A. Raif ÖZTÜRK
  • 18/10/2015 Son günceleme: 18/10/2015 18:02
  • 4.611

Bakara Sûresi, 114. Âyet: “Allah'ın mescidlerinde, Onun adının anılmasına engel olan ve mescidlerin harap olması için çalışan kimseden, daha ZALİM kim vardır?"

Bu âyeti okuduktan sonra, sadece tek bir partinin hayat hakkı olduğu o despot yıllardaki “Allahın cc. Mescidleri ve O’nun cc. adının anılması” ile ilgili yasakları ve mescitlerin tahrip olması için, korkunç zulümler altındaki kararlı icraatlarını her zaman hatırlıyoruz.

  1. O yıllarda, O’nun cc. mescidlerinde EZAN-I MUHAMMEDİ okunmasını, O’nun adının anılmasını yasakladılar. ALLAH cc. lâfzı yerine, putları, totemleri ve Allah cc dışında tapınılan her türlü şeyleri bildiren TANRI kelimesini zorla söylettiler. Söylemeyenleri ise en ağır cezalarla cezalandırdılar. Bu zulüm, tam 18 sene devam etti…
  2. Bu partinin, tek başına iktidar olduğu o dönemlerde, yüzlerce hatta binlerce caminin kapatıldığı, satıldığı, yıkıldığı, kiraya verildiği, depo yapıldığı, Parti ocağı yapıldığı, saz ve içki evi olarak kullanıldığı, spor kulübü lokali haline getirildiği, müzeye dönüştürüldüğü belgelerle sabittir. (Sirkeci garının yanındaki o muhteşem kubbeli cami bile “İçkili Anadolu Saz evi” haline getirilmişti. Rahmetli Özal’ın emriyle tekrar asıl hüviyetine kavuşturuldu.) Bu faaliyet, öylesine sinsice yürütülmüştü ki, hayretler içinde kalırsınız. Şöyle ki: Önce Kur’ân eğitimi tamamen yasaklanıyor. Medreseler ve tüm Kur’ân kursları kapatılıyor. İmamlar ve Kur’ân öğreticileri Jandarma ve Polis zoruyla alınarak, FÂİLİ MEÇHÛLLERE ekleniyor! Bir ŞAPKA KANUNU çıkarılarak yüzlerce Din âlimi ve imamlar cami bahçelerindeki sehpalara asılıyor ve cesetleri kokuşuncaya kadar günlerce halka teşhir ediliyor. Hatta bunlara hayret eden (“şapka giymedi diye hoca asılır mı hiç” diyen) bohçacı ŞALCI BACI bile idam ediliyor. (Lütfen detayını İnternette sorgulayınız.) Kısacası; öncelikle Halk, bin-bir entrika ve baskılarla DİN’DEN ve CAMİLERDEN ÜRKÜTÜLEREK soğutuluyor. Sonra da halkın büyük bir kısmı, korkularından camilere gitmez (daha doğrusu GİDEMEZ) olunca da, sinsice camileri “İHTİYAÇ FAZLASI” göstererek CAMİ KIYIMI başlatılıyor ve bu zulüm tam 10 yıllık tahribatlarla sürüp gidiyor.  Şimdi, yukarıdaki Âyeti tekrar okuyunuz bakalım. Yüce Allah cc. Camileri işte böyle tahrip eden zihniyete (ilk paragraftaki âyette) çok net bir şekilde “ZÂLİM” demiyor muydu?

Şimdi sıkı durun, Yüce Allah cc. ZALİM sıfatıyla vasıflandırdığı zihniyete meyletmeyi, hatta sempati duymayı bile nasıl yasaklıyor, bir de onu görelim.

Hûd Sûresi, 113. Âyet:

“-Bir de sakın zulmedenlere (zâlimlere) meyletmeyin, sempati (bile) duymayın. Yoksa size ateş (Cehennem) dokunur. Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım görmezsiniz…”

Acaba bu kadar net bir İlâhî buyruğu, başka bir şekilde açıklamaya hâcet var mı?

  • Bu açıklamalardan ve o belgelerden sonra, gelelim CHP’ye bilinçli olarak oy veren Müslümanların yüksek (!) cesaretlerine:

Bütün bu olaylara, cürümlere, yıllarca süren zulümlere rağmen, onlara oy vermek, gerçekten çok büyük cesaret ister. Çünkü bu davranış, bu İlâhî buyruğa karşı, yani Allah cc karşı bir meydan okumaktır.

Bugün de Dînen haram olan içkiyi kısıtlayan kanunlara karşı, (M.Moğultay’ın yerleştirdiği yargı mensupları tarafından) iptal ettirilinceye kadar direnen, zina ve kürtaj kısıtlamalarına, kumar yasağı kanunlarına karşı (AYM önünde ve sokaklarda) seferber olan, yüce dinimizin kesin bir emri olan başörtüsü düşmanlıklarına, kutlu doğum düşmanlıklarına, ezcümle uluorta sergilenen birçok din düşmanlıklarına RAĞMEN, bu zihniyete meyletmek ve sempati duymak bile men edilmişken, onlara OY VERMEK, “bile bile Allaha cc. meydan okumak” değil de nedir?...

Aklı başında bir insan, kendisinden 2-3 kat daha güçlü birine bile meydan okuyamaz. Şayet böyle bir hata yapsa, bedelini mutlaka çok acı öder. Hal böyleyken, “..onlara meyletmeyin, sempati bile duymayın” diye emreden, gücü ve Kudreti sınırsız olan, hesap gününün de sahibi olan Yüce ALLAHA cc. MEYDAN OKURCASINA oy veren kişilerin, hatta oy toplayan aldatılmış abi ve ablaların cesaretlerine, hayret etmemek mümkün mü?...

Allaha cc. ve Kur’âna inanmayan kişilere, yüce dinimize savaş açmış kimselere bir sözümüz yok ve olamaz. Sınav gereği herkes hürdür. İster inanır, ister inanmaz. Ancak, “Ben Müslüman’ım” deyip, tek tük bile alnı secdeye gelen kardeşlerimize bir çift sözümüz var:

-Ne olur, konulara objektif bakınız ve her yönüyle değerlendiriniz. Âhiret hayatı, Hesap günü ve Allah cc. yokmuş gibi davranmayınız! Farkında olmadan Allaha cc. meydan okurcasına yanlış bir iş yapmayınız. Emirlerini yerine getirdiğiniz gibi, YASAKLARINDAN DA SAKININIZ. Oy verirken de Allahın cc. emir ve yasakları doğrultusunda hareket ediniz. Dine, Allaha cc ve mukaddeslerimize düşman olanlara, Yüce dinimizin “bizden değildir” dediği TÜM IRKÇILARA, vatan HÂİNLERİNE ve ŞER İTTİFAKA oy vermeyiniz. Mahkeme-i Kübra’da hesap verirken “bizi bu konuda uyaran olmadı Yâ Rabbi” de diyemezsiniz…

  • Size şimdiden bu çok ciddi konuyu hatırlattığımız için, bizlere de hayırlı dualar ediniz…

NOT: Bu yazıyı yayına yollamadan önce, TASHİH için okuttuğum konu uzmanı akademisyen kişilerden, şöyle uyarılar aldım. “Yüce Rabbimizin ve O’nun Rasûlünün SAV, kesinlikle yasaklamış olduğu (Türkçülük veya Kürtçülük v.s.) IRKÇILIK konusunda, bu yasağa meydan okurcasına ırkçılığa teşvikkâr davranan zihniyet de ayni kategoride değerlendirilmesi gerekiyor. Alnı secdeye giden kimseler, IRKÇI davrananlara da asla meyletmemelidirler. Çünkü onlar da çok büyük vebâl altındadırlar. Bu konuda da müstakil bir yazı yazılmalıdır”..denildi. …Önemi nedeniyle, bunu da saygılarımla arz etmiş oldum…

Yazarın Yazıları