Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 01/02/2012 23:11
  • 16.978

Mustafa Başoğlu… Türkiye Sağlık İşçiler Sendikası Kurucu Genel Başkanı. Türk siyasetin de de büyük hizmetleri olan bir adam.

Hıristiyanlar İncil dağıtarak propaganda yaparken o Ankara sokaklarında Kuran-ı Kerim dağıtıyordu. 28 Şubat Süreci’nde benim gibi bedel ödeyen insanlardan biriydi.

 
Bir işçi babasıydı…
 
Ankara’ya her gittiğimde mutlaka ona uğrar elini öper hayır duasını almadan geri dönmezdim. Her gittiğimde beni kapıda karşılardı… Nur içinde yatsın Allah Mekânını cennet etsin… En son gittiğimde bana Recep Tayip Erdoğan’dan biraz sitemli söz ederek, “hemşerinden randevu istedim bana randevu vermedi” demişti. Üzülmüştüm.
 
Ömrünün son günlerini biraz sıkıntılı yaşadı. Kurduğu sendikayla 50 yıl emekçilere hizmet etmiş, onların her derdine koşmuştu… Diğer sendika ağaları günlerini gün ederek hayatlarını yaşarken, o işçinin maaşından kesilenleri yine işçilere harcardı. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası’nın üyelerinin eğitim alan çocukları için düzenli olarak destek sağlardı.
 
12 – 13 Mart 2011’de yapılan 18. Genel Kurulda yaşlandığını öne sürerek aday olmadıysa da, daha önce kendisini genel başkanlıktan indirmek için yapılan bir iki hamle de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Onun yerine yardımcısı olan Hasan Öztürk Genel Başkanlığa seçildi. Kadıköy Şube Başkanı Ali Tepeci’de Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilmişti.
 
Bu değişim Sağlık işçilerine hiç yaramadı. Sendika özünü yitirdi. Yeni seçilen Genel Başkanı ziyaret etmek için gitmiş olduğum Genel Merkez’de 1 bucuk saat beklememe rağmen Hasan Öztürk ile görüşemedim. Bir bucuk saat bekledikten sonra, sekreterden “Genel Başkan’ın misafirleri var rahatsız edilmek istemiyor” cevabını aldım. Saltanat başlamıştı demek… Ey koca Mustafa Başoğlu var mıydın be...
 
Ali Tepeci, şube kongrelerinde yıllarca insanların milliyetçilik duygularını sömürerek Genel Başkan Yardımcılığı’na kadar çıktı çıkmasına da ne işe yaradı. Genç kadro sendikayı daha ileri taşıyacağı yerde geriye düşürdü. Genel Merkez ile üyeler arasında mesafe girmişti.
 
Bunun en somut örneği de Mustafa Başoğlu’nun vefatını bile üyelere doğru düzgün duyurmamış olmaları oldu. Kongrelerde bütün üyeleri arayıp oy isteyenler cenazeyi resmi bir programla üyelere bildirmeyi beceremedi. Çok sevdiğim Mustafa Başoğlu’nun cenaze törenine katılamadım. Benim gibi birçok insan katılamamıştı. Bu bir utançtır ve bu utanç bu günkü yönetime aittir.
 
Gerçekten emekçilerin haklarını savunarak, onlara kol kanat gererek sendikacılık yapanların işleri Türkiye de oldukça zordur… Mustafa Başoğlu’da bu zorluğu iliklerine kadar hissederek ebediyete intikal eden çok saygıdeğer bir isimdir.
 
O binlerce sağlık işçisinin babasıydı… Kendi evladı yoktu ama sağlık işçileri onu hep baba olarak görürdü. Tacettin Dergahı’na mutlaka uğrayacağım baba…
 
Mekânın cennet olsun. Nur içinde yat.
Yazarın Yazıları