Ekrem TUNCER
  • 01/01/1970 Son günceleme: 16/09/2013 00:11
  • 25.438

Beykoz halkının öncelikli sorunları içerisinde yer alan 2-B ile ilgili görüş ve düşüncelerimi yazmam hususunda aldığım telkinler son günlerde arttı

Bilmeyenler olabilir; bu hususla alakalı düşüncelerimin merak edilmesinin başlıca sebebi, mesleğimi de ilgilendiriyor olması. Ayrıca Beykoz’da yıllarca siyasetin içerisinde olmam da başkaca bir etken.

Beykoz’da yaklaşık iki bin civarında bir nüfusu mağdur eden bu düzenleme genel manada olumlu sonuçları olacak gerekli bir çalışmadır. Bir konuyu ele aldığımızda bütünüyle değerlendirmek adil olanıdır. Bu düzenleme başta çıkarılmaya çalışıldığında ‘orman talanı’ yapılıyormuş gibi karalanmış ve neticede dönemin cumhurbaşkanı tarafından veto edilmişti. İşin diğer boyutunda da sayın Başbakan bu çalışmayı vatandaşın mağduriyetini gidermek için değil, devletin kasasına kaynak bulmak için yaptıkları izlenimini vererek gerekli hassasiyeti göstermemiştir. Geçmiş zaman, belki hatırlanmayabilir ama ‘biz bu düzenleme ile 25 milyar dolar kaynak oluşturacağız’ sözleri hala daha kulaklarımda çınlıyor.

Kısacası; işin aslında başı yanlıştır. Bir Hükümetin devlet için yeni kaynaklar oluşturmaya çabalamasından daha doğal bir durum olamaz. Ama bu çalışmalar halkın ekonomik ve sosyal durumları göz ardı edilerek yapılırsa yanlış anlaşılmalara her zaman için gebedir. Beykoz’da iki bin civarında Türkiye genelinde de yaklaşık bir o kadar ailenin mağduriyetinin AK Parti’ye kaybettireceği fazlaca bir puan söz konusu olmasa da, bırakınız binlerle ifade etmeyi onlarla ifade edeceğimiz mağduriyetler için bile hakkaniyet ölçüsünde olan inançlı kadroların üstüne düşeni yapması farzdır.

“Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!” düsturuyla yetişmiş bir kişi olan Başbakanımızın bu işten; ‘75 milyon vatandaşımın hakkını kimseye yedirmem’ gibi hamasi cümlelerle kurtulamayacağını bilmesi gerekir.

Bu işin çözümü aslında çok basittir. Saadet Partisi’nin 400 m2 altındaki yerlerin hak sahiplerine bedavaya verilmesini teklif etmesi hiçte komik veya olmaz bir çözüm değildir.‘Tabii iktidar değiller ya, atıp tutuyorlar’ yaklaşımıyla bu öneriyi çöpe atmak büyük bir insafsızlık ve iş bilmezliktir. Ben buna ilave olarak; 400 m2 üstündeki yerlerinde, tamamının satışının iptal edilmesinin gerektiğini savunuyorum. Örnek; bir dönüm arazisi olanın 600 m2 si devlete kalacak, 400 m2 si hak sahibine. Bu yöntemle devlet daha fazla kazanım elde eder ve gerçekten mağdur olan vatandaşında mağduriyetini gidermiş olur.

Beykoz’daki iktidar partisi yetkililerinin bu sıkıntının çözümü için yoğun bir çaba içerisinde olduklarını yakinen bilen bir kişiyim. İş öyle bir hal aldı ki Belediyemizin yapmış olduğu tüm çalışmalar, ‘hasta bünyeye kebap ısmarlanmaz’ cümlesiyle ezilip gidiyor.

Eğer AK Parti bu süreçten Beykoz’u kaybederek çıkarsa; gerçekten yazık olur. Hele de CHP’den Alaattin Köseler aday olur ise bu sonuç iktidar partisi için kaçınılmazdır. Eğer gerekli düzenlemeler yapılamayacaksa; tespit edilen bu ailelerin sıkıntıları oluşturulacak olan bir havuz sistemiyle İMC usulüyle çözülmelidir. Bunu yapacak güç ve yetenek mevcut Belediye Başkanımızda ve AK Parti’li birçok gönüllü de var. Devletin malını çevirip getirim elde edenlere hesap keseceğiz diye gariban halk mağdur edilmemelidir. 

Yazarın Yazıları