Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 10/06/2008 00:11
  • 35.591

“Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa, bunu biz yaparız... Komünizm gerekirse, onu da biz getiririz... Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek... İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek!”

Bu sözler tabi ki bana ait değil. Olamaz da. Zira ben de Anadoluluyum, diğer 70 milyon gibi.

Bu kaba sözler 3 Mayıs 1944’te tutuklanıp huzuruna çıkarılan merhum Osman Yüksel Serdengeçti’ye hitaben dönemin CHP Ankara İl Başkanı, Valisi ve Belediye Başkanı Nevzat Tandoğan’a ait. Bir anda aklınıza Önder Sav geldi değil mi?

Büyük kurtarıcı Atatürk’ün kurmuş olduğu, vefatından sonra şirazesi kayan CHP’nin yörüngesinden nasıl çıktığının en somut göstergesidir bu sözler.

Buz dağının 60 yıldır saklı kalan, görünmeyen yüzüdür bu sözler.

Sözde “laiklik elden gidiyor” paranoyasına sımsıkı sarılan yerli emperyalistlerin devletin kurumlarını parmağının ucunda oynatmasının adresidir bu sözler.

Değerli okurlarım, bir süre önce tesadüfen okuduğum bu talihsiz sözler maalesef CHP ve onun gönüllü yardakçılarının emekçiyi, işçiyi, çiftçiyi kısaca “HALKI” nasıl gördüğünün ispatıdır. Tabi birkaç yüz bin ağzında gümüş kaşıkla doğan ve birkaç yüz bin de onların şakşakçısı müstesna.

Bu gün yaşanan savaşın laiklik veya başörtüsü değil, elitlerin, zenginlerin, emperyalistlerin iktidarı kaybetmeme, köşe başlarını bırakmama savaşı olduğunun net kanıtıdır bu sözler. Üniversite, yargı ve asker sacayağının ülkenin ufuk çizgisini ne kadar daralttığının, bu düşüncenin salt “LAİKLİK”paranoyasıyla beslendiğinin ve asıl hedefin iktidar olduğunun en net göstergesidir bu sözler.

Peş peşe yaşanan e-darbe, y-darbe, kapatma davası, milli iradeyi yok sayma girişimleri; iktidar olma şansı tamamen ortadan kalkan elitlerin bu halk devrimini engellemek için yaptığı kifayetsiz hamleler. Bu güne kadar birkaç yüz bin kişinin 70 milyona tahakkümü ile gerçekleşen “Türk demokrasisinin” yaşadığı değişim ağzında gümüş kaşıkla doğan bu birkaç yüz bin eliti ve onların şakşakçılarını ürkütmüştür.

Bu gün uygulanan politikaları ve CHP’li yetkililerin ağzından çıkan söylemleri yukarıdaki sözlerin altına koyduğumuzda; “Ulan öküz Anadolulu…” şeklinde başlayan bu tariften izan kelimeler 60 yıl önce değil de sanki dün, CHP Genel Merkezi’nde yine açık unutulan bir telefona söylenmiş gibi değil mi? İşte ülkeye kurtuluş reçetesi sunamayan, ülkeyi yönetmek için hiçbir hazırlığı olmayan yılların Ana Muhalefet Partisi’nin meşru yollarla ele geçirme şansı olmadığı iktidara ulaşabilmek için uyguladığı güdük politikalar.

Yaşanan gerilimler, gittikçe kabaran ekonomik maliyetler, kurumlar arasında çıkarılan çatışmalar bunların umurunda değil. Zira millet bunlar için “Öküz Anadoluludur”. Millet bunlar için,emredilecek, buyrulacak, tepeden bakılacak yığınlardır! 
Evet, bizler ekeriz, biçeriz mahsulü yetiştiririz onlar sırça köşklerinde yer-içer semirirler. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta biner biner ölürüz, onlar yumuşak popolarının üzerinde güvenle oturabilsinler diye.    

“Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.” Bu sözler de bana ait değil. Büyük önder, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait. Ve ben Müslüman’ım, diğer % 99 gibi…

Yazarın Yazıları