Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 19/04/2014 00:11
  • 10.023

Türkiye oldukça güç ve çalkantılı bir döneme girdi.

Önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçimleri, daha sonra 14 Haziran 2015`de Genel Seçimler, Türkiye’nin önümüzdeki 14 ayını büyük ölçüde iç politika ile meşgul edecek. Ekonomi de durumumuz kritik, diş politikada da gelişmelerde pek içimizi açmıyor. Özellikle Avrupa Birliği ilişkilerimiz donma noktasına geldi. AB yetkilileri 17 Aralık 2013 ten sonraki gelişmeleri, özellikle 15 Şubat 2014 de ki son gelişmeler çerçevesinde Türkiye ile ilişkilerini askıya almak konusunda endirekt adımlar attılar.

Buna karşılık Türkiye´de tekrar AB ile olan ilişkiler ısınmaya başladı. Son gelişmeler çerçevesinde Afrika ülkelerine yapacağımız ihracatın hizmet grubu ile hükümet arasındaki çatışma sonrası düşecek olması, ister istemez AB pazarını önemli bir şekilde ortaya çıkardı. Bu yıl istenen AB’ye olan ihracatımızın tüm ihracat içerisinde % 45lik bir orana erişmesi. Bunun olup olmayacağını bilmiyoruz. Fakat AB ülkeleri bu yıl ilk defa ortalama % 1 Almanya % 1,6 büyüyecek buda bizim pazarlarımız açısından ilginç.

 İstanbul’a, Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinden gelen turist sayısı artıyor. Bu içimizi açan, bize umut veren bir gelişme. Bunun dışında Belediye seçimlerinin yapılmış olması ve yeni ve eski belediye başkanlarının yeni 5 yıllık program uygulayacak olması da Türkiye’nin önünü açabilir. Seçimler konusunda daha çekişmeler ve YSK’ ya müracaatlar sürerken gelelim bizim bölgedeki gelişmelere Yücel Çelikbilek acık farkla bu defa da belediye seçimlerini aldı. Şimdi çalışmalarını 5 yıl için gösterecek. Seçimlerden evvel benimde katıldığım bir yemekli toplantıda Yücel Çelikbilek bütün yaptıklarını ve başarılarını anlatırken; bana dönerek, ‘her şeyi yaptım, fakat hocamızı memnun edecek, Kanlıca ve Fıstıklı Yokuşu’na yönelik projelerimi gerçekleştiremedim demişti.

Herhalde Başkan Çelikbilek yeni dönemde ilk işi bugüne kadar ihmal ettiği ve CHP’ye çok oy çıktığı için fazla sevilmeyen Kanlıca çalışmalarına başlayacak. Bunun dışında da da Beykoz sınırları içerisinde belirli kuruluş ve kişiler tarafından işgal edilmiş yerler var. Bunlar kişilere veya başka işlevlerle çalıştırılıyor. Bunların ciddi ihaleleri yapılıp hak eden kişilere verilmesi önemli bir nokta diye düşünüyorum.

Beykoz için diğer önemli bir nokta da Beykoz’dan çıkıp Avrupa’nın birçok yerinde yaşayan Türklerin tespiti ve bunların Beykoz´la olan ilişkilerinin geliştirilmesi çerçevesinde olmalıdır. 40 yıla yakın süren Almanya yaşamım sürecimde Muharrem Ergül Başkanlığı zamanında Kuzey Ren Westfalya’nin güzel 200.000 bin kişilik şehri Mühlheim an der Ruhr ile Beykoz’u kardeş şehir yapmıştım. Bu Almanya’da çok az olan bir olay, zira o şehirde yasayan Türkler böyle bir kente ağırlıklarını koymazlarsa, pek olmuyordu. Mühlheim´da da çok sayıda Zonguldaklıların yaşamasına rağmen başarılı olmuştum. Şimdi böyle bir tespit yapılırsa Almanya basta olmak üzere Avrupa Birliği sınırları içerisinde yaşayan Türkler bizim bölgeye ne gibi katkılarda bulunabilirler? UNESCO ve AB den fazla fon almamızı nasıl sağlarlar ve buraya gelecek turist sayısının artırılması konusunda neler yapabilirler? Bunları düşünmemiz lazım. Önümüzdeki yıllarda Polonez ve Cumhuriyet köyleri bir yaşlılar merkezi olabilir. Bunun içinde Avrupalı Türklerin bu konuya angaje olmaları lazım.

Frankfurt’ta iki kardeş Cumhuriyet köyü etrafında çok klâs bir yaşlılar evi oluşturdular ve bu konuda öncü oldular. Öncü olacak daha Avrupa’da yaşayan çok Beykozlu dostumuz vardır, Dost Beykoz’un da bu konuda bir çağrı yaparak Avrupalı Türklere kendisini tanıtması, internet üzerinden okunmasını sağlaması lazımdır. Bu konuda Tavak Vakfı olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Artik Beykoz Balıkçılığı ile tarihi yalıların güzelliği, yoğurdundan tutun Paça çorbasıyla, sayfiye yerleriyle İstanbul´un nadide bir kösesi olarak Avrupa’da da tanınmayı da hak etmektedir Beykoz. 

Yazarın Yazıları