Ömer KASAP
  • 16/09/2015 Son günceleme: 16/09/2015 10:01
  • 4.645

Aylardır satır satır  bağırıyoruz ve ‘1 Kasım’ sabahına kadar devam edeceğiz. Sadece kendimiz değil, ‘hepimiz’ için. İster‘İngiliz’ radyolarına kulak versinler, ister bize!

Haziran seçimlerinden önce, ‘kullanılmaktan’ ‘düşünmeye’ vakit bulamayan aziz milletimizin güzide fertleri  için tüm ‘vicdan’ sahipleri seferber olup uzun uzun anlattılar ‘büyük oyun’u... hepimiz biliyoruz ki;‘oyun’u anlayamayanlar değil, ‘oyun’un içinde olanların ‘oy’ ile oluştu bu vahim tablo ve 2023’ün Türkiye’sini hayal ederken, 1990’ların Türkiye’sinin dante gibi ortasında bulduk kendimizi. 

Türk tarihi boyunca İngiliz ve  Yunan’ın ‘gâvur’luklarını zaten kabullendik de; içimizdeki ‘gâvur’ları sindiremiyorum. 

Gazetelerin hafta sonu ekleriyle verdiği bulmacalardaki kilit harflerin bir araya gelmesi gibi; ‘Gezi Olayları’ ve sonrasındaki zincirleme gelişmeleri halen çözememiş  olanlar, bugünün Türkiye’sini de resme eklediğinde ‘anahtar kelime’yi bulacaklar; “OYUN BÜYÜK”! ‘Büyük Türkiye’nin ‘OY’unu da büyük olacaktı tabii ki... Şaşırdık mı? – Hayır.

Neden?

Dünya üzerinde tüm dengeler ‘güç’ üzerine kurulmuştur ve ölçü birimi yalnızca ‘para’dır. Ekonomiyle ucundan köşesinden ilgilenenler, sektörsel bazda hacimleri bilirler. Otomotiv, Gıda ve Kozmetik gibi sektörlerin liderlerini ise hemen herkes bilir. Ama kimse savaş araçlarının da içinde yer aldığı ‘silah’ sektörünün cirosal büyüklüğünden bahsetmez.

Bugün Türkiye, kendi savunma sanayi araç ihtiyaçlarını  kendi ‘kaynak’larıyla karşılamakla ABD ve İngiltere’ye ayıp  etmiştir.

Bugün Türkiye, kendi keşif uçaklarıyla İsrail’e,  ‘Devrim’ otomobillerinden sonra ilk kez %100 yerli otomobildeki ısrarıyla,  Almanya ve İtalya’ya ayıp etmiştir.

Türkiye’nin düşünecek ve düşünüp üretecek vakti oldukça büyüyecek, büyüdükçe pazarları küçülecek. ‘Büyük Türkiye’nin onlar için ‘büyük problem’ olacağı düşüncesi gayet normal... (de) bizimkilere ne oluyor!

‘Büyük Türkiye’ vizyonunu sürdürebilir kılacak başka bir lider olsaydı bugün daha farklı bir senaryo olurdu ama maalesef  Türkiye’nin zengin siyasi sanayisi ikinci bir Tayyip Erdoğan çıkaramadığından tek dertleri Erdoğan! Haziran seçimlerinden sonraki tablo Ak Partinin sadece ekonomik değil, sosyolojik olarak da ‘Türkiye’nin ‘refah’ teminatı’ olduğunu ortaya koyduğundan,  tekrarlanacak seçimde resmin değişeceği gerçeği  hepsini tek sancak altında toplamayı kaçınılmaz yaptı. Toplum karşısında tüm kredilerini tüketmiş bu gurup, ikinci bir senaryoları olmadığından kartları açık oynamaktan çekinmiyorlar.

1 Kasımda seçimlerin yapılmaması için ellerinden geleni yapacaklar.

Gezi olaylarında ‘diktatör’ kanalından girdiler, IŞİD’e destek olmakla suçladılar. 6-7 Ekim Kobani olaylarının ihalesini yıktılar... Ayakkabı kutuları, Mit tırları... Hiçbiri tutmadı!

Şimdi ellerinde doğrudan Erdoğan’ı devirecek tek bir koz kalmadı... İsviçreli bilim adamları yeni bir şey bulana kadar seçimi engellemekten başka yapacakları başka hiçbir şey yok... Bu yüzden memleketi iç savaşa sürüklemek istiyorlar.  Bundan yirmi sene önce  kim inanırdı ki batının ve doğunun kol kola girip halay çekeceğini... Türkiye’nin seçilmiş bir siyasi liderini devirmek için ‘akraba’ oldular!

Biz Kürtlerle PKK arasına keskin bir çizgi çektik. Aynı seti Kürtlerden de bekliyoruz. Onlar da kendilerini temsil etmek için ‘OY’ verdiği siyasilerin kendilerini nerede temsil ettiğini sorgulamalılar ve  kendi temsil yerlerini kendileri belirlemeliler. Biz Meclis de temsil edilmelerini arzuluyor olmamıza rağmen ses ‘dağ’lardan geliyor! Kürt seçmenlerin  kendini kullandırmak yerine ‘Oy’unu kullanmaları tarihi önem taşıyor olacak.

Dağlarda değil, şehir içinde yenilenen evler, istikrar, refah ve  güven vaat eden güçlü Devlet  ya da zillet...

Kürtler 1 Kasımda, Kürt milliyetçiliğini ‘gâvurlar’ için kullanan PKK’ya vekâlet vermek yerine, kaynaklarını adil bir şekilde yatırıma döndüren Devletin hakkını teslim etmelidir. Kürt kökenli vatandaşlar, kendilerinin  kullanımı için yapılan hastane ve okulları yağmalayan, yol kesen, araçları yakan PKK’nın Kürt edebiyatı yapmalarına izin vermemeliler.

Devlet, batılı misafirleri doğuya taşıyarak ekonomilerine can katacak kaynakları oluşturmak için açtı o havalimanlarını, savaş uçakları için değil... 

Bu Memleketin topraklarının ancak ve ancak yerkabuğundan bölünebileceği, yerin altında dileyen herkesin özerklik ilan edebileceğini çok iyi  bilmesi gerekir.

Huzur ve barış içinde kalın...

Yazarın Yazıları
Dahası