Metin AYDIN
  • 20/05/2022 Son günceleme: 20/05/2022 23:37
  • 4.273

Tarımda dışa bağımlı hale gelen ülkeler hızla fakirleşirler. Eğer bir de sanayide, teknoloji ithal eden bir ülkeyseniz yandınız demektir.

Bundan 50 sene önce kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik. Neden birden dünyanın en fazla tarım ürünleri ithal eden ülkeleri arasına girdik?

Konya ovası ülkemizin buğday ambarı idi ki Trakya ve iç Anadolu platosunda ve diğer bölgelerde de rahatlıkla buğday üretebiliyoruz.

2021 yılında Türkiye buğday ithalatına 2,5 milyar dolar ödeme yapmıştır (TÜİK). 700 milyon ton Arpa ve mısır ithal etmişiz. 100 bin ton pirinç ithal etmişiz, tam 1 milyar dolarlık. 2021 yılında yine 1,4 milyar dolarlık soya ithal ettik (TÜİK). Çukurova ve Ege bölgesinde pamuğun en kalitelisi üretilmekte idi. Ne oldu da ithal eder duruma düştük?

Dünyanın en kaliteli tütünlerini üretiyorduk. Tekeli özelleştirdik. Şimdi ne kadar tütün ürettiğimizi bilen var mı? Varsa şimdi ne kadar tütün üretiyoruz, Tekel özelleştirilmeden önce ne kadar tütün üretiliyordu? Detaylara girmiyorum bile.

2021 yılında Ayçiçek yağına 1,2 milyar dolar, kepek ithalatına 342 milyon dolar, pamuğa 1 milyar dolar ödeme yapılmıştır. Yukardaki kalemleri topladığımızda 7milyar442 milyon dolar tutmaktadır. Diğer tarım ürünleri, arpa ve mısır ithalatı ödemesi toplamın dışındadır.

Yani tarımda aklınıza gelen her şeyi ithal eder durumdayız

Biz ortaokul yıllarında ihracat kalemlerini sayarken, kuru incir, tütün, kuru üzüm, buğday diye başlardık. Maden cevherleri diye devam ederdik. Boraks, krom, demir diye sayardık.

Daha sonra sanayileşmeliyiz diye bir söylemin içinde kavrulduk. Teknolojimizi geliştirme için hiç çaba göstermeden işin kolayına kaçarak montaj sanayine yöneldik. Kendimize ait yüzde yüz yerli bir ihracatımız, bildiğim kadarı ile cam ürünleri dışında pek yok. Mutlaka ithalat ürünleri mamül maddelerimize bir tarafından bulaşmaktadır. Hele kimyasal alanda hiç yok gibiyiz. Bilişim teknolojilerinde üst sıraların çok uzağındayız. Yani anlayacağınız dünyaya herhangi bir markamızı ihraç edemedik.

1954 den önce yüzde yüz yerli uçağımız varken hatta Hollanda’dan 18 uçak siparişi almışken uçak fabrikasını kapatma becerisini bile göstermiş bir ülkeyiz.

Yıllardır yerli otomobil hikâyesi ile uyutuluyoruz. Hadi bakalım TOGG diye bir otomobil yapacakmışız. Heyecanla bekliyorum. Bakalım yüzde kaçı yerli, yüzde kaçı ithal olacak.

Devrim diye yüzde yüz yerli bir otomobil yaptı bu ülke. Ama içine benzin konmadığı için devrimi yürütemedik. Hiç kimse de anlaşıldığında bu işi ısrarla takip etmedi ve devrimi unuttuk. Kendi teknolojimizi hiç ettik. Ve otomobilde de kolayına kaçarak montajla gülüm montajla oldu.

Şunu rahatlıkla ifade edebilirim. Teknik konularda az buçuk bilgi sahibiyim ve biliyorum ki kendi teknolojimizi eğer istenirse rahatlıkla hallederiz. Yani motor yapmak Türkiye için hiç zor değil. Araba kaportasını yapmak herhangi kalıpçının sıvama kalıbıyla rahatlıkla halledebileceğini biliyorum. Diğer ekipmanları rahatlıkla yapabilecek mühendis ve tekniker ve diğer elemanlara ülkemiz sahiptir.

Ama yapmak istemek birinci şart. Devlet desteği mutlaka gerekli.

Devletin vergi toplamasındaki amaç sağlık, eğitim, alt yapı, konut, savuma, asayişin yanı sıra tarım ve stratejik öneme haiz sanayii kuruluşlarını, enerji üretimini desteklemektir.

Yazarın Yazıları