AB ve ABD’den aldığı cesaretle, hunharca çocuk katletmeye devam eden İsrail’e en sert tepkiyi ülkemiz gösterdi. Yeterli mi? Hayır! Hepimizin yüreği acıyor, boğazımızın ortasına bir yumruk oturmuş, yutkunsan yutkunamıyorsun.
AB ve ABD’den aldığı cesaretle, hunharca çocuk katletmeye devam eden İsrail’e en sert tepkiyi ülkemiz gösterdi. Yeterli mi? Hayır! Hepimizin yüreği acıyor, boğazımızın ortasına bir yumruk oturmuş, yutkunsan yutkunamıyorsun. Utanmasan bağıra bağıra ağlayacaksın. İnsan olmaktan duyduğun utancı haykırarak, boğazına dayanmış o yumruğu yırtarcasına ağlayacaksın.
İnsan olmanın onurunu, namusunu şerefini taşımaktan habersiz, en aşağılık katliamlara karşı aşağılık ve sefil maymunları oynayan ABD ve AB’nin kınamalarından korkan Suudi Arabistan ve Mısır, İslam âleminin yüz karaları olarak tarihteki yerini alırken, Çankaya'da İsrail’i protesto eden TKP’li gençler onlara kapak oldu. Ama, Siyonizm’in kuklası, aşağılık kartel medyası Filistinli çocukları bu vahşetin sorumlusu olarak göstermeye devam ediyor.
Hamdolsun ki “kınayıcıların kınamalarından” korkmayan, onları umursamayan biz varız. TKP’li kardeşlerimiz Çankaya'da ki İsrail Başkonsolosluğu önünde süresiz olarak “İnsanlık” eylemi yapıyor onlara selam olsun! Gece yarılarında dondurucu soğukta eylem yapan gençlerimize sıcak çay ve yiyecek bir şeyler götüren açık-kapalı, dindar-ateist tüm kardeşlerimize selam olsun! Çağlayan Meydanı’nı ve daha birçok meydanı dolduran milyonlara selam olsun! Kınayıcıların kınamalarından korkmayanlara selam olsun! İnşallah ağaçlar ve taşlar dile gelip “arkamda bir Yahudi var!” dediği gün tüm bu acıların hesabı sorulmuş olacaktır.
Büyük önder Atatürk 1937 yılında İsrail’in bir gün dünyanın başına bela edileceğini öngörmüş ve ta o zaman dünyayı uyarmış. İslam âleminin böyle bir gelişmeye seyirci kalmayacağını, top yekûn karşı çıkacağını çok net bir şekilde izah etmiş. Bakın ne demiş Ata’m:
“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için, İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.
Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusuna yani mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.
Cetlerimizin Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hıristiyan’larla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar, bugün Allah’ın inayeti ile kuvvetliyiz.
Ne acıdır ki o topraklarda yaşayan yaklaşık 250 milyon Müslüman’ı sindiren 8 milyon Yahudi bölgede istediği gibi at oynatıyor. Ata’mın dile getirdiği gibi birlik olunamıyor. Mısır kapılarını Gazze’ye ulaştırılacak insani yardımların geçişine kaparken, Suudi Arabistan’ın kılı kıpırdamıyor. İran ise tehdit etmekle yetiniyor. 70 milyonuyla, parlamentosuyla somut bir şeyler yapmaya çalışan sadece biz varız.
Kardeşlerimizin bizlere ihtiyacı var. Uzatalım ellerimizi lütfen. Uzatalım ve o minicik elleri bırakmayalım.
