• 01/01/1970 Son günceleme: 17/02/2010 23:11
  • 25.635

Yüksek Yargı’nın içinde yer aldığı tehlikeli oyunu ürpererek izliyorum. Zira sonuçlarını kestirmek çok da güç değil.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in evinin ve makamının aranması ve Özel Yetkili Savcı Osman Şanal’ın sorgulamasından sonra tutuklanmasıyla başlayan gerilim, kartopunun çığa dönüşmesi gibi gittikçe büyüyor ve geçtiği her yeri tarumar ediyor.

Kaos öyle bir noktaya geldi ki çoğumuz Cihaner’in neden tutuklandığından habersiziz ve işin ilginç tarafı bunu merak eden de yok.

Devletin Kurumlarının aceleyle, peş peşe yaptıkları çıkışlar ve meydan okumalar ise devletin saygınlığıyla maalesef bağdaşmıyor. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde kurumlar arası çatışma bu denli ayyuka çıkmamıştı.

Özel Yetkili Savcı Osman Şanal’ın Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’iErgenekon Terör Örgütü Üyesi olmak, görevi kötüye kullanmak, tehdit ve iftira suçlamalarıyla gözaltına alması, sorgusundan sonra da cezaevine yollamasına en büyük tepki HSYK’dan geldi. Kurulun Özel Yetkili Savcı Osman Şanal’ın yetkilerini jet hızıyla geri alması hukuk çevrelerinde bomba etkisi yaparken birçok ağız bunu İhsas-ı Rey (hâkimin dava bitmeden davayla ilgili görüşünü açık ederek davayı etkilemek suretiyle tarafsızlığını yitirmesi) olarak değerlendirdi. Hiç kimse bunun yanlış bir bakış açısı olduğunu iddia edemez sanırım.

Ben bu kaosun spontane geliştiğini düşünmüyorum. Zira işin sonunda iktidar partisine açılması kuvvetle muhtemel ikinci bir kapatma davası var. Zaten bunun ipuçların 367’nin mimarı SabihKanadoğlu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya açık bir biçimde veriyor.

Sabih Kanadoğlu Star Ana Haber’de Uğur Dündar’a konuk olurken, yaşanan krizle ilgili bir dizi açıklamalarda bulunmuş ve kapatma davası açılabileceği ya da açılacağına yönelik de ipuçlarını vermişti;

Kanadoğlu HSYK’nın savcının yetkilerini almasını yargıya müdahale olarak değerlendiren iktidar partisine tepki gösterirken, “HSYK gibi bir anayasal kurumu suç işler gibi göstermenin kendilerine nasıl bir fatura çıkaracağını bilmeleri gerekiyor” cümlelerini kullanmıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın yapmış olduğu soruşturmanın sonucunun belli olduğunu vurgulayan Kanadoğlu iktidar partisine ikinci bir kapatma davası açılacağını ya da açılması gerektiğini ima ederken, “bir siyasi partinin mevcut hukuk sistemini ortadan kaldırmaya yönelik bir saldırısı tespit edilirse Anayasanın 68. ve 69. maddesinde neyin yapılacağı çok net olarak ortadadır. Mevcut siyasi iktidar bu konuda deneyimlidir”cümlelerini sarf ederek Yalçınkaya’ya kılavuzluktan da geri kalmıyor..  

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın İktidar Partisi aleyhinde ikinci bir kapatma davası açmak için 2008’de açtığı ilk kapatma davasının sonuçlanmasından bu yana delil topladığını belirten siyasi çevreler Yalçınkaya’nın bu kapatma davasındaki dayanağının laiklik olmayacağını iddia ediyor.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan “yargının siyasi güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tespiti için Habur, Erzincan ve Erzurum adli yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adli tahkikatlar incelemeye alınmıştır” açıklamaları ikinci bir kapatma davası açılması durumunda dayanağının ne olacağı konusunda ciddi ipuçları vermektedir.

HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek’in yargının kendi içerisinde yaşadığı krizi siyasi otoritenin bir girişimi olarak dayatması ve bunu “yargıya karşı yıpratma ve yeni bir düzen getirme çabası söz konusu” cümlesiyle desteklemesi işin sonunun nereye varacağını açıkça gösteriyor.

Öte yandan adının açıklanmasını istemeyen AK Partili oldukça etkili bir isim, “böyle bir durumda kimse bizden boynumuzu Anayasa Mahkemesi’nin giyotinine uzatmamızı bekleyemez. Böyle bir dava, AK Parti’yi kimilerinin umduğu gibi bölmez, tersine pekiştirir, güçlendirir”sözleriyle kapatma davası açılması durumunda erken seçime gideceklerinin sinyalini verir.

Anayasa’nın parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma kurallarını belirleyen 68. maddesi ile Siyasi partilerin uyacakları esasları belirleyen 69. Maddelerini okumanız durumunda Sabih Kanadoğlu, Abdurrahman Yalçınkaya, HSYK ve diğer yetkili isimlerin yaptıkları açıklamalardan nasıl bir anlam çıktığını daha iyi okuyabilirsiniz.

Kapatma davası açılır mı açılmaz mı bilinmez ama bu iddiaların ortalıkta dolaşması bile dünya ekonomisinin bu buhranlı döneminde ülkemiz ekonomisine dip yaptırmaya yetecektir korkarım. Şüphesiz olan dar gelirliye ve küçük esnafa olacaktır. Zira para babaları çoktan pozisyonlarını almışlardır bile!

28 Şubat sürecinde güçlenen sağ 2002’de AK Parti ile iktidar oldu. 27 Nisan Muhtırası veAnayasa Mahkemesi’nin 367 darbesi de iktidar partisine yaradı, oyları ciddi oranda arttı. İkinci bir kapatma davasının CHP’yi üçüncü parti yapacağı ütopik bir yaklaşım olmaz sanırım. Çünkü halk bu belden aşağı vuruşların faturasını CHP’ye kesmeye alıştı...

Vesselam.
Yazarın Yazıları