A. Raif ÖZTÜRK
  • 30/10/2015 Son günceleme: 30/10/2015 15:14
  • 4.591

Ezandan, Kur’ândan, Namazdan ve namaz kılandan, Başörtüsünden, camiden ve Tüm Mukaddeslerden nefret eden (belki düzelmiştir (!) zannedilen) bir zihniyet, bu kez her hayrın başı olan BESMELEDEN de nefret ettiğini tekrar ifşâ ettiği için bu başlığı seçtim. Öyle bir nefret ki, YSK’a başvurarak etkinliklerde söylenmesini iptal ettirecek kadar aşağılığa varmış…

Cami cemaati ve müteassıb kimseler, bendenize şu soruyu çok soruyorlar: “Hocam; son zamanlarda kafalar çok karıştı, bir taraftan kapı kapı dolaşan ablalar ve abiler var, diğer yandan (hatalarına ve kusurlarına rağmen) her yönden çok başarılı bir iktidar var. Bir de, “Teyo emmi” veya “yalancı çoban” gibi birçok UÇUK VAADlerle ortada dolaşan partiler var. Oyumuzu nereye verirsek, bu sorumluluktan kurtulmuş oluruz?...”

Evet dostlar, oy vermek gerçekten de çok ciddi bir sorumluluktur. Askerlik gibi bir vatan borcu olduğu içindir ki, bu konuda da mutlaka bilinçli olmak gerekiyor. Fakat ne yazık ki, herkes kendisinin doğru yolda olduğunu sanıyor. Bu gerçek, Zuhruf S. 37. Âyette şöyle vurgulanıyor: “Şüphesiz ki bu şeytanlar, onları doğru yoldan alıkoyarlar, onlar ise kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.” İşte bu nedenle, bizim de kendimize veya partimize güvenmemiz doğru olmaz. Müslümanlar olarak bizler, her konuda olduğu gibi, bu konuda da kendi saplantılarımızı, sempatilerimizi bir kenara bırakıp, mutlaka EDİLLE-İ ŞER-İYYE’YE bakarak karar vermek zorundayız. İşte bendeniz de; benden sorulan yukarıdaki o önemli sorunun cevabını, asla kendi şahsî kanaatlerime göre değil, bu dînî ve ilmî kıstaslara, bu kriterlere ve özellikle Bediüzzaman Hz.’nin de tasvibinden geçen bir şablona göre vermek zorunda olduğumun idraki içindeyim. Bu hassasiyet ve titizlikle yaptığım araştırmaları, sizlere arz etmek istiyorum. Takdir sizlerindir…

  • Bu girizgâhtan sonra; Yüce dinimizin kesinlikle reddettiği ırkçılığı savunan fikirleri ve ırkçı partileri, öncelikle elememiz ve reddetmemiz şarttır. İşte ilgili belgeler:

Bediüzzaman Hz. Hucurat suresi 13. Âyeti, Sözler 498. S.’da şöyle açıklamaktadır: “Sizleri cemaat cemaat, kabile kabile, ırk ırk, millet millet yarattık ki, birbirinizi tanıyasınız, sosyal ilişkiler kurup aranızda bir tanışma tesis edesiniz. Yoksa birbirinizle kavga edesiniz, çekişesiniz diye sizleri kabilelere ve guruplara ayırmış değiliz.” Aynı âyetin devamı: “Allah katında üstünlük, sadece takvâ iledir.” Buyrulmaktadır. Hadîs-i Şeriflerle de açalım. “Irkçılığa çağıran, bizden değildir. Yani reddedilmiştir. Irkçılık için savaşan ve mücadele eden bizden değildir.” (KAYNAKLAR: Müslim, İmâre 53, 57 Hadis No: 1850. Ebu Dâvut, Edep 121. İbn-i Mâce, Fiten 7, Hadis no:3948. Nesâî, Tahrîm 27-28.)  Vedâ Hutbesinde de bu hadis-i Şerifler çok etkili bir şekilde desteklenmektedir.

  • İkinci olarak ELEMEMİZ GEREKEN zihniyet: Hûd Suresi, 113. Âyet: “Bir de sakın zalimlere meyletmeyin, sempati bile duymayın.”…

Peki Yüce Rabbimiz, zalimleri nasıl tarif ediyor? İşte yine İlâhi cevap! Bakara S. 114. Âyet: “Allah'ın mescitlerinde, Allah'ın adının anılmasını engelleyip, oraların ıssız ve harap hale gelmesine çalışanlardan daha ZALİM kim olabilir?” Ve Bakara S., 39. Âyet: “İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedi kalırlar.” (Başörtüsü ayetleri: Nur S.31. Ahzap S.59. Bu âyetlere inat AYM kapılarına koşanları hatırlayınız.) Alnı secdeye gelen her Müslüman’ın, elemesi gereken ikinci tür zihniyet de anlaşıldı herhalde...

Şimdi de Bediüzzaman Hz.’nin OY verme konusundaki hassasiyetlerine bakalım: Bediüzzaman Hz. öncelikle halkın yüzde 70’den fazlası hakiki mânâda İslâm’ı yaşamadıkça, İslâm adına parti kurulmasının ve desteklenmesinin, İslâm’a zarar vereceğini, kesin delilleriyle izah eder. Bugün, hakikî manada Müslüman oranı, yürekler acısıdır. O gün bile Üstad Hz. bu kıstas nedeniyle İTTİHAD-I İSLÂM partisine bile asla oy vermemiştir. Bu üüüüç.

Bediüzzaman Hz.’nin Adnan Menderes’e, sadece CHP zulmünden halkı kurtardığı ve gerçek EZAN’IN önünü açtığı için “İSLAM KAHRAMANI” diyerek oy verdiği çok açık ve nettir. Yine Bediüzzaman Hz. “Hükümetlerin HASENÂTLARININ (iyi işlerinin), SEYYİÂTLARINA (günahlarına) sadece GÂLİP GELMESİNE” bakıyordu. Kusursuz olmasına değil!... (Örnek: A’raf S. 8. Âyet.) Yani; Menderes’in ailesinin başörtüsüzlüğüne, şahsî kusurlarına veya birçok ihmallerine bakmıyordu. Sadece Muhafazakârlığına, CHP önünde engel bir KİTLE PARTİSİ oluşuna, İslâm’a MÜSAMAHAKÂRLIĞINA bakıyordu. Kendi cümlesinden okuyalım ki hiç tereddüt kalmasın: “..Hayat-ı içtimâiyeye (sosyal hayatımıza) ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin (CHP’NİN) iktidara gelmemesi için, (o günkü) Demokrat Parti'yi, Kur'an-ı Kerim, vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum." (Emirdağ Lhk.-2.) Buyuruyordu…

Şimdi bizler, bugünkü iktidara baktığımızda şunları görüyoruz: (Tüm kusurlarına rağmen) İslâm’a sadece müsamahakâr ve muhafazakâr olmakla kalmıyor, İslâm ve Kur’ân hizmetlerine (halka, ülkeye ve devlete ihanet edilmediği müddetçe) tamamen TARAFTAR ve hatta (Hac S. 41. Â.’de övüldüğü gibi) İslâm’a, Kur’âna, R.Nura HİZMETKÂR olduğu da asla inkâr edilemez. Ülke kalkınmasında da, sanayileşmede de, tüm sosyal hizmetlerde de, 80 senede yapılamayanları 12 seneye sığdırmasına bakılınca, yüzlerce artılarının olduğu da açıkça görülüyor. En önemlisi: Savaşta Kendi yerinizi bulmak için, şer güç ve düşmanların hedefine bakılır...

ÖZET OLARAK: Tüm DIŞ ŞER GÜÇLER, ülkemizin 2023’e GÜÇLÜ BİR İKTİDAR İLE girmesini, (Lozan’da satılan haklarımızı iade bize etmemek için) ASLA istemiyorlar. Bir de Bediüzzaman Hz.’nin şablonu; “İslâm’a müsamahakâr, muhafazakâr, özellikle KİTLE ve SAĞ bir partiye, tereddütsüz OY verilmeli” şeklindedir. Ayrıca; küçük partilere oy vermek, hükümet olacak KİTLEYİ zayıflatarak, koalisyonlara veya GÜÇSÜZ iktidarlara sebep olduğu için, ülkeyi dış ve iç ŞER GÜÇLERE PEŞKEŞ ÇEKMEK olacağından, bunlara da asla itibar edilmemelidir. Parti isimleri değişebilir, fakat bu şablon değişmez... Örnek: Bugünkü DP’ye “Üstâd o gün DP’ye oy vermişti” diye oy vermek, “Efendimiz deve ile seyahat ederdi” diye, modern nakil vasıtalarına binmemek kadar safça, câhilce, akıl ve mantık dışı bir hamakattır. Vesselâm…

Yazarın Yazıları