Ekrem TUNCER
  • 06/05/2015 Son günceleme: 06/05/2015 08:23
  • 6.755

Adamın ağzındaki dişler inci gibi parlıyor.

Kimin yanından geçse; büyülüyor. Girdiği karanlık ortamlar aydınlanıyor. Özellikle kadınlar gözlerini bu dişlerden alamıyorlar. Öyle fantastik, öyle romantik, öyle can yakıcı, yürek hoplatıcı, cinsel dürtü artırıcı dişlere sahip bir kişiden bahsediyoruz ki günün sonunda, hangi kadına dişini göstermiş ise yatak odasında eksiksiz hepsini üst üste dizebiliyor. Bu bir diş macunu reklamının hikayesi.. Benzer şampuan reklamları da var!

Geçelim; Otomobiline lastik arayanların, derdiyle dertlenen reklam filmine.. Hikaye; işin püf noktasının bayanların baldırlarında gizli olduğunu ifade ediyor. Ayak fetişistlerinin aslında birer sağlam lastik uzmanı olduğunu ispata çalışan bu reklam filmi de kafamıza mıh gibi çakılıyor. Lastik tanıtımları araba reklamlarına rahmet okutuyor dersek yanılmayız.

Peki.. Şu inancımıza göre HARAM olan faiz üzerine bina edilmiş banka reklamlarına ne demeli? Dini bayramlarımızı ve mübarek Ramazan-ı Şerif'i çirkin emelleri için kullanmalarına alışmıştık. Şimdi de kalkmışlar; Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fetih hazırlıkları yaptığı esnada tebdil-i kıyafet esnafı dolaşırken, başına gelen hadiseyi, pos reklamlarına malzeme etmişler. Nerden nereye geldiğimizin resmini çizmişler ve gözümüze sokmuşlar. Anlayan bir adım öne çıksın!

Hele o dondurma reklamları yok mu? Senaristi; ruj reklamı yapacak olsaydı o dudakları ancak o kadar teşhir edebilirdi. Çikolatacılar boş durur mu? 'Dondurmacılar kadın teşhiri yapıyorsa; bizde erkeklerin atletik vücutlarını sunalım' demişler resmen. 

Hani çocukluk zamanımızın reklamları vardı ya: 'Bisküvi deyince akla, hemen onun adı gelir' şarkısıyla başlayan, masum reklamlar.. Şimdiki bisküvi tanıtımı resmen sapıklık içeriyor. 'Bi bi versem' diye başlayan türlü türlü, çok yönlü pislikler aldı başını gidiyor. 

Mahrem kullanım için imal edilmiş ürün reklamları zaten olmazsa olmazımız olmuş. Nede olsa muhafazakar bir ülkede yaşıyoruz. Alkol ve sigara gibi 'zararlı' maddelerin tanıtımı çok şükür ki yok. O halde ayıp yerlerimizin uluorta teşhir edilmesinden gocunmaya da gerek yok!!!

Neyse ki bizi bu keşmekeşten kurtaran bir Başbakanımız var ve imdada yetişiyor, Sezai Karakoç'un diliyle içimizi ferahlatıyor. Başbakan mı dedim, pardon ağız alışkanlığı işte: 'Sayın Reis-i Cumhur' diyecektim.

Yazarın Yazıları