Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 15/04/2011 00:11
  • 22.884

Seçim yaklaştı. Havalar da, siyaset de iyice ısındı.

Eskiden siyaset daha ağır, daha saygındı. Bir şey uçacağı zaman bu genelde Anayasa kitapçığı olurdu. Şimdilerde seviye iyice düştü.  Havada uçan vekil adaylarının aşk kasetleri oluyor.

Hiçbir dönemde siyasette seviye ve üslup bu kadar düzeysizleştirilmemişti. Hiçbir dönemde adamlık bu kadar ucuza indirgenmemişti. İster rakip partilerin komplosu olsun, isterse kendi içindeki bir hesaplaşma olsun; adamlık bu kadar ucuz olmamalı.

Beykoz’da seçimin nabzı da seçmenin nabzı da biraz farklı atıyor. En azından benim algıladığım bu. Ana muhalefet Partisi CHP’nin bölge milletvekilleriyle sık sık yaptığı çalışmalar seçim stratejisinde ciddi bir değişiklik yaptıklarının sinyallerini veriyor. Zira CHP alışılmış çizgisinin dışına çıkan önemli bir performans sergiliyor. Tüm kesimleri kucaklamaya çalışırken bölgeye has sorunları gündeme taşıyarak seçmenin karşısına çözüm projeleriyle çıkıyor. Bilhassa 2-B konusunda yaptığı çalışmalar sahada ciddi anlamda kabul görmeye başladı diyebiliriz. Tabi bu çalışmayı yürüten Akif Hamzaçebi’nin hakkını teslim etmek lazım. Zira Hamzaçebi 2-B Barış Projesini anlattığı bir toplantıda sorduğum soruya son derece dobra cevap vererek popülist politika üretmeyeceğinin mesajını da vermiş oldu.

Sorum şuydu: “Sayın Hamzaçebi, 2-B, mülkiyet, işsizlik ve ecrimisil sorunlarından bahsediyorsunuz ama Beykoz’un başında daha büyük bir bela var: Doğal SİT, Boğaziçi Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu gibi… Bu yasalarla ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadan, SİT yumuşatılmadan veya tamamen kaldırılmadan bu sorunları nasıl çözmeyi planlıyorsunuz? Kaldı ki işsizlik sorunumuzun en büyük nedeni de yine imar sorununa dayanıyor. Zira imar izni olmadığı için yeni istihdam sahaları da açılamıyor.” Evet, sorumu tam olarak bu şekilde sormuş ve “Beykoz bu ülkenin cami avlusuna bırakılarak terk edilmiş çocuğu gibidir” demiştim.

Hamzaçebi’nin bu sorularıma vereceği cevap samimiyeti konusunda da bir test niteliği taşıyordu benim için. Hamzaçebi sorumu şöyle cevaplandırmıştı; “2-B konusunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu konuyla ilgili kurduğumuz komisyonun başındayım ve sizlere sunduğumuz 2-B Barış Projesini göreve geldiğimiz gün uygulamaya koyacak iradeye sahibiz. Bununla birlikte ecri misil ödemelerini mahsuplaşma veya tamamen ortadan kaldırma şeklinde çözecek ve bir daha ecrimisil belasını vatandaşlarımızın sırtına yükletmeyeceğiz. Ancak SİT, Koruma Kanunu ve Boğaziçi Kanunu gibi yasaları takdir edersiniz ki bir çırpıda çözmemiz mümkün değil. Ancak bundan bu işi çözmeyeceğimiz anlamı çıkartılmasın. Zamanla bunu da mutlaka çözeceğiz. Bir de şundan emin olun vatandaşlarımızın oturduğu evlerde diledikleri gibi tadilat yapmaları konusunda elbette işlerini kolaylaştıracağız. Yeni istihdam alanları oluşturabilmek için Beykoz’a özel bir çalışma yapılması gerekiyor. Bölge Milletvekillerimiz sürekli sizlerle bir arada olarak sorunlarınıza çözüm aramaya devam edecekler .”

Türkiye genelinde mevcut siyasi yapıda ciddi bir değişiklik yaşanacağını düşünmüyorum ancak Beykoz’da bambaşka bir tablo ortaya çıkarsa buna hiç şaşırmayacağım. Zira iktidar partisinin yaptığı çalışmaya ana muhalefet partisi benzer bir çalışmayla mukabele ediyor. Her iki partinin mensupları da Beykoz’u çok istiyor ve çalışmalarını bu paralelde sürdürüyor. Seçmene birebir markaj taktiğinin yanında iktidar yorgunu AK Parti ve sekiz yıldır iktidar olmanın bazı kesimlerde yol açtığı şımarıklık CHP’nin elini güçlendiriyor.

Bu seçimlerden çıkacak sonuç -genel seçim olsa dahi- iki yıl sonra yapılacak yerel seçimler için de ciddi bir referans olacak.

Bekleyip göreceğiz.

Vesselam…  

Yazarın Yazıları