'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'

  • 5
  • 13169
'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'
'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'
'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'
'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'
'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'
'DSP’de görmediğim ilgiyi AK Parti’de gördüm!'

İsa Sucuoğlu… Beykoz Belediye Başkanı Sayın Yücel Çelikbilek’in danışmanlarından birisi… Belediye’nin perde arkasında duran kahramanlarından…

Öyle ki, onun bu dönem cenaze işlerine kollarını sıvaması sonrası, ulusal basının önde gelen gazetelerinden Hürriyet Gazetesi yazarlarından Fatih Çekirge, Beykoz Belediyesi’ne köşesinden övgüler dizdi…

Muharrem Ergül zamanından bu yana Belediye Başkan Danışmanlığı yapan İsa Sucuoğlu, doğma büyüme Beykozlu1980 öncesi CHP’de ve Ecevit sonrası da DSP’de görev almış… Şişecam Fabrikası’nda çalışmış ve sendika işleriyle de uğraşmış… DSP’den Meclis Üyesi olarak seçilmiş… Meclis’te ‘tek başına’ mücadele verdiği zamanlar olmuş… “Ben önce Beykozlu, sonra Kastamonuluyum!” diyecek kadar yaşadığı yere bağlı birisi…

  • İsa Sucuoğlu, Beykoz’un tartışmalı isimlerinden Alaattin Köseler için ne söyledi?
  • DSP’deyken Rahşan Ecevit’e yazdığı mektupta ne dedi?
  • Halen Beykoz Belediye Meclis Üyesi olan hangi CHP’li hemşerisine ‘sitem’ etti?
  • Herkes Kemal Akar diye bilirken, İsa Sucuoğlu’nu AK Parti’ye kim üye yaptı?
  • Restoran sahibi de olduğu dönemde AK Parti’ye geçişiyle ilgili danıştığı ‘akşamcı’ arkadaşlarından birisi kendisine ne söyledi?

İşte Dost Beykoz’un İsa Sucuoğlu ile gerçekleştirdiği çok ses getirecek röportajı:

İsa Sucuoğlu ne zaman siyasete başladı, kısaca anlatabilir misiniz?

"Ben 1954 doğumluyum ve doğma büyüme Beykozluyum. Paşabahçe Şişecam Fabrikası'nda çalıştım. Bu sırada sendikadan abilerim geldi ve bana sendika için teklifte bulundular. Ben de 'benden daha iyidir' diyerek abilerime başka bir arkadaşımı önerdim. Abilerimin de bu söylediklerim hoşuna gitmiş. Daha sonra benim önerdiğim arkadaşı aldılar. Ben o sırada 17-18 yaşlarındayken, abilerim 40 yaşın üzerindeydi. O günden sonra o abilerim beni hiç bırakmadılar. 1980 öncesinde de beni CHP'nin Gençlik Kolları'na verdiler. CHP'de Gençlik Kolları'na atama yapılırken Gençlik Kolları Başkanı Süha Pekkip'ti. O da beni yönetimine aldı. Sözde biz CHP'yi temizleyecektik... Kimlerden temizleyecektik? DEV-YOL'dan DEV-SOL'dan İlerici Gençlik Dernekleri'nden..."

Uç noktalar mı yani?

"Evet, uç noktalardan CHP'yi kurtaracaktık. Mümkün mü? Nasıl kurtaracaksın? Daha sonra 1980'in ertesinde bir grev vardı. Benim abilerimden o zamanlar aldığım nasihat şuydu: 'Sermayeye karşı olmayalım. Sermaye olacak ki, çoluk çocuğumuzla burada ekmek yiyeceğiz' demişlerdi. Doğruyu da söylediler. 1980 sonrası CHP'nin dışında sendikaya da girdik: Kristal-İş Sendikası... Burada sendika mücadelesini kazandık ama masa başında kaybettik. Ben, siyasetten kendimi arındırmak istedim. Yine bu abilerimin aracılığıyla bu kez DSP'ye girdik. Ecevit'i bekliyorduk, Ecevit'in parti kurmasını bekliyorduk.

Ecevit partiyi kurunca DSP'ye üyeliğimiz yapıldı. İlk dönem 1989'da beni partiye kayıt ettiler ve 'Git Meclis Üyeliği için adaylık başvurunu yap' dediler. Gittik. Ben DSP İlçe binasını bile bilmiyorum o zaman... Başka bir daireye girdik biz, İlçe binası diye... İlçe binasına bulduk ve sağolsunlar bizi üye yaptılar ve 6. sıraya koydular. 1989-1994 döneminde DSP 4 Meclis Üyesi çıkardı ve biz de 'yedek' olarak siyasete başladık.

DSP o zaman İncirköy olsun, Kastamonuluların yoğun olduğu yerlerde olsun, 900 oydan 2800 oya çıktı ve İsa Sucuoğlu ismi partide göze batmaya başladı. Bu sefer arkadaşlar görevden alındı, bize görevler tebliğ edildi. DSP'nin İlçe Başkanı Aydın Ercantürk'tü. Bizi de İlçe'ye aldı ama işlerinden dolayı genel olarak biz idare ediyorduk."

Sonraki seçimlerde ne yaptınız?

"1994-1999 döneminde bu kez DSP'den 4. sırada gösterildik. Yücel Başkan'a karşı biz muhalefet olarak Meclis'e girdik. Sonra 1999 seçimleri geldi. Beykoz'da güzel bir çalışma yaptık. Süha Pekkip'in DSP'ye verdiği emek, dört dörtlük bir emektir; bunu kimse inkâr edemez. Kendisi o dönemde İl Genel Meclisi'nde Daimi Encümen'di. Valiler bunun imzasını gördüğü zaman Kozakçıoğlu dâhil tüm valiler; bunun getirmiş olduğu bütün ihaleleri gözü kapalı imzalardı."

Güvenilir bir insandı o zaman Süha Pekkip, öyle mi?

"Tabi tabi... Beykoz'da okullara yapmış olduğu hizmetler... Beykoz köylerine hizmetleri... Büyükşehir’e devrolmadan önce buralar hep İstanbul Valiliği'ne bağlıydı. Çok emeğimiz olmuştu. O dönemde biz çok çalıştık DSP olarak... Bir de Rahmetli Ecevit APO'yu yakalamıştı. Bizim o dönem Beykoz'da Belediye Başkan Adayımız Süha'ydı. İl Başkanı Hasan Fehmi Yavuz bile geldi Beykoz'da açıklamak üzereydi. Sonra ne olduysa oldu, Paralelciler mi artık kim girdiyse birileri devreye girdi; 1 hafta içinde her şey değişti. Alaattin Köseler bizim adayımız değildi. Bizim üyemiz değildi. ANAP'tan Meclis Üyeliği'ne müracaat etmiş, rahmetli Eczacı Metin de kiracısı olduğu için 'Gel bir dosya da bize ver' demiş. Olay bu...

Ondan sonra bir baktık Alaattin Köseler aday olarak karşımıza çıktı. Beykoz'a nerden geldiyse, kim yaptıysa bunları... Ne diyeceğimi de şaşırıyorum şimdi... 'Girmeyeceğiz, size seçimi kaybettireceğiz' dedik. Sonra beni gelip ikna ettiler. Süha'yı da ikna ettiler. Sonra Süha ile birlikte girdik, çalıştık. Seçimi aldık... Keşke de almasaydık... Hâlâ daha vicdan azabı çekiyorum. Keşke girmeseydik. En az 20 yıl geriye gittik. Alaattin Köseler gerçekten de Beykoz'da vitrin olarak, manken olarak: Süper... Ama diğer konularda baktığınız zaman da kesinlikle Belediye Başkanlığı yapabilecek bir kapasitede değil."

İcraat olarak mı sıkıntı vardı?

“İcraat olarak da her konuda da sıkıntı var. Şöyle örnek vereyim: Ben burada zabıtayı rüşvet alırken yakaladım. Yahu neredeyse suçlu ben olacaktım. İftira atacaklardı. Yanımda iki tane de 'Odacı' vardı, şahit olarak... Aldık o zabıtayı, parasını vesaire teslim ettim. Bu zabıtanın yeğeni Meclis Üyesi'ymiş... Bilmiyoruz ki... Ne olursa olsun kardeşim! Babamın oğlu da olsa, buna gerekli ceza verilmeliydi. Ceza verilmedi. Elbise de çıkarmadı. Suçlu ben oldum.

Onun dışında Kavacık'ı mahvetti, biliyorsunuz. Kaçak inşaatlar, vesaireler... Aldı başını gidiyor. Bir de 1000'lik planlar yaptı. 300 bin olan nüfusu 70 bin düşürdü. Bu planlara bütün Meclis Üyesi arkadaşlarımız karşıydı! Bütün hepsi yahu; muhalefeti de iktidarı da... Sonra denildi ki, 'Komisyon kuralım, bunları tartışalım'. Neyse komisyon kuruldu. Gece gündüz çalıştılar. Muhalefet partisinden birisi beni çağırdı bir gece: 'Yahu İsa Bey, gel... Senin ev konutta mı?'. Ben de dedim ki: 'Yahu benim ev konutta olsa ne olur, olmasa ne olur... Bu planlar Beykoz Halkı'nın anasını ağlatıyor... Bana oy veren, güvenen insanlara ben ihanet edemem! Bir daha da beni arama' dedim.

Meclis'te görüşüldüğü sırada ise bir Erdoğan Terazi diye arkadaş vardı. Biz beraber 'ret' verecektik ama babası kalp krizi geçirdiği için Meclis'e gelmedi. O Meclis'te tek ret oyu veren bendim. Ondan da her zaman gurur ve onur duyuyorum. Yani Meclis Üyeliğimin hakkını o zaman verdiğime inanıyorum…”

DSP'de durum neydi o günlerde?

Bize bir İlçe Başkanı atandı. İl Başkanının arkadaşıydı. Ben o dönem Rahşan Ecevit'e mektup yazdım. Şöyle dedim mektupta:

'Saygıdeğer Hanımefendi,

Malum olduğunuz üzere Türkiye'nin her yanında İlçe Kongreleri yapılmaya başladı. Beykoz'da da partimizin başarılı olabilmesi için yıllardır emek sarfetmiş birisi olarak bilmenizi istediğim konuları sizlere aktarmayı bir partili görevi bildim.

Saygıdeğer Hanımefendi,

Beykoz İlçemize, İl tarafından en son atanan yönetimin şimdiki Kongre çalışmalarını yürütmekle görevlidir. Ben inanıyorum ki bu yürütme görevini size layıki bir şekilde yapmaktadır. İlçe Başkanı Mehmet Emanet, Beykoz'da 10 sene önce villa yapıp satan bir inşaat firmasının yönetim kurulu başkanı olarak çalışmışlığın ötesinde Beykozluluğu yoktur. Kendisi Florya'da oturmaktadır. Buraya İlçe Başkanı olarak atanmasının tek nedeni, İl Başkanının arkadaşı olması sebebiyledir. Bütün bunlara rağmen kendisine sahip çıkılmış, hiçbir zaman bir yabancı gibi davranılmamıştır. Fakat kendisi Meclis Üyesi olan Dr. Karpat Hancı'yı 'seçici üye' yapmamıştır. Yine Dr. Armağan Ömür, Yönetim Kurulu Üyesi'dir ancak onu da üye yapmamış ve gerekçe olarak da 'bu insanların Beykoz'da oturmadığını' söylemektedir. Oysa ki, bu insanlar, muayenehaneleri 15 yıldır Beykoz'dadır ve bütün günlerini Beykoz'da geçirmektedir. Bu insanlar nasıl oluyor da Beykozlu sayılmıyorlar? Madem Beykozlu değiller, DSP'den Belediye Meclis Üyesi ve İlçe Yöneticisi nasıl oluyorlar?

Saygıdeğer Hanımefendi,

İlçe Başkanımız kendisine yakın bulduğu hemşerisi Kemal Şülekoğlu'nun (Belediye Meclis Üyesidir) ailesinden 4 kişiyi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi; Erdoğan Karadeniz'in ailesinden 4 kişi Belediye Meclis Üyesi; yine Rifat Çağlayan 2 kişiyi Beykoz Belediyesi'nin yan kuruluşu olan BEYTAŞ A.Ş.'nin çalışanlarından 10 kişiyi bu kuruluşun Genel Müdürü olan Kemal Şülekoğlu tarafından üye yapılırken hiçbir kritere uyulmamıştır. Partimize küfredenler, 'Seni İlçe Başkanı olarak tanımıyorum' diyenler üye yapılmıştır. Oysaki yıllardır Beykoz'da uğraş ve gönül veren insanlar, 90 kişilik üyelik için hiç düşünülmeyerek, rencide edilip partiden uzaklaşmalarına neden olmuştur. Bu zararlı yapılaşmaya 'Evet' diyemeyeceğinizden hiç kuşkum yoktur.

Bu mektubu yazınca ve Meclis’te de ret oyu verince bizi İl Başkanlığı'na çağırdılar ve ipimizi çektiler. Beni ve Erdoğan Terazi'yi partiden ihraç ettiler. İyi ki de ihraç etmişler. Allah razı olsun.

Bakın, Alaattin Köseler hiç para harcamamıştır. Para harcayanlar bellidir: 'Bacak Ahmet' deriz Ahmet Kaplan, Danyal, Mehmet Bakır, ben, Süha PekkipAlaattin Köseler, cebinden para vermeden buraya Belediye Başkanı olmuştur. Hadi oldu, olduktan sonra da bizleri ihraç etti. O dönem İl Başkanı'ydı Masum Türker geldi burada Beykoz Adayı'nı açıkladı. Buna rağmen, Ankara'ya gittiler 'Alaattin Köseler'den başka kimseyle burada seçim alamazsınız' dediler. Sonra CHP'ye pazarladılar. CHP de sanki adam yokmuş gibi bunu aday gösterdi. Allah Beykoz'a hayırlı siyasetçiler versin... "

Bu seçim dönemini ve geçmişten farkını anlatır mısınız İsa Bey... Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

"1980 öncesi böyle bir siyaset yoktu... Bu dönem yaşanan siyaseti hayatımda görmedim... Görmek de istemiyorum, Allah bir daha göstermesin. Bu seçim öyle bir seçim oldu ki... Eskiden İlçe Başkanları yan yana gelirdi... Adaylar yan yana gelirdi... Beykoz'da afiş asılmıyordu yahu... Beykoz'da bez afişler falan yoktu. Sadece ilçe önüne asılıyordu. Bunun baş mimarı da Yücel Çelikbilek'tir. 1999 yılında Yücel Bey tüm bayrakları topladı. Karar aldık; hepimiz topladık. Bu döneme kadar böyle geldi. Ancak bu dönem bir faciaydı. Çok kötü bir dönem geçirdik. Sağ salim yine atlattık. Beykoz'un kaderiymiş Yücel Başkanla bir dönem daha geçirmek... Nasip oldu...

Bir tane benim hemşerim var... Seviyordum da kendisini... Yılmaz Işık... Yeni Mahalle'den... Bir dediğini de iki yapmadık bu zamana kadar... 'Yılmaz, seninle ilgili dedikodular duydum... CHP'yle falan... Ne diyorsun?' diyordum bana 'Abi yok benim alkolik adamlarla ne işim var?' diyordu. 'Benim anam babam sülalem oy vermez' diyordu. '...ama benim bir Yücel Başkanla görüşmem lazım' diyordu. Yücel Bey'le görüşüyorlar ama Başkan bu işleri bilmez ki... Adem Başkan'a gönderiyor o da... Bir bakıyoruz, ertesi günü dosyayı CHP'ye vermiş... Hani sen düne kadar o parti hakkında ileri geri konuşuyordun kardeşim? Bana delikanlı gibi, erkek gibi söyle: 'Arkadaş, ben Meclis Üyesi olmak istiyorum' de. Sana ben karşı gelirsem, o zaman konuş. Ben tabi ki isterim bir hemşerimi, sevdiğim bir insanı Meclis'te görmeyi... Ama bana öyle alavere dalavere olunca, 'Abi benim sülalem oy vermez' deyip de CHP'ye gidince... Ki, sülalesi de dediği gibi oy vermemiştir CHP'ye... Yenimahalle'deki sonuçlar belli... Hani Yenimahalle'de şuydu buydu dediler? Epey abartmışlar demek ki… Bu dönem kötü, çok kötü bir dönem geçirdik... "

Yücel Çelikbilek'i nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Ben geçen dönem de danışmandım. Danışmanlığa başladıktan 1-2 sene sonra bırakmayı düşündüm. Muharrem Başkan sağolsun bu görevi tebliğ etti ama ben burada rahat çalışamadım. Rahat edemedim. Ya açık söylüyorum: Maaşımızı dahi alamadık biz... Ben de alamadım benim diğer danışman arkadaşlarım da alamadı. Sağolsun Yücel Başkan gelir gelmez, 'Devlette devamlılık vardır; ne kadar borcunuz-alacağınız varsa söyleyin' dedi ve ödedi bize bu borcu... Söylediğimize söyleyeceğimize de utandık.

Ben 10 yıl Meclis Üyeliği yaptım. Bu mevkiler gelip geçicidir. Ben eğer paraya tamah etseydim, odalar dolusu param olurdu. Hele o Cam Fabrikası'ndayken... Bize neler teklif ettiler. Yapmadık! Bu dönem Yücel Başkanla birlikte planların ve uygulamaların daha sağlıklı olacağına inanıyorum. Yücel Başkanla çalışmak bir zevk... Verdiği sözü tutuyor."

Siz Danışman olarak ne yaptınız şimdiye kadar? Kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Az önce söyledim, sağolsun Muharrem Ergül zamanında bu göreve geldim. Ancak layıkıyla da görevimi yerine getirdiğime inanıyorum. Buradaki vatandaşlara elden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık. Yapabildiğimizi yapıyorduk; yapamadığımızı da 'Arkadaş, senin işin beni aşıyor' diyerek, çayını kahvesini söyleyip gönderiyorduk.

Bu dönemde de Allah Razı olsun Yücel Başkan bizi görevlendirdi. Bir ara temizlik işlerine verdi. Oradan da yüzümüzün akıyla çıktık. O zaman epeyce yorulmuştum. 'Başkanım, yoruldum' dedim, sağolsun Özel Kalem'de görev verdi. Şimdi de cenaze işleriyle ilgileniyoruz. Yine Başkan'ın gideceği yerlere önceden giderek hazırlık yapıyoruz. Cenaze için maddi durumu elverişsiz olanlara yardımcı oluyoruz. Gerçekten de yaptığımız işten haz alıyoruz. Yücel Başkan sayesinde bol bol dua alıyoruz. Dün daha bir vatandaş geldi, vallahi de billahi de yemin ediyorum; 'Cenazede yaptıklarınız için teşekkür ederiz' diyerek bize çikolata getirdi. Muhammed Küçükkonuklar Hoca ile Zeki Durmuş Hoca'yı çağıracağım, beraber yiyeceğiz. Biz de 'Başkan olmasa bu işleri yapamayız' diyerek, Başkan adına teşekkürü kabul ettik.

Yücel Başkan'ın sözü senet gibidir. Bana 'Şu işi yap' desin, ben gözü kapalı onu yaparım. Ama Muharrem Ergül döneminde güvenip yapamıyordum. 'Ne olur ne olmaz...' diye düşünüyordum. Ama Yücel Başkanla çalışırken, işinizi seviyorsunuz. Yaptığınız işten haz alıyorsunuz. Biz hem kendi yüzümüzü Başkan'a karşı kara çıkarmamak hem de Başkan'ın yüzünü ilçede kara çıkarmamak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz."

Sizin hem DSP hem de CHP geçmişiniz var. Yücel Çelikbilek'in DSP ve CHP geçmişine sahip bir kişiyle çalışması memnuniyet verici olsa da neden bir başkasını tercih etmiyor? Neden İsa Sucuoğlu Yücel Çelikbilek'ten ve Yücel Çelikbilek de İsa Sucuoğlu'ndan vazgeçmiyor?

"Beni DSP'den kovdukları zaman ben bir süre bağımsızdım. AK Parti İlçe Başkanı Ahmet Batu geldi, Paşabahçe'de yer baktık. O dönem bana AK Parti'nin Kurucu Üyeliği teklif edildi. Ben kabul etmedim. Tatlı dille reddettim.

İl Başkan Yardımcısı var: Kemal Akar... 1990'lı yıllardan tanışırız, hemşerimiz. Kastamonuluların abisidir. Murat Başesgioğlu o dönemde AK Parti'ye geçiyor ANAP'tan ve İstanbul'da biz KASDER olarak bir toplantı yaptık. Kemal Abi o zaman bana 'İsa sen de geç' dedi. Ben dedim ki, 'Abi benim ne işim var, ben solcu bir adamım' dedim. Kemal Abi hâlâ kırgındır bana... 'Ama sonuna kadar sizinle beraberim' dedim.

Daha sonra Mustafa Sarıgül'le Halil Kaya beni Büyükşehir'de yakaladılar: 'Yeni Türkiye Partisini kuruyoruz, Beykoz senin' dediler. 'Yok' dedim. Sarıgül kolumdan tuttu, 'Nereye gidiyorsun' dedi. 'Ben siyaset yaparsam AK Parti'de yaparım' dedim. 'Siyaseti de bıraktım, yapmıyorum ben' dedim.

Bir gün Halil Kaya Abimiz Bağcılar'daydı. Hüseyin Evliyaoğlu var... AK Parti Grup Başkanı... O zaman AK Parti'ye geçmek için insanlar kuyrukta bekliyorlar... Hüseyin Evliyaoğlu demiş ki Halil Kaya'ya: 'Size Recep Tayyip Erdoğan’ın selamı var... Dedi ki, eğer Halil Kaya gibi DSP'den temiz insanlar varsa AK Parti'ye geçsinler...'

Halil Kaya bana dedi ki: 'Ben AK Parti'ye geçtim. DSP'de 56 kişilik gruptan 4 kişinin ismini verdim, 1'i de sensin' dedi. 'Seni çağıracaklar' dedi. Ben de o dönem burada DSP'lileri topladım. Süha, Ahmet Abi, Orhan Abi... Allah nur içinde yatırsın... Onları topladım, 'Böyle böyle... Beni çağıracaklar, teklif var, ne diyorsunuz?' dedim. 'Sonuna kadar yanındayız' dediler. Restoran çalıştırıyorum o ara... Akşamcıları da topladım, onlara sordum: 'Böyle böyle bir teklif var, ne diyorsunuz?' diye. Allah rahmet eylesin, Elmalı Muhtarı vardı İlyas... 'Ya geç geç, biz zaten oraya vereceğiz oyu...' dedi. Hatta hiç unutmam bir kaç kişi 'Yahu ne işin var orada?' deyince, bir arkadaş vardı, espri yaptı: 'Yahu boş verin geçsin... Ne olur ne olmaz ileride bize saldırı falan olur; içlerinde olursa engeller en azından' dedi. Aradan 3 gün geçti, Hüseyin Evliyaoğlu beni çağırdı. Öyle geçtim. Çoğu insan da Kemal Akar beni üye yaptı bilir. Hâlbuki o zaman gitmedim ben. Hüseyin Evliyaoğlu yaptı benim üyeliğimi..."

2015 yılında Beykoz için planlar neler?

"Planların tamamı ve aynı zamanda öngörünüm ile ilgili çalışmalar da başladı. Bakın bir şey söyleyeyim; Yücel Bey dışında ben de dâhil bu planları birisinin geçirmesi mümkün değil... Yücel Bey sadece Belediye Başkanı değil; aynı zamanda AK Parti'nin 'Ağabeyi'dir. Şimdi Tayyip Bey'in de yakın dostu Sayın İdris Güllüce Çevre ve Şehircilik Bakanı... Ben inanıyorum ki 2 yıl içinde köyler de dâhil, öngörünüm de planlar da hepsinin çıkacaktır.

Bakın, Beykoz ne zaman bu kadar önemli bir hale gelmiştir, söyleyeyim. Ne zaman ki 1999 yılında deprem olmuştur; İstanbul'un ve hatta Türkiye'nin ne kadar zengini, ağası, mafyası artık ne varsa Beykoz'a zemini sağlam diye gelmiştir. İsmet Bey mesela... İsmet Acar... Keşke herkes onun gibi işadamı olsa... Beykoz'a çok büyük faydaları olmuştur... İsmet Bey o zamanlar Beykoz'da villa satamıyordu! Ancak ne zaman ki bu deprem oldu, villa satışları da artmaya başladı. 100 lira olan yerler şimdi 3 bin liraya 4 bin liraya satılıyor. 'Yücel Başkanın heykelini dikeceğiz' diyorlardı. Bakın şimdi, herkes parayı aldı gitti.

Yücel Başkan'ın bu işi çok iyi yapacağını düşünüyorum. Ben şimdi AK Partili bir Belediye Başkanı olsam, bunları yapamam kardeşim! Neden? Çünkü ben buradan İBB'ye gidene kadar Yücel Bey telefon ediyor; 'Şu olacak' diyor, oluyor. Ankara da aynı... Bakanlar da dâhil... 'Yücel Abi' diyerek ayağa kalkıyorlar Yücel Başkan'ı görünce... Ben çok tanık olmuşumdur... Burhan Kuzu bile 'Abi' diyor, boynuna sarılıyor. Ben görüyorum bunları... Mesela gidip diyorum, 'Sayın Başkanım Bakan Bey geldi' diyorum. Bakıyor, 'Olsun, gelsin' diyor. Hani başkası olsa Kavacık'ta karşılar... Niye böyle? Yücel Başkan hepsinin abisi çünkü... O yapamayacak da ben mi yapacağım?"

Yücel Başkan'dan sonra İsa Sucuoğlu yine devam edecek mi?

"Şimdi her gelen kişi kendi ekibini kurmak ister. Eğer Yücel Bey'den sonra gelecek olan kişi 'Devam' derse ben hizmet etmeye devam ederim. Ancak istemezse de teşekkür edip ayrılırım. Ben dedikodu yapmam. Olmayan bir şeyi de söylemem. Ancak AK Parti'ye de haksızlık asla etmem. Biz kendi partimizde ilgi alaka görmedik, AK Parti'de gördük... Çekemeyenler de oldu ama ne yapalım... İlk zamanları mesela benim hakkımda bir şey denildiği zaman Yücel Bey müdahale ediyor: 'Herkes İsa Sucuoğlu gibi olsa...' diyor. Niye böyle diyor Yücel Başkan? Verdik çünkü... Emek verdik.

Gelen arkadaş da çalışırsa çalışırız; çalışmazsa da canı sağolsun. Yeter artık zaten... 25 sene oldu... Emekli olmamız lazım..."

DOST BEYKOZ / FERDİ GÜNGÖR

Türkiye’nin can simidi: Avrupalı Türkler
Önceki Türkiye’nin can simidi: Avrupalı Türkler
Tebrik Edi-yorum
Sonraki Tebrik Edi-yorum