Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 11/07/2008 00:11
  • 22.032

Uzunca zamandır ulusal gündemle ilgili peş peşe yazılar yazıyorum ya; bazı arkadaşlar ulusal gazetelerden birine göz kırptığım zannına kapılmışlar.

Hâlbuki durum hiçte öyle değil. Peş peşe yazılar yazıyorum, zira son zamanlarda inanılmaz bir malzeme bolluğu var ve bu beni hasta ediyor.

Ancak, zannedilmesin ki son dönemlerde ulus olarak yaşadığımız bu şok dalgası Beykoz ile ilgili hassasiyetlerimizde bir zafiyete yol açsın. Aksine, genelde yaşadığımız sorunların özüne indiğimizde yerelle karşılaşacağımızı çok iyi biliyoruz. 

Bu müthiş şok dalgasına dair analizler yaparken Beykoz’u ihmal etmek bir yana daha iyi dinleme ve algılama fırsatı buluyor insan. Kim nerde hangi arazilerin peşinde koşuyor. Kimler hangi partiden Belediye Başkan adaylığı için kapıları tırmalıyor, kimlerle pazarlıklar yapılıyor, kimler yükünü tutmuş, Ergenekon Soruşturması’nı aratmayacak kirlilikteki ilişkiler yumağı, evrak hırsızlıkları, ihaleler, ihanetler…

Kabul edilemez olan birçok hususun normalleştiği bu buhranlı dönemden Beykoz’da nasibini fazlasıyla alıyor. Bu buhranlı dönemin baş aktörlerini ulusal gündemi değerlendirdiğim yazılarımda sizlerle paylaşmıştım. Bir süreliğine de olsa Beykoz’daki aktörlerini birlikte anlamaya çalışacağız…

Değerli olduğunu düşündüğüm birisi geçtiğimiz günlerde enteresan bir hikâye anlattı bana. Sizlerle paylaşmak için sahibinden izin aldığım hikâye oldukça çarpıcı ve bir o kadar da mide bulandırıcı.

Beykoz’da uzun yıllardır faaliyet gösteren bir vâkfın başkanı, temiz ve dürüst! yayıncılığı şiar edinmiş bir gazete ve Beykoz’un belki de tek ne yaptığını bilen S.T.Ö’sü arasında geçiyor hikâye. Bu S.T.Ö’nün başkanı aynı zamanda başarılı bir iş adamı ve siyasetçi.

Vakıf başkanı, -kahramanlarımızın ikisi de vakıf başkanı olduğu için kötü adama vakıf başkanı diyeceğiz. İyiye de bizimki ya da S.T.Ö. Başkanı- bir gün bizim başarılı iş adamı ve S.T.Ö. başkanını arar ve dürüst! yayıncılığı şiar edinmiş bu gazeteye (aslında şantaj ve para karşılığı haberde çok başarılı bir gazetedir) maddi destek vermesini ister. Aksi halde kendisi hakkında hazırladıkları olumsuz haberleri yayınlayacaklarını söyler. “Aman canım kardeşim bu gazeteye yardımcı ol, reklâm ver yoksa aleyhinde haber yapacaklar. Bu haberlerin yayınlanmaması için çok uğraşıyorum, aslanlar gibi çarpışıyorum” falan gibi salakça ifadeler ekleyerek yaptığı büyük kıyağı da anlatmış olur. Bizimki kendinden emin, gayet rahat “benimle ilgili yapacakları olumsuz haberleri gerçekten çok merak ettim, yayınlasınlar da görelim” der. Tabi vakıf başkanı buna epey bozulur. Bir zaman sonra bu gazetenin acar muhabiri gelir iş yerine ve sekreteriyle görüşür tabi beklediği ilgiyi göremez. Daha sonra gazeteden etkili bir arkadaş arar kendisini ve tehdit ederek resmen para talep eder. Bizimki kendinden emin, “hodri meydan!” der. Daha sonra da vakıf başkanı arar ve “ne yaptın kardeşim? Seni artık ben de kurtaramam” der.

Sonraki günlerde bu gazete her zaman uyguladığı o aşağılık yayın kurnazlığını tekrar eder ve adı geçen kişi ile ilgili inanılması güç bir haber yayınlar. Bazı haberler vardır ya “ben şantaj haberiyim, avanta istediler alamadılar onun için beni yayınladılar” diye bağırır, işte tam da böyle bir haber yaparlar.

Sonra bizimki 100 bin YTL’lik tazminat davası açıp ardından vakıf başkanını arar. “Söyle o aşağılık yandaşlarına onlardan kazanacağım parayla daha fazla öğrenciye burs vereceğim” der. İşin en enteresan yanı ise, birtakım iftira ve şantajlarla dolandırılmaya çalışılan bizimkinin telefon santrali yasal çerçevede tüm telefon görüşmelerini kaydediyor. Anlayacağınız önümüzdeki günlerde çok çarpıcı gelişmelere şahit olacağız… 

Bu arada vakıf başkanına gelince… Adeta bir çiftliğe çevirdiği vakıfın haciz aşamasına gelen borçlarını ödeyebilmek için yerden yere vurduğu belediyenin kapısında yatıp kalkmaya başlamış.

Evet sevgili dostlar; bu sadece Beykoz’un değil, ülkemizin gerçeği. Ulusal basında da bu rezillikleri görmüyor muyuz? Ergenekon soruşturması bütün hızıyla devam ederken karalar bağlamış ucuz kalemleri tek tek andıçlamadı mı bu millet. Ana muhalefet partisi başkanı bu hain yapılanmayı millete rağmen sahiplenmedi mi?

Önümüz seçim. Profesyonel gazeteciler voliyi vurmak için seçim dönemlerini iple çekerler. Bir de seçim dönemlerinde çıkan gazeteler vardır ki bunlar kelebekler gibidir. Birkaç ay yaşarlar keselerini doldurup bir dahaki seçimlere kadar ortadan kaybolurlar. Bu grupta alan da memnun, veren de memnundur. Kimse kimsenin kötülüğünü istemez. Birkaç ay mutlu mutlu yaşarlar.

Bir de seçimlerde iktidarı zorlayacak adayların desteğiyle çıkan gazeteler vardır. Bunlar en tehlikelileridir. Belden aşağıya vurma konusunda uzmandırlar. Hem vururlar, hem de okşayıp “acıdı mı, acıdı mı” diye üzülmüşü oynarlar. 

Bunlar hem gizli patronlarından parayı gömerler, hem de vuruş yaptıkları kişilerden şantajla para sızdırırlar.

Aman siz siz olun Kadıköy’de CHP’li, Ümraniye’de AK Parti’li, Beykoz’da CHP’li, Samadıra’da DP’li olan bu gazetenin yaptığı haberlere itibar göstermeyin. Kir size de bulaşır ve temizleyemezsiniz.

Mutlu yarınlar, dostça…

Yazarın Yazıları