Melih PERÇİN
  • 09/08/2014 Son günceleme: 27/02/2012 23:11
  • 14.557

Gazeteci yazar Mehmet Ali Birand’ın Son Darbe 28 Şubat belgesini seyretme imkanım olmamıştı.

Birand bir akşam haber programının kapanışında bu belgeselin kitabının çıktığını söyleyince hemen aldım. ( Mehmet Ali Birand – Reyhan Yıldız; Doğan Kitap 1.Baskı, Şubat 2012 ) Belgeseli ve kitabı önemseyişimin sebebi, Birand’ın bu süreçte bir iftiraya maruz kalarak neticesinde sanık olması ve biranda işsiz kalmasıydı… O dönemi işlerken daha gerçekçi olabileceğini düşünmüştüm… Kitabının başlarken kısmında “ Belgeselci, tarihin tanığıdır… İşi de yaşanmışı, olanı yansıtmaktır… Bu kitapta ve izleyeceğiniz belgeselimizde, sadece tanığı değil, mağduru ve sanığı da oluverdiğim o sancılı yılları anlatacağım sizlere ” diye yazmış…

Kitabı okudukça yanılmış olduğumu anladım… Halkımızın kırk yıllık kani olur mu yanideyimiyle ifade ettiği gibi yine birçok konuyu ve kişiyi es geçmeyi başarmış… 

Mesela, 90’lı yılları anlatırken 3 Temmuz 1993 tarihindeki Sivas Madımak Oteli katliamını işledikten sonra 2 gün sonra 5 Temmuz’da meydana gelen Erzincan Başbağlar katliamında öldürülen 33 kişiyi nasıl görmemezlikten gelebilir anlayamadım gitti … Bu insanlık dışı katliamların birini belgeselinde ve kitabında işleyip diğerini es geçmek nasıl bir tarih tanıklığıdır?...

Bir dikkat çekici konu da, kısacası 28 Şubat’ın bize ne olduğunu anlatan ordu içinde bir cunta yapılanması olan Batı Çalışma Grubunu deşifre eden onbaşı Kadir Sarmusak ile dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanvekili olan Bülent Orakoğlu’nu bir iki kelimeyle geçiştirmiş…. Bu iki kişide kamuoyunda “köstebek davası” olarak anılan davada tutuklanmış emniyet ile ordu karşı karşıya gelmişti. Yargılanma neticesinde her ikisi de beraat edeceklerdi.

Dönemin en önemli tanıkları da belgeselde ve kitapta maalesef bulunmamaktadır…

O dönemde kurulan Refahyol hükümeti, güven oylaması için Refah Partisi ve Doğruyol Partisi’nin güven oylaması için yeterli çoğunluğa sahip olmadıkları için Büyük Birlik Partisinin desteğine ihtiyacı bulunmaktaydı. Yani BBP güven oylamasında Evet vermese bu hükümet kurulamayacaktı… Yine verilen gensorularda BBP’nin desteğinin devam etmesi ile iktidar düşürülememiştir. Bu konularda kitapta tek satır yok…

Bir diğer noktada, bu dönemde dik duran liderler olmuştur…Hasan Celal Güzel, Besim Tibuk ve rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu… Bu isimlerde es geçilmiştir. Namlusu millete çevrili tanka selam durmam ve Türkiye İran olmayacak ama Suriye’de olmayacak ( Ülkeye hakim olan Baas rejimini kastederek ) diyerek Millete Nefes aldıran Muhsin Yazıcıoğlu’nu da yok saymış…

Peki; TÜSİAD, İşçi ve İşveren sendikaları, medya patronları, gazeteciler, yargı mensupları, üniversiteler, Ercümen-i Daniş ve masonların 28 Şubat’taki etkileri ne olacak… 

Her askeri müdahalenin bir numaralı aktörü ABD ve CIA’nın bu süreçteki yerini kitapta arada bulasın… 

28 Şubat darbesinin sözcülerinden birisi olan Çevik Bir, bu süreçte “ Balansı ayarı “ yaptık ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun “28 Şubat bin yıl devam edecek.” döneme damgasını vuran sözlerdi…

Dedikleri gibi olmadı… Süreç o kadar uzun sürmedi…

3 Kasım 2002’de AKP tek başına iktidar oldu… Hala da iktidardalar… Gerçi Mehmet Ali Birand, "28 Şubat'ta asker, farkına varmadan Ak Parti'yi ve Recep Tayyip Erdoğan'ı yarattı…28 Şubat aslında AK Parti ve Erdoğan'ın doğumudur. Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin kapatılmasıyla gençlerin önü açıldı." demekte…

Bugün itibariyle, önce HAS Parti 12 Ocak 2012 tarihinde 28 Şubat darbesiyle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunarak gerekli belgeleri sundular… Yine geçtiğimiz günlerde BBP’de milli iradeyi hiçe saydıkları ve milleti sindirmeye çalıştıkları için dönemin bazı komutanları hakkında suç duyurusunda bulundu… Demokrasilerin darbecileri yıllar sonrada olsa yargılayacakları unutulmamalıdır…

Mehmet Ali Birand’ın 28 Şubat'ın öncesinde ve sonrasında neler yaşandığını anlattıklarını belirterek “izleyicilerin vay anasını diyeceği bir belgesel hazırladık” dediği kitabı okuyunca kısa özet bilgileri hatırlama dışında ne yazık ki hiç de vay anasını diyemedik…

 Selam ve dua ile

Yazarın Yazıları