Ömer KASAP
  • 28/06/2016 Son günceleme: 28/06/2016 23:09
  • 4.857

Patlamış mısır kışı, karpuz yazı anımsatır. Her mevsim için çağrışan, akla ilk gelen bir şey mutlaka vardır.

‘Ramazan’ da bir mevsimdir. Kimilerine sıcak pideyi anımsatır, kimilerine maneviyatı. 

Her birinin ayrı bir güzelliği var ama Ramazan ne pideden, ne de sahur ve iftardan ibaret. Açlık ayı değil, sadece aç olanı anlama ayı da değil. Sadakat, teslimiyet, empati ve sorumluluk ayıdır. 

Din üzerine yazıp çizmek bu toplumda her zaman ‘ehliyet’ gerektirmiş ve toplumun büyük bir kesiminin en mahremi ve yumuşak karnı olduğundan tarih boyunca kırılganlığını korumuştur. Bu Ramazan günlüğüne ben de bir iki satır bir şey yazmak istiyorum müsaadenizle... Zaten haddimiz de değil; kimseyi gıdıklamadan, incitmeden... 

Birkaç yazımda altını çizmiştim, tekrar hatırlatmak isterim; ne ilahiyatçıyım, ne imam hatipli. Bilgim gördüklerim, okuduklarım ve anladıklarım kadar. 

Sana göresi, bana göresi yok İslamiyet’in. Bir telefon uygulaması ya da program sürümü de değil. Dolayısı ile versiyon güncellemesi yok (!). Son Peygamber ile hayatın kullanım kılavuzu olarak indirilen yüce Kur’an ne diyor ise noktalama işaretlerine kadar aynen geçerlidir. Birileri  işine/kolayına geldiği ayetleri seçip sahiplense de hepimiz kitabın tamamından sorumluyuz. 

Ortalama üç-beş yıl kullandığımız telefon ve arabalarımızın kullanma kılavuzlarını okuyoruz ama insan ömrünün tamamının rehberi olacak kitaptan birçoğumuzun haberi yok. Telefon dedim ya, hangimiz  telefonun kitapçığını birisine verip tamamını okuyup bize anlatmasını istiyoruz ki? Ama nedense İslamiyet’e ait her şeyi ilahiyatçılara paslamış arada bir yokluyoruz.

Her kanalda iftar ve sahur programı var. Soru-cevaplı programlardan birini Allah aşkına açıp bir izleyin. Adam 70 yaşına gelmiş, çocukluğundan beri oruç tutuyor ama yarım asırdır gargara yapmamış olsa gerek; orucu bozup bozmadığını şimdi soruyor. Sorunun cevabı bin yıl önce neyse bugün de o! İnsan bir yolculuğa çıkacağı zaman, yolculuğunu ‘sağlam’a almak için tüm detayları araştırır. Nasıl gidilir, nerede kalınır, ne yapılır...

İçinde bulunduğumuz yüzyıl, dünün en pahalı kazanımı olan bilgiyi ücretsiz ve tüm detayıyla sunuyor. Yaptığın her neyse ‘uzman’laşabilirsin; Her şey elinin altında. İslamiyet bu, anatomi değil. Temel kurallarını bul, oku ve uzmanlaş! Yoruma dayalı değil ki, sabit!

 İslamiyet, insan haklarından hayvan haklarına ve sosyal yaşama kadar her şeyde  naif bir duruş sergiliyor. Boynuzlu hayvanın boynuzsuz olandaki hakkını garanti altına alan bir dini yeterince bilmiyor, detaylardaki güzelliği göremiyoruz. Bu yüzden ‘iftar’ sofraları birçok masada ‘akşam yemeği’ olarak kalıyor. Bu yüzden  ‘Bayram’lar  sadece ‘tatil’, kurbanlar ‘mangal’, kandiller SMS...

Evet, oruç bu Ramazan biraz daha zahmetli bir ibadet. Havalar sıcak, günler uzun.  Oruç sadece aç susuz durmak değil, empati yapmaktır. Dikkat edin; aç ve susuz duruyoruz,  aç ve susuz kalmıyoruz! Bilgi çağı her bölge için iftar saatlerini Ramazan’ın tüm günleri için sunabiliyor. Kaç saat böyle duracağını test etmiyor yaratan, hangi saat, hangi gün ağzına bir iki lokma gireceğini bilmeyenleri anla istiyor. Anladık mı?

Halen duvar üstlerinde, çöplerde, orda burada  Ramazan Pidesi artıkları var. Çöpte halen yemek var yemek!

Belediyemizin her Ramazan titizlikle düzenlediği sokak iftarlarından birkaçına katıldım. İftar sonrasında el ayak çekilince ortaya çıkan tablo gerçekten yürek büküyor. Yeniden kullanılabilen servis kaplarının içinde yeniden kullanılması mümkün olmayan yemek artıkları dağ olur dağ! Yiyeceğin kadarını alsana be Müslüman! Düğün pastası değil bıraktığın,  ‘aç’ı anlamak için tuttuğun orucun iftarlığı! Sadece yemek israfı  yok; vicdan israfı da gördüm. Görünüşünden gerçekten düşkün olduğu belli olan biri çocuk iki kişi tepsiyle yemek almıştı.Ramazan ayının ‘Paylaşma’ ve ‘kaynaşma’ ayı olduğu güvencesiyle olsa gerek tanımadığı kişilerden oluşan masaya yönlendiğini ve itildiğini görünce dikkatimi çekti ve izledim. Tam dört masaya bırakın kabul edilmeyişini kovuldu!

 Genel olarak biz, ne İslamiyet’i, ne kutlu peygamberin bıraktıklarını anlayamadık maalesef!  Neyi yapacağımızı öğrendik ama nasıl ve ne için yapacağımızı bilmiyoruz. Eksiğiz, çok eksik! Bu nedenle İslamiyet, onlar da kendi aralarında bilmem kaça ayrılan ilahiyatçıların anlattığı kadar! 

Naif Peygamberi kuşu ölen çocuğa taziye ziyaretine gönderen İslamiyet, bugün iftar sofrasında adam seçip israf saçıyor!

Muhabbet ve bereket dolu Bayramlar...

Yazarın Yazıları
Dahası