A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 15/04/2013 00:11
  • 14.051

Ateistliği ile ma’rûf yaşlı bir şahıs, Afrika’daki zayıf bir çocuğun resmini de koyarak, İnternette küfrünü ve fıskını şöyle kusmuş:

-“Bunu görmedikten sonra Tanrı, bir değil, bin tane olsa ne yazar?” ..Hâşâ...

Aslında “Tanrı” dediği için tamamen isabetsiz bir atış olduğu bes-belli, fakat kastı âşikâr olduğundan, biz yine de “Hâşâ” demek zorunda kalıyoruz…

 

Aşağıdaki cevabı lütfen sonuna kadar pürdikkat okuyunuz. Çünkü yukarıdaki gibi bir havlama, herkesin içine bir ürperti ve şüphe atar. O şüpheyi tam izale etmek lazımdır.

 

Böylesine alçalan bir zihniyetin, öncelikle kronolojisini görmek şart:

Bu güzide halkı dinsizleştirmek ve dindarları da sindirmek için ihdas edilen 163. Maddenin hüküm sürdüğü yarım asırdan fazla zamanda yetişen nesilden, böylesine câhil ve şahsiyet(siz)lerin çıkması yadırganmamalıdır. Tüm olumsuzluklara rağmen, îmanlarını muhafaza edenler ise takdirle karşılanmalıdır.

Bu mazlum millet, ezanların susturulduğu, camilerin gazino, ahır, depo v.b. şekillere dönüştürüldüğü, şapka giymediği için İDAM edildiği, Kur’an ve din ilimlerinin yasaklandığı, okullarda zoraki Darwinizmin işlendiği uzun bir dönem yaşadı. Öyle ceberut bir dönem ki, mason teşkilâtlar bile “mason teşkilatlarının umdeleri, bu tek parti döneminde ifadesini fazlasıyla bulduğundan” gerekçesiyle, faaliyetlerini durdurmuştur. (Belge: Mason üstad Remzi Şanver’in 19.10.2010 Teke-tek programındaki itiraflarından. Lütfen araştırınız!)

Allah’a c.c. binlerce şükürler olsun ki, bunlar bugün tek-tük kaldılar ve halkımızın çok büyük bir ekseriyeti bunlara nefretle bakıyor. Ancak, attıkları bu tür fitne ve şüpheler de cevapsız kalmamalıdır. Çünkü, uyutulmak istenen yeni nesil de mutlaka bilinçli olmalıdır…

1.  En fazla 100 senelik bir dünya hayatımızı, trilyonlarca veya katrilyonlarca seneyle bile izah edilemeyen SONSUZ bir hayat ile mukayese ettiğimiz zaman, dünya ömrümüz bir zerre hükmünde bile kalmıyor. İşte şu kısacık ömrümüzde tüm insanlık SINANARAK, Âhiret âlemine alınacaktır ve bu kaçınılmaz bir gerçektir. Buradaki sınavının neticesine göre, I. orada yâ ebedî olarak Cehennem azabı çekilecek. II. Yâ günahlar kadar cezalar çekilerek, neticede Cennete sevk edilecek. III. Veya Kabir hayatından itibaren, ebedî hayatındaki her menzilde, Cennetlerde sürekli sefalar sürülecektir. Bir başka alternatif yoktur. İnanmamak bu sürece asla engel değil, sadece ebedî saadetlere engeldir…

Yüce Rabbim bizleri I. Ve II. Şıklardan muhafaza eyleyerek, III. Şıkkı kazanacak bir hayat yaşamaya muvaffak eylesin. Âmîn…

·    Âli İmrân S.186. Âyete bakınız: “Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak)işlerin en değerlisidir.”

Görüyorsunuz ki Yüce Rabbimiz bu zihniyetin tarifini bile yapıyor. Böyle kimseler ise maalesef İMTİHANDA olduklarını bile idrak edemiyorlar ve maalesef  “kendilerinin doğru düşündüklerini” zannediyorlar…

 

İşte Zuhruf S. 37. Ayet.: “Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar...” [Prof. Dr. Suat Yıldırım meali.]

2.  Malumdur ki, Dünyevî mülâkât sınavlarda da herkese aynı sorular veya aynı uygulamalar çıkmaz. Zor ve karmaşık soruların puanı ve notu da yüksek olur.

Mesela; şoförlük sınavlarında, birçok adayın en çok zorlandığı debriyaj kavrama sınavı için, imtihan pistinde dik yokuşlar, tepecikler, virajlar v.s. ihdas edilmiştir. Bir kimse çıkıp; “yazıklar olsun bu belediyeye veya sınav görevlilerine, şurasını bile düzletmemişler. Acemiler buralarda ecel terleri döküyor! Böyle bir belediye bir değil, BİN tane olsa ne yazar diye yakınsa, onun ne kadar idraksiz, ahmak ve kara câhil olduğu anlaşılmaz mı?... (Yukarıdaki sapık sözü söyleyen tanıdığım şahıs kusura bakmasın. Gerçekler de önemli ilâçlar gib acıdır.) .

İçinde bulunduğumuz SINAV da, herkes için farklı farklıdır.

Bakara S. 155. Âyet: “Biz mutlaka sizi biraz korku ile biraz açlık ile yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!...”

3.  Birinci maddede izah ettiğimiz şu kısacık dünya hayatında eziyet çeken o Afrika’lı masumlar, o sabırlarıyla ebedî ve sürekli hayatlarında ise ebedî Cennet hayatını kazanacakları İlâhi adaletin gereğidir ve vâadidir.

Cehennemle sonuçlanacak olan, kısa bir mutlu hayatta hayır olmadığı gibi,

Cennetle sonuçlanacak olan, kısacık bir sıkıntılı hayatta dahi ŞER yoktur…

4.  İşin çok daha ilginç ve acı olan tarafı ise Afrika’daki ve diğer ülkelerdeki (Japonya’da bile gördüm) o yoksullukların sebebi, dünya çapındaki nimetleri ve zenginlikleri, SINAV GEREĞİ paylaşmaya mecbur olan insanlığın, aşırı hırslarıyla gasp etmeleri, israflarıve duyarsızlıklarıdır.

İşte bunlara acımak lâzımdır, ebedî hayatlarında Cenneti kazananlara değil... Aslında ACI AKIBET İŞTE bunlar içindir. Çünkü aşırı ihtirasları nedeniyle GASPLARI, israfları ve duyarsızlıkları nedeniyle sınavı, onlar kaybediyorlar.

Mâide suresi, 36. Âyet:

“Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kâfirlerin olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu acı bir azap vardır.”

·        “Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları gayesiz, boşuna yaratmadık. Bu sadece kâfirlerin bir zannı ve iddiasıdır. Artık o ateşten vay o kâfirlerin haline!...”(Sâd Suresi, 27. Âyet.)

Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet ve Âhiret) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! “Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz." ..derler. (Embiya S. 97. Âyet.)

Ancak TEVBE edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir. (Nisa S. 146. Âyet.) Başka söze ne hâcet…

NOT: Kamuoyunda ayyuka çıkmış olan sadece TEK bir zenginin mirası, 4 MİLYAR DOLARDIR. Tatlıcı ailesinin bu nedenle mahkemelik olduğu bu malın zekâtıyla, (şayet sağlığında verilmiş olsaydı) binlerce yoksul ihya olmaz mıydı? Diğer BİNLERCE zenginin gereksiz birikimlerini siz düşünün!

Üç sene kadar önce ünlü bir yabancı işadamı, 9 Trilyonluk servetinin, 2,5 Trilyonunu kaybetti diye intihar etmişti. Eğer SINAVDA olduğunun bilinci içinde olsaydı, kalan 6,5 Trilyon doların yarısını mutlaka Afrika’daki yoksullara harcardı. Hem dünya huzurunu hem de Âhiret hayatını kazanırdı…

Yüce Yaratıcımızın bahşettiği VAGONLARCA nimetler, her ferde fazlasıyla yetecek kadardır. Ancak, insanlar hırsları nedeniyle, taksimatı çok yanlış yapmaktadırlar…

·        Bediüzzaman Hz. “DİN (Yani İslâm) HAYÂTIN, HAYATI. Hem rûhu, hem Esâsı. İhyâyı Din ile olur, ŞU MİLLETİN İHÂSI” sözünü, elbette boşuna söylememiş…

Yazarın Yazıları