Çetin ÜNLÜ
  • 28/09/2016 Son günceleme: 28/09/2016 20:05
  • 4.217

‘Mahkeme Kadıya mülk değildir’ diye oldukça yerinde bir deyimimiz var.

Ben genellikle hayatım boyunca insanlara güven vermişim fakat çok zor güvenmişimdir. Etrafımda sayısız arkadaşım olmuştur fakat dostlarım belirli sayının dışına çıkmamıştır. Son zamanlarda dostluk anlamında birilerine kontenjan açmak istemiştim ki; Arkamı dönmemle birlikte topu kaleye göndererek gol atmaya çalıştığına tanık oldum, üzülerek… Zira top direkten dönerek taç’a çıktı ve gol olmadı.  Ondan sonrada rahmetli Sadri Alışık üstadın repliğinde dediği gibi ‘yine mi gol değil’ diye fer yan ediyormuş.  

Ben bu yaşa kadar oynanan her türlü Bizans oyunlarında hep kalecilik yapmışımdır. Hiç santrafor olmayı düşünmedim. Başkasının kalesine gol atmak benim karakterim değil di çünkü. Ben hep kalemi korumak istemişimdir. Lakin ara sırada olsa orta sahaya çıktığımda da her zaman son vuruşu iyi yaptığımı söylerler beni tanıyanlar. Doksan’a takar bırakırım. Dönüp arkama da bakmam…

Yapı olarak, kin tutmaya pek sevmem ama ödeşmek adetten olduğundan ötürü, zamanı gelince de kesinlikle ödeşirim. Üzerimde hak kalmaması adına…

Sevgili okurlar; sizlerinde etrafında muhakkak yukarıda bahsettiğim üzere gol atma meraklıları vardır elbette. Kimisi çalışma arkadaşınızdır. Kimisi komşu veya mahalle arkadaşınızdır. Dolayısıyla demem o ki; yaşantım boyunca hep bu tip ve boyuttakilerden arkamdan vurulmaya çalışılmışımdır. Lakin takdiri ilahidir ki şahsıma yapılmak istenen her darbe teşebbüsünde boğazlarında yumruk olmuşumdur. Bundan sonrada olacağım. Hiç kimse siyaseti arkasına alarak birilerine pranga vurmaya kalkmasın. Pranga vurmak istediği veya istedikleri kişileri iyi irdelesinler. Kılıcı kının’ dan çıkardığında da yapacağını yapacaksın.

Ben bir kurumda idareci statüsüyle görev ifa ediyorum diye çalışanlarına kerhen tepeden bakmak, onların bir açığını yakalayım da hakkında soruşturma açayım, akabinde de işten uzaklaştırayım zihniyeti çok vasat ve hasta bir yaklaşımdır. Maalesef bu hasta zihniyet her kurumda, her sektörde olmamasına rağmen, bazı kurumlarda arkadan iş çevirme faaliyetlerinin yürütüldüğünü görüyor, duyuyor ve tanıklık ediyoruz.

Hz. Mevlana’nın bu dünyadaki tek dostu, Şems-i Tebrizi bu konuda bakın ne diyor;‘Kendini ayrıcalıklı sayma. Konumuna ya da mevkiine, ismine veya şöhretine güvenme. Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.’ Bu söz devri alemdeki tüm insan ve insanlık için geçerlidir…

Kendini ayrıcalıklı sayanlar, mevkisine, makamına güvenenler, sevenlerinin sevgisini test etmek gibi yanlışlıklara defalarca düşmüşler, kendilerinden önce aynı hatalara düşenlerin akıbetlerinden ders çıkaranlardan olmamışlardır.’

Dolayısıyla şahsımın ikinci bir mesleğide naçizane gazetecilik olduğundan ötürü, bölge kamuoyunu yakından takip edip tabiri caiz ise sahaları koklayıp nabız tutuyoruz. Bu da demek oluyor ki; çalıştığımız kurumla ilgili kamuoyunda oluşan kötü bir algı, bilgi var ise, bunları ilgili yöneticilerle istişare ederek, eksiklikleri, şikâyetleri minimuma düşürerek halkımıza daha iyi, daha kaliteli hizmet vermeye çalışıyoruz.

Tabi ki burada ıskalan maması gereken; değerli takipçilerimin ve okurlarımın payesinin çok büyük olması gerçeğidir. Zira eksik ve yanlışları onların gözlemleriyle değerlendirip çözüm noktasında hareket ediyoruz.

Lakin bazıları bu işleyişi bu sistemi ısrarla görmek benimsemek istemiyor. Sizler ikinci planda kalmanız gerekiyor havası estirmeye çalışıyorlar. Yemezler beyler. Siz aklınızca yapmak istediğiniz girişimlerle, üst makam ve mevkilere de zarar verdiğinizin farkında değilsiniz. Adeta bindiğiz dalı kesmenin hedefinde yürüyorsunuz. Hayırlısı olsun bakalım…

Gelelim okur ve takipçilerime; sizler mail adresime gönderdiğiniz yazılar, keza fotoğraflarla bana yön göstermekte olup kurum ve kurumlardaki eksiklerimizi, bilerek veya art niyetle yapılan münferit durumları idarecilerin umursamaz tavırlarını görmeme, bilgi sahibi olmama vesile oluyorsunuz… Sizlere bu konuda minnetlerimi, şükranlarımı sunuyorum.

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Yazıları