Çetin ÜNLÜ
  • 18/12/2015 Son günceleme: 18/12/2015 19:22
  • 3.991

Dalkavukluk eskiden bir meslekmiş. Biliyor muydunuz bunu?

Ne hikmetse şimdiki zamanda Dalkavukluk mesleği ‘‘mutasyona’’ uğrayarak, Danışman/lık kisvesine bürünerek karşımıza çıkmaya başladı. Hay Allah… Popüler bir şey olsa gerek. Özellikle Beykoz’da karşılaştığım, tanıdık kişilerle belli bir hoş beş yaptıktan sonrasında, şimdi neler, ne işler yapıyorsun? Diyerek bir soru yönelttiğimde şöyle bir kasılarak şunun veya bu kişinin Danışmanlığı yapıyorum diye caka satıyorlar. Bu mesleğin getirisi fevkaladenin fevkinde ki herhalde, hemen hemen herkesin gündeminde, dilinde bu meslek var. İlginç! Vatana millete hayırlı olsun bakalım…

Kendimce bu popüler meslekle ilgili bir araştırma yapayım dedim. Meğersem, Osmanlı döneminde Dalkavukluğun muadili, yani eşdeğeri, günümüzde Danışman/lık’mış. Nasıl yani? Eskilerde Dalkavuklar, Padişahlara mutlu olacağı sözler söyler, her kelamlarında Padişahım çok yaşa diyerek ve çeşitli çeşitli şaklabanlık yaparak onları relaks bir hale sokarlarmış. Şimdiki zamanda da isimleri değişen danışmanlar amirlerin, başkanların, müdürlerin şakşakçılığını yapıyorlar. Bu meslek her yiğidin yiyeceği yoğurda benzemiyor arkadaşlar. Maharet, beceri ister. Vesselam…

Bundan mütevekkilidir ki günümüzde bu cenah renk değiştirerek ‘‘bukalemun’’ gibi, danışmanlık statüsü adı altında İl ve İlçe Belediye başkanlarının, İktidarın İl ve İlçe merkezlerindeki başkanlarının ve kamu bünyesinde çalışan en rütbeli kişilerin yanlarına sistematik bir şekilde monte olarak yardakçılığa başlamışlar. Allah selamet versin cümlesine…

Peki, bildiğiniz, tanıdığınız dalkavuk /dalkavuklar/ varmı semtiniz de diyerekten bir soru yöneltsem sizlere; Tahmin edebiliyorum ki, hangi birinden başlayacağız efendi diye, serzenişte bulunursunuz. Değilmi?

Satırlarıma başlarken de değindiğim gibi, eski, geçmiş yıllarda dalkavukluk bir meslekmiş. Günümüzde ise karakter haline gelerek ‘‘danışmanlık statüsü’’ adı altında, boy göstermeye başlamıştır. (Biat etmeden, çıkar gözetmeden, halis niyetlerle bu görevi layıkı ile yapanları buradan tenzih ederim.)

Gerçekten de bu işi, kimsenin önünde takla atmadan, el pençe durmadan, çıkar gözetmeden yapan tanıdığımız arkadaşlarımız, büyüklerimiz var tabii ki de. Ben bu işin içinde, bu statüde olanları iki grupta değerlendiriyorum. Fahri olan ve olmayanlar. Bizim üzüldüğümüz fahri olmayanların ve akademik bir kariyeri olmayanların bu işe soyunmaları bu anlamda da gerçek birikim sahibi birilerinin önünü kesmeleri.

Birde küçük danışman adayları var. Nitekim bu küçük adaylar geçtiğimiz yerel seçimde taklacı güvercinler gibi takla atarak, her ortamda Beykoz büyüklerimizin yanında vitrin süsüymüş gibi poz vererek, hatta ve hatta her fırsatta beraber selfii çektirip, sosyal medyada paylaşarak Beykoz’un tanınmış simaları aralarında yer bulmuşlardır. Mükâfat olarak’da ivme bir şekilde Belediye’nin sosyal masalarında koltuk sahibi yapıldılar. Kimileride, teknik birimde atölye şefi ve ulaştırmadan sorumlu şef oldular. Yani bundan sonraki hedefleri de Danışmanlık olacağa benziyor. Allah kabul etsin. Elbette birileri o görevleri yapacak tabii kide.  

Açıkçası o makamlarda istihdam edilen arkadaşların, acaba motosiklet ehliyetleri olupta, bu arkadaşlara tır veya otobüs mü teslim edildi! Diye düşünmüyor da değilim. Zira bu konuyu hem gerçek, hem’de mecazi anlamda analiz edersek, insanın aklına şu soru geliyor… Beykoz’da ağır vasıta şoförü yok muydu?

Yukarıda bahsi geçen arkadaşlar, seçim sürecinde Beykoz sahalarında, fotoğraf karelerinde gözükmek amacıyla tozu dumana katarken, şimdilerde ise sebebini çok açık ve net olarak gözlemliyoruz ki, bunlar çıkar / menfaat/ koltuk siyasetinin peşindeymiş. Şu gelinen vaziyeti, gayelerine, ereklerine ulaşmaları açısından ve bu perspektif üzerinden değerlendirirsek, arkadaşları kutlamak lazım derim. Keza ‘‘gemiyi, hangi iskeleye yanaştıracaklarını iyi tahmin etmişler.’’ Öngörüleri kuvvetliymiş. Helal olsun… Bu zat-ı muhteremler seçim çalışmalarında halk nezdinde karşılığı olmayan tutumlar sergileyerek AK Partinin gerçek kimliğini taşıyamayıp, ancak AKP’li olabilmişlerdir. Lakin Belediye’yi AK Parti kazanırsa, şu koltuklar boşalacak o koltuğa oturmak bize hasıl olur mantığıyla, bir takım istişareler, çalışmalar yaparak, bu bağlamda biriler ininde haklarını gasp ederek, haksız emellerine ulaşmışlardır. Beyler oturduğunuz o koltuk emin olun ki, gün gelir size yükü çok ağır gelir. Kaldıramazsınız, o sorumluluk sizi boğar. Nite kimde sizlerle ilgili Beykoz kamuoyunda çatlak sesler duyulmaya başladı. Haberiniz olsun…(Kraldan çok, kralcı olmayın!)

Ey ileri gelenler; Buradan sizlere bal tutan parmağını yalar devrini kapatarak, o koltukların hakkını kim verebilir düşüncesi ve mantığıyla hareket etmeniz gerekir diyorum. İnsanlara geçmiş belediyelere atfen dejavu yaşatıyorsunuz. Ne demişti Devlet Başkanımız Erdoğan; Kamu’da, Yerel’de istihdam edilecek ve istihdam olmuş kardeşlerimize, parti ve siyasi görüşü fark etmeksizin, yapacağı işlerde ehliyet sahibi ve akademik çapda olanlar tercihimiz olacaktır. Biz AK Partiyiz, diğer partilerden bizi ayrıştıran ilkelerden biri bu olacaktır, diyerekten kamuoyuna duyurmuştu. Maalesef yerel belediyeler de bu anlayış Devlet Başkanımızın söylemleriyle hiç örtüşmediğini görüyoruz. 

Son olarakta yazımı, ünlü İngiliz edebiyatçısı Shakspeare’in politik arenadaki dalkavuklukla ilgili çok güzel bir sözüyle bitiriyorum.

Kurumlar dalkavukluktan hazzetmeye başladığı zaman, şeref daima ayaklar altında ezilmiştir.” 

         Kalın Sağlıcakla…

Yazarın Yazıları