeni Kültür alanları oluşturuldu. Niye Beykoz’umuzun Paşabahçe, Cam fabrikası, eski Tekel Rakı fabrikasını yahut Kundura Fabrikasına yönelik böyle uluslararası bir Mimarlık ödülü verilecek bir yarışma açılmaz? Böylece buralara neler yapılabileceği ortaya çıkar. Tabi ki bu üç bölgenin, üç yerinin de sahipleri var. Fakat bu sahipleride bunlardan etkilenerek belki yeni atılımlara yönelirler. Evet, uluslararası alanda Beykoz Festivali ve Mimarlık yarışması ile önemli adımlar atmalı…

Ülkemizin sorunları ise daha derin bir şekilde başka bir yazımda ele alacağım. 2016 ülkemize inşallah olumlu gelişmeler getirir.

Haber Merkezi

Yazarın Yazıları