Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 19/07/2008 00:11
  • 20.543

CHP’nin 50 yıl öncesinde kaldığını ve bu farkı kapatmak gibi bir kaygılarının olmadığını tekrar gördük, anladık…

Belediyecilik konusundaki başarısızlıkları Nurettin Sözen dönemiyle tarihe geçen CHP’nin yerel seçimler yaklaştıkça ortalığı bulandırma çabalarını anlıyorum da, bunun için uyguladıkları politikalar asabımı bozuyor.

Asabımı bozuyor çünkü aptal yerine konuluyoruz.

İstanbul’un 2040 yılına kadar olan su ihtiyacını karşılayacağı belirtilen Büyük Melen Çayı’nı bulandırmaya çalışan İl Başkanı’ndan bahsediyorum.

İstanbul’a yılda 1 milyar 180 milyon metreküp su verecek olan Melen Çayı’ndaki koli basili oranının çaydan aldıkları örnekte çok yüksek çıktığını iddia ediyor İl Başkanı Gürsel Tekin.

Dünya, idrarı arıtarak içme suyu elde ederken, Belediyeciliğin kitabını yazmış olan (!) bizim sosyal demokratlar içme suyumuza lağım karıştığını iddia ediyorlar.

Belediyecilik dönemlerinde musluklardan sadece tıslama sesi çıkartabilen, başardıkları zaman da ancak lağım suyu akıtabilen bizim sosyal demokratların arıtmadan haberleri yok.

Melen Çayı’ndan aldıkları örnekte koli basili oranının çok yüksek çıktığını iddia eden bizim sosyal demokratlar “bize lağım suyu içiriyorlar” diye feveran ederken, dünyadaki bir çok başarılı belediyenin lağım sularını, çöp sularını arıtarak içme suyu elde ettiğinden habersizler.

İstanbul’un Melen Projesi’de dahil dört bir yanında kurulan arıtma tesislerinden habersiz olan bu anlayış 15 milyonluk şehri kendilerine emanet etmemizi istiyorlar. İzmir’in içler acısı hali de ortadayken.

Ben çok iyi hatırlıyorum Sözen döneminde evimize içme suyu taşırken belimiz kopardı. Evde banyo yapmak adeta bir ütopya idi. Her hafta çoluk çocuk hamama giderdik. Evde sular akınca da önce kesif bir lağım kokusu gelirdi, elimizi yıkamaya iğrenirdik.

O tarihlerde İstanbul’da sık sık pisliğe bağlı salgın hastalık vakaları yaşanırdı.

Ben gazetelerin promosyon olarak gaz maskesine benzer şeyler dağıttığı dönemleri de hatırlıyorum. Hava o kadar kirliydi yani.

Yani: Bu kadar çağdışı kalacaksın, halktan ve halkın sorunlarından bu kadar kopuk olacaksın, sonra da ben daha iyi yaparım diye ortaya çıkacaksın.

İşte ben buna kızıyorum.

Beykoz için de aynı şey geçerli.

Sen 5 yıl o koltukta şagil olacaksın, hiçbir şey üretmeyeceksin, İBB senin ilçen için bir şeyler yapınca da “Burada yapılan çalışmadan belediyemiz sorumlu değildir” diye pankart açacaksın, ondan sonra da çıkıp “aynı partiden olmadığımız için İBB bize yardım etmiyor”diye sızlanacaksın.

Sonra da 4 yıl çivi çakmadığın ve çaktırmadığın Beykoz’un son bir yılında sadece Kavacık’ta 3 bin kaçak yapıya göz yumacaksın.

Bizden de bunu yememizi bekleyeceksin.

Yemezler…

Yazarın Yazıları