Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 21/08/2017 Son günceleme: 21/08/2017 00:37
  • 8.873

Bundan yıllar önceydi, Ülkü Ocaklarından ayrılıp Nizam-ı Âlem Ocaklarına devam ettiğimiz günler.

Genç bir ülkücü olmanın heyecanıyla Ülkücü Hareket’in destanlar yazdığı fırtınalı 12 Eylül öncesi günleri okurken elimize ilginç bir kitap geçmişti. Ülkücü Gençliğin Yusufiyelilerinden Yaşar Yıldırım’ın yazdığı “Balkondan Seyretmek” adlı kitaptan bahsediyorum.

Yaşar Yıldırım kitabında; gençlik heyecanı ile giriştikleri kutlu mücadele yıllarını anlatırken, vatan, millet, bayrak, din gibi mukaddes değerler uğruna ödedikleri bedelleri, çocuk yaşta toprağa düşen, işkence gören, zor günler geçiren ve en sonunda devleti kurtaralım derken kendilerini ceza evlerinde, işkence hanelerde hatta darağaçlarında bulan bir neslin dramını da konu ediyordu.

Elbette ki her Ülkücü gibi Yaşar Yıldırım da o yıllarda verdikleri mücadeleden pişmanlık duymuyordu. Ancak yaşananların bir muhasebesini yapıyor, yanlışların tespitini yaparak bir öz eleştiri geliştiriyordu. Yıllar boyu binlerce dava arkadaşını şehit ve gazi veren bir hareketin, kendini devlet zannederken, devletle tanışmasının ibretlik hikayesini anlatırken geçmişten ders alınmasını istercesine kitabının ismini bile “Balkondan Seyretmek” koymuştu.

Bu kitabı kaç Ülkücü okudu, Yıldırım’ın sözlerini kaç tanesi hayatına tatbik etti bilmiyorum, ama merhum Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu üstadın da dediği gibi, “Ülkücülük, Türk Milliyetçiliğinin en üst noktasıdır. Çünkü ülkücüler, gerektiğinde vatanı için gözünü kırpmadan can verme iradesine sahip olmak konusunda gerçekten de mahirdirler.” Dolayısıyla Yıldırım’ın yazdıkları aslında hayatın gerçekleri olsa da Ülkücü rajona terstir. Bu terslik yıllar yılı ne zaman vatan, millet, bayrak söz konusu olsa, hiçbir hesap gözetmeden hep ön safta Ülkücülerin olmasına da başlıca sebeptir. En son milletçe atlattığımız 15 Temmuz badiresinde tankların üstünde, namluların ucunda, meydanların ortasında “Ya ALLAH, Bismillah, Allahu Ekber” diyerek de bu gerçek müşahhas halini göstermiştir.

15 Temmuz darbe girişimi Türk Devlet aklı tarafından tekrar tekrar okunmalıdır. Millete ait kadrolar, beynini, iradesini devleti ve milletinden başkasının emrine veren aşağılık müptezellerle doldurulursa, ihanetin boyutunun ne derece olacağı açık seçik görülmüştür. Ne mutlu ki, Türk Milleti olan biteni balkondan seyretmemiş, iradesini ortaya koymuştur. Gelinen noktada özellikle “Özel Harekât” gibi ölüme davetiye gönderen devlet gücüne yüzlerce Ülkücü gönüllü vatan evladının alınması gurur vericidir.

Ancak devlet aklı artık şunu görmeli ve gereğini yapmalıdır; Ülkücüler yalnızca iyi ölmezler! Türk Devleti’nin manasını bilen, tarihin bu aziz millete yüklediği kutlu misyonu idrak eden “Devlet-i Ebed Müddet” gönüllüleri, acilen devlet içinde hak ettikleri mevkilere getirilmelidir. Devletin bekası ancak bu şekilde garanti altında olur.

Şimdiden Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ederim.

Selam ve dua ile…

Yazarın Yazıları