Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 27/11/2016 Son günceleme: 27/11/2016 15:47
  • 6.275

Ne çektiysek masa başında hazırlanan işlerden çektik.

Sahaya inmeden, uygulanabilirlik, kamu yararı, azami fayda nasıl olur incelenmeden yapılıp, sonra rafa kaldırılan, tadilata uğrayan, yenilenen projelerle dolu maalesef her yanımız.

İnsanın kendi işi yahut hayatı ile ilgili olsa yalnız kendisini ve ailesini etkileyecek olduğu için belki bir nebze görmezden gelinebilir, amma devleti, milleti, kamuyu, hele de Beyt-ül Mal’ı etkileyecek olan işlerde, yalnız masa başında oturup, kendince birkaç bilirkişi ve danışman ile kararlar alıp, sonrasında da yine olmadı demek kabul edilemez.

Bu iş o kadar hassas ki, belki özel bir firmada olsanız gidip yalnızca işin sahibi ile helalleşir, gönlünü alır bir şekilde vebalden kurtulursunuz. Ama devlet işi, ya da devlet ile yapılan işler öyle mi? Uzun yıllardır devlette çalışıyoruz, yıllarca devletin bir toplu iğnesine, bir çivisine dahi el uzatmayın diye anlattı büyüklerimiz. Sağ olsunlar, devlet terbiyesini de, devlet malının ne demek olduğunu da öğrendik.

Devletin masa başı hastalığı, kifayetsiz koltuk sevdalılarının sırf bir yerlere yaranmak için sessiz kalmaları, sessiz kalmayıp uyarmak isteyenlerin yaftalanıp seslerinin kısılması neticesinde bugünlere kadar geldik. Netice de fakir milletin birikimleri, çocuklarının geleceği ve daha da vahimi çocukları dahi heba olup gidiyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası millet, devleti, vatanı, hükümeti ve demokrasiyi kurtardı. Ama gelinen noktada yaşananlardan ders alınmadığı aşikâr. Demokrasi kurtuldu derken, samimi olup olmadığına, doğru söyleyip söylemediğine bakılmaksızın, yıllarca şu an yaşananlar hakkında uyarılar yapan insanların neredeyse ağzı bantlanıyor.

Bunu yapanlar ise yine masa başından iş yürüten eyyamcı takımı, her devrin adamı düzenbazlar. Kurtulmanın tek çaresi sahada olmak, bilgiye kendin ulaşmak, halkla arandan neyi bildiği ve neyin danışıldığı meçhul bilirkişi-danışman takımını aradan kaldırmaktan geçiyor. Ön yargılarla ve günü birlik hesaplarla devlet yönetilmez. Samimi, beklentisi olmadan vatanına hizmet eden insanlar fikri, mezhebi, kökeni sorgulanmadan en azından dinlenmeli. Daha yazacak çok şey var. Ama dinleyecek, okuyacak olan var mı bilemiyorum. En sadık okurlarımız maalesef ki yazdıklarımızı kopyalayıp amirlerine, ağabeylerine bizi fişleyen kapı kulları. Muhakkak bu yazımızı da okuyacaklardır. İnşallah bu seferde ne dediğimize bakmadan, masa başından ahkâm kesen ağabeylerine yazımızı verirler.

Osmanlı çadırda kurulmuştu, sarayda yıkıldı. Mahalle arasında, halkın içinde büyüyüp, sonra geldiğiniz yeri unutursanız akıbetiniz farklı olmayacaktır. Masa başında değil, sahada olacak yöneticilere ihtiyacımız var.

Yazarın Yazıları