Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 07/03/2012 23:11
  • 17.531

Bu ülkede kısa yoldan voliyi vurmak hep çok kolay olmuştur.

Kimin elinin kimin cebinde olduğunun anlaşılamadığı zamanlarda ise akıllara ziyan ayak oyunlarıyla ülkemizin kaynakları malum zümreye oluk oluk akıtıldı. Yani ülkenin 65 milyonunun birikimi 2 milyon seçkin burjuvaya resmen peşkeş çekildi o dönemlerde. Hem de ülke insanının yetki verip “al bu ülkeyi adam gibi yönet!” dediği çapsız siyasetçiler tarafından.

Hayali ihracat yapmayanın kusurlu mal (!) muamelesi görüp ayıplandığı dönemlerde Kuveyt’e yüz ölçümünün 5 katı miktarında parke taşı ihrac eden şirketler bu gün belki yok ama, o şirketlerin arkasındaki para babaları halen hayatta ve Forbes’in ilk 500 listesinde...

Demokrasi tarihimize baktığımızda pek iç açıcı olmadığını görürüz. Birileri hep düğmeye basmış ve bu ülke insanının tercihlerine saygısızlık ederek demokrasiyi kesintiye uğratmıştır.Ve nedense bu birileri hep sermaye, bürokratik elitler ve medya üçgeninin iteklemesiyle düğmeye basmıştır. Ne vatansevelik ama!

 Ekonomik yükü son derece ağır olan bu kesintiler sonucunda birileri servetine servet katarken, ülke insanı giderek fakirleşmiş, yoksulluğa ve yalnızlığa itilmiştir. Ülkenin en önemli dinamiği olan orta ve küçük ölçekli işletmeler birer birer kepenklerini kapatırken, kimi garibim esnaf ta günlerce siftah yapamadığı yazarkasasını getirip adeta başbakanın kafasına fırlatıvermiştir. Tıpkı dönemin cumhurbaşkanının başbakanın suratına anayasa kitapçığı fırlatması gibi. Sonuç mu? Gecelik yüzde 12 bin beş yüz faiz ve yine servetine servet katan para babaları ve giderek fakirleşen Türk insanı. 

12 Eylül darbesinde de yıllarca süren katliamlar sihirli bir değnek değmişçesine bir anda kesilivermişti. O günlerden hatırda kalan en önemli ayrıntı ülke 30 cent’e mutaç edilmişken dönemin darbeci paşası; Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın inanılmaz serveti olmuştu. Düşünsenize emekli bir darbeci ve 20 milyar dolar serveti.

Keza 28 Şubat paşalarıyla ilgili de bu tür spekülasyonlar zaman zaman medyada yer aldı. Bilhassa Çevik Bir... Şu meşhur Batı çalışma Grubu’nun paşası...

Bu ülke insanı yıllarca çok ağır bedeller ödedi. Halen de ödemeye devam ediyor. Zira krizler o kadar derin ve yol açtığı tahribatlar o kadar ağır olmuştu ki bunun temizlemek o kadar da kolay olmuyor. Zira faturayı biz ödemeye devam ediyoruz. Katmerli vergilerle...

Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit...

Bu dört isim bu büyük ülkenin büyüklüğünü ve gücünü özümseyememiş ve çok kısa sürede uçurumun kenarına sürüklemiş küçük ve çapsız insanlar. Bu dört isim bu ülke insanına ihanet etmiş, sırf bir kaç yüz bin sözde seçkini ihya etmek için milyonları yoksulluğa mahkum etmiştir. Bu dört isim kahrolası güçlerini sermaye-medya ve bürokratik elitlerden almış ve ülke insanına bu güçle zulmetmiş ve onları köleleştirmiştir.

Bu gün bu millet kendi içinden çıkardığı Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkmış ve O’nu baş tacı etmişse bunun en büyük nedeni yukarıda özetlemeye çalıştığım tablodur.

Çoğu küçük beyinli 28 Şubat’ın AK Parti’nin iktidar olması için yapılmış bir operasyon olduğunu söyler.

28 Şubat, bu ülke insanının “Yeter artık!” demesine yol açan bir dönüm noktasıdır aslında.

Yazarın Yazıları