Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

100’mü Çok? Sonsuz mu Çok?

-Falan doktor hayatımı kurtardı, ona minnettarım.

-Filân zât İstanbul’u kurtardı, ona hayranım.

-Şu kimse şu şehir halkını Fransız işgalinden kurtardı, ona çok müteşekkiriz.

-O kahraman zât bu ülkeyi düşmandan temizledi, ona hepimiz minnettarız.

-Ben iflâs etmişken, şu zât benim elimden tuttu, beni ticârî hayata döndürdü, onu çok seviyorum.

 

Evet, bu cümleler gerçekten doğru ve olması gereken teşekkür cümleleridir. Her akl-ı selim kişi kendisine yapılan fedakârlıklara, minnettarlıklarla, hayranlıklarla, sevgi ile ve teşekkürlerle karşılık vermelidir. Aksine davranışlar ise kesinlikle nankörlüktür…

Bizler, genellikle bu konuda nankör veya münkir değil, müteşekkir insanlarız, fakat bu konuda, maalesef pek ölçülü davranamıyoruz.

Meselâ:

1.) Bizi ölümcül bir hastalıktan kurtaran, yani geride kalan kısacık hayatımıza tekrar kavuşturan doktora minnettar oluyoruz da bize, biz hiç hiçbir şey değilken bizi VAR eden, her şeyimiz mükemmel olarak, sağlıklı bir hayat bağışlayan yüce yaratıcıya, mutlaka yapılması gereken minnettarlığımızı, çok ihmal ediyoruz.

2.) İstanbul’umuzu fetheden kumandana veya düşman işgalinden kurtaran kumandana hayran oluyoruz da, İstanbul şehrindeki tüm zemini, dağları, denizleri, nehirleri, her mevsimde vagon-vagon lütfedilen her cins meyve ve sebzeleri göndereni çok az zikrediyoruz.

3.) Ülkemizi ve bizleri düşmandan koruyan TSK ve emniyet güçlerimize minnettar oluyoruz da, bize emanet olan bir trilyon hücrelerimizin her birini, her dakikada, 70’er defa kontrol ettirerek, virüslerden, mikroplardan ve kanser gibi her türlü hastalıktan koruyan O Yüce Kudreti pek umursamıyoruz…

A’raf suresi, 10. Âyet: “..NE KADAR DA AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ!!!…”

..Çok doğru, değil mi?…

***

Bu gerçekler ışığında, çok net olarak şu anlaşılıyor:

Bizler, nefis ve şeytanın dürtüleri ve yanıltmalarıyla, 100 senelik dünya hayatını, SONSUZ ve EBEDÎ bir Âhiret hayatına tercih ediyoruz. Dünya meşgûliyetlerine dalıp, bu azîm hatanın, pek farkında bile olmuyoruz. Kâinatın en doğru sözlüsü olan Yüce Yaratıcımızın emir ve yasaklarını ve O’nun c.c. Muhammed-ül Emîn unvanıyla anılan yüce Peygamberinin (sav) uyarılarını bile ciddiye almıyoruz…

Oysa her birimiz akıllı ve hesap bilen insanlarız.

100 Senelik bir hayat mı çok, EBEDÎ ve SONSUZ bir hayat mı çok?

Bunu da çok iyi biliyoruz… (..Veya Zannediyoruz!)

Yazabildiğimiz veya düşünebildiğimiz en büyük bir rakam ile SONSUZLUK mukayese edildiğinde, o en büyük rakamın SIFIR hükmüne düştüğünü bildiren matematik kuralını, sadece dünyevî hesaplarımıza mahsus ZANNEDİYORUZ…

Tüm bu gerçeklere rağmen, O en doğru sözlülerin uyarılarını, maalesef çok hafife alıyoruz ve ebedî ve sonsuz bir azâba doğru sürüklendiğimizi bile fark edemiyoruz…

 

O uyarılardan birkaçını hatırlayarak, sizleri tefekkürlerinizle baş başa bırakacağım:

En’am Sûresi, 31. Âyet: Allahın huzuruna çıkmayı yalan sayanlar, gerçekten en büyük ziyana uğramışlardır. Nihayet kendilerine ansızın kıyamet günü çattığı zaman, onlar (günâh) yüklerini yüklenerek, diyecekler ki: orada (Dünya hayatında) yaptıklarımızdan dolayı, eyvah bize!… (..diyecekler.)  

Dikkat edin, ne kötüdür o yüklenip taşıyacakları şeyler!

 

Yasin Sûresi 48-52. Âyetler: Ve yine derler ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdid ettiğiniz bu mezarlardan kalkma ne zaman?” ..derler. Oysa onların beklediği tek bir sestir ki, birbirleriyle çekişip dururken onları yakalayıverir. İşte o zaman, ne bir vasiyette bulunabilir, ne de evlerine dönebilirler. ..Ve, Sûra üfürülür. O anda onlar kabirlerinden çıkmış, Rablerine doğru koşmaktadırlar. “Eyvah bize!” derler. “Kim kaldırdı bizi kabirlerimizden? İşte bu Rahmân'ın vaad ettiği şey; demek peygamberler doğru söylüyormuş!…” 

NUR Suresi, 31. Âyet: Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler).

Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER