Ömer KASAP
  • 01/01/1970 Son günceleme: 15/01/2014 23:11
  • 8.787

Bitmedi, bitmez de bu ‘Memleket’in değişmeyen ‘OY’un kuralları.

Kimin başlattığı bilinmez ama devam ettirenleri simalarından, limitleri zorlanan yüz kaslarındaki sahte gülüşlerden, bıraksanız gözlerinizin içinden ruhunuzu esir alacak yalan bakışlarından tanıyabilirsiniz.

Evet, seçimden seçime ortaya çıkıp “ceee” yapan Belediye Başkanı aday adaylarından bahsediyorum. 

Bakmayın senede bir iki Beykoz’da göründüklerine, bedenleri nerede olursa olsun Ruhları, kalpleri hep burada olmuştur.

Her birinde ayrı samimiyet, ayrı bir güven ve güzellik keşfedersiniz.  Moğollar’dan kalma eski ve etkili bir iletişim dilini kullanırlar. Mahalle kahvelerinde kestirdiği bir omuzun üzerine elini atar,  kimin, ne zaman, hangi tarihte hazırladığı, çoğalttığı ve ellerine tutuşturduğu belli olmayan fotokopi sözlerle,  kapanan fabrikalar ve 2B üzerinden öylesine akıcı, ölesiye akılcı ve  bir o kadar tarihsel akışta konuşur ki,  beyninizin sol yanı vıcık vıcık olan samimiyetle çoktan ‘o’ na kaymıştır.   

Kendini bu konuda yetiştirmekle kalmayıp uzmanlaştırmış bu minyo Süleyman Demirel’ler,  çalışmadıkları yerlerden soru yöneltebilecek gözlerden puma hızıyla itinayla kaçabilirler. Bu yüzden gözlerinizi peşlerinden sürüklemek gibi nihayeti olmayan bir çaba içerisine girmekle vakit harcamayın. Zaten ne soracaksınız ki? Beykoz’un kaçta kaçının hangi memleketten olduğu ve Belediye cirosundan başka çalıştıkları bir ünite  de yok. Kapanan Fabrikaları yeniden açmak ve 2B’yi yeniden ele almak dışında güçlü sloganları (kendilerine göre) da yok. 

Misafir aday adaylarından duyduklarınızın tamamı Ümit Besen şarkıları gibi aynı notalar üzerine kurulmuş farklı şarkı sözleri. Besteler hep aynı; ihanet, terk ediş ya da  nikah masası...

Şapkadan tavşan çıkaracak sihirbaz bir başkan adayı beklemiyoruz ama Beykoz için  yeni ve sürpriz olan hiçbir şey yok. Birileri daha iyi hizmet vermeyi, kimileri de yanlışı düzeltmeyi vaat ediyor. 

Ve gelenlerin ayakkabılarına bakın; hepsinin ayakkabısı Beykoz Deri Kundura’dan, hepsi ‘Beykozlu.

Bir çoğu sizin tuttuğunuz takımdan, çoğunun ya anne ya da baba tarafı sizin köyden. Seçim çalışmalarından önce etrafınızı gözlemlemiş olsaydınız, bu adamları vakit namazlarında, iftar sofralarında görecektiniz. Bugüne kadar kendilerini hiçbir ortamda görmemiş olmanız tamamen sizin eksikliğiniz. 

Eğer hastalığınızın ne olduğunu söylerseniz; hepsi çare, hepsi deva.

Hepsi bu siyasi tornanın en düzgünü, en aydını.

Beykoz’un güzide misafirperver sakinlerinin sofralarına davet edip izzeti ikram yaptığı bu hizmetkâr efendilerin tamamı bu ‘misafir’liği öylesine kesin ‘zafer’ olarak yorumlamış ki birçoğu  Belediye Başkanlık kartvizitlerini çoktan sipariş etmiş olmalı. 

Siyasi Misafirlerin sandıktan umduğunu değil bulduğunu alacağı gün;

Ya Şundadır, Ya bunda” ile değil,  irade ve sağlaması yapılmış bir hesap ile olacaktır. Beykoz’un misafirperverliğini “oldu bu iş” olarak yorumlayan aday adaylarına ihtar en duyurulur. 

Sevgiler. 

 

*Bu vesile ile  Beykoz Sosyete Çarşısı esnafına “geçmiş olsun” dileklerimi sunarım.

Yazarın Yazıları
Dahası