A. Raif ÖZTÜRK
  • 28/08/2016 Son günceleme: 28/08/2016 19:55
  • 4.169

Emanet olan ömrümüzden son üç haftamızı, İhanet, Darbe ve İşgâl girişimlerine karşı direnişlerle geçirdik.

Elbette en doğrusu yapıldı. Ancak, insanın dünyaya gönderiliş hikmet ve gayesi, “Hâlik-ı Kâinatı tanımak ve O’na cc kulluk ve ibadet ile meşgul olmaktı. Gerçi vatanın savunması da bir ibadetti, fakat bu hikmet ve gâyeler de asla aksatılmamalıydı. Ben de biraz aksattım. Şimdi çok şükürler olsun ki ortalık duruldu ve o ciddi tehlikeler atlatıldığı için, ilk konumuz da “yaratılışımızın esas gayelerindeki aksamaları ikmâl” olacaktır…

Merhameti sınırsız olan Yüce Rabbimiz, bizlere Rehber ve Kılavuz olarak gönderdiği eşsiz kitabında, illâ Cenneti kazanalım diye âdetâ kopyalar veriyor. Mülk sûresi 2. Âyette “Sizin hanginizin daha güzel amel ve işler yapacağını SINAMAK için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur” buyurması dahi, bizlere bir nevi kopya vermektir. Ve bizlere bahşedilen ömrü ıskalamayalım, tökezlemeyelim ve sınavı kaybetmeyelim diye çok önemli bir hatırlatmadır.

Hele hele Zümer sûresi 65. âyetten 74. Âyete kadar, Kıyamet, Haşir, Mahkeme-i Kübra, Cehennem ve Cennet sahnelerinden özetler sunulması, bizlerin gafletten kurtulmamız için çok çok önemli ikazlardır. Önceki gün Kur’an’dan bu kısımları okurken çok etkilendiğim için, sizlerle de paylaşmayı bir görev addettim. Tâ ki bu sahneleri orada yaşarken bana, “sen bunları öğrendiğin halde, niçin bizlere haber vermedin. Sen ne biçim dostsun? (veya nasıl arkadaşsın vs.) Veya dünyada bizlerle birçok konuyu paylaşıyordun!” denilmesin.

Bu duygularla sizleri Zümer suresi 65’ten 74. Âyetlere kadar devam eden bu ilginç sahneler ile baş başa bırakıyorum. İlk üç âyet, çok önemli ikazlar içeriyor:

65. Gerçek şu ki, sana da, senden öncekilere de, Allah'a ortak koşacak olursan, bütün yaptıkların boşa gider ve hüsrana düşenlerden olursun” diye vahyolunmuştur. (Allaha cc “ortak koşmak” yani ŞİRK çok önemli ve hassas bir konudur. Meselâ; Rızkı patrondan, şifayı doktordan, sebze ve meyveleri ağaçtan veya topraktan, başarıyı kendimizden bilmek de bir nevi ŞİRKTİR ve ciddi tehlike arz etmektedir.)

66.) Sen Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol. (65. Âyetin mefhum-u mühalifi. Yani zıt anlamlı emir.)

67.) Onlar Allah'ı hakkıyla bilip, gereği gibi takdir edemediler. Oysa kıyamet gününde bütün yeryüzü O’nun avucunda, gökler ise dürülmüş halde tasarruf elindedir. O her kusurdan münezzeh, onların ortak koştukları şeylerden de yücedir. (Bu âyete göre “Allah'ı hakkıyla bilip, gereği gibi takdir etmek” bir vecibedir.)

68.) Sûra üfürülür; Allah'ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde kim varsa hepsi düşüp ölür. Sonra sûra bir daha üfürülür; o anda hepsi kalkmış, bakışmaktadırlar.

69.) Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (yani amel defterleriniz) ortaya konur. Peygamberler ve şâhitler getirilir. (aslında Allah cc hem hâkimdir, hem de şâhittir.) Kimseye haksızlık edilmeden, aralarında adaletle hüküm verilir.

70.) Herkese yaptığı işin karşılığı tastamam ödenir. Aslında Allah, onların yaptıklarını daha iyi bilmektedir. (Şâhitler, adâlet içindir.)

71.) (Bu gerçekleri ve hakikatleri) İnkâr edenler bölük bölük Cehenneme sürülür. Oraya vardıklarında, Cehennemin kapıları açılır ve bekçileri onlara sorar: “İçinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan ve kavuştuğunuz bugün hakkında sizi uyaran peygamberler size gelmedi mi?” Onlar “Evet, geldi” derler. Ne çare ki, kâfirler için azap hükmü artık kesinleşmiştir...

72.) Onlara “Ebediyen kalmak üzere girin Cehennemin kapılarından” denir. Kibirlenenlerin ve büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!

73.) Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise bölük bölük Cennete sevk edilirler. Oraya vardıklarında Cennetin kapıları açılır ve bekçileri “Size selâm olsun, hoş ve temiz geldiniz. Oraya (Cennete) ebediyen kalmak üzere girin.” derler.

74.) Onlar “Verdiği sözü yerine getiren ve bizi buraya yerleştiren Allah'a hamd olsun,” derler. “Artık Cennetin dilediğimiz yerinde otururuz” ..derler. İşte, (salih amel ile) çalışanlar için ne güzel ödül!...

İşte sevgili dostlar, “Küllü âtin kârîb” (yani her gelecek yakındır) sırrınca, 50 000 senelik berzah (kabir, haşir, kıyamet, sırat, mahkeme-i kübra) süreci ve Ebedî Âhiret hayatı yanında, dünya hayatı 150 sene bile olsa çok kısacıktır. Bize anlatılan sahneler de mutlaka gerçekleşecektir.

Günlük hayatımızı sürdürürken, hastalık, kaza veya herhangi basit bir sebeple bir de bakacağız ki Azrail AS karşımızda! (Yâ çok heybetli ve korku verici veya çok güzel ve huzur verici.) İşte o zaman ne kadar çok pişmanlıklar yaşasak da hiçbir faydası olmayacak. Bu nedenlerle şimdiden bunları düşünmek ve sizlere de hatırlatmak istedim. Dua beklentilerimle…

Yazarın Yazıları