Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 02/06/2010 00:11
  • 13.728

Anadolu, tartışmasız dünyanın en güzel diyarıdır. Hem stratejik hem de coğrafik özelliği ile her zaman ilgi odağı olmuştur. Dünya üzerinde egemen olmak isteyen devletler, daima gözlerini Anadolu topraklarına dikmişlerdir.

Anadolu, onlar için, hayallerindeki cennettir. Bu nedenle de, hemen herkes, bu topraklarda hakkı olduğunu ileri sürmektedir. Güçle dünya üzerinde hegemonyasını kurmak isteyenler, bu topraklara sahip olmaları halinde, emellerine tez elden kavuşacaklarını düşünmektedirler. İşte böyle düşünenlerin en başta geleni de İsrail devletidir.

İsrail, öteden beri, Güneydoğu Anadolu topraklarını, kendi hakkı olarak görmektedir. Çizdirdiği haritalara, her ne kadar, “Ermenistan” ya da “Kürdistan” diye yazdırsa da, aslında bu durum, İsrail’in hiçbir zaman ateşi eliyle değil de maşa ile tutmak istemesinin açık bir göstergesidir. Önce başka milletleri kullanarak el değiştirecek, sonra da ele geçirecek... Mesele bu kadar basit…

İşte İsrail’in, yıllarca ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların altında bu temel mesele yatmaktadır.

Bugün ülkemizde, devletin her kademesine hususuyla ordumuza sızmış bulunan ve “Derin Devlet” diye adlandırılan “Ergenekon” yapılanmasının altında bu devlet yatmaktadır. Ergenekon yapılanmasının hiçbir maddî sıkıntı yaşamamasının ve devletin her kademesinde kolayca yapılanmasının altında da Yahudi sermayesi yatmaktadır.

İsrail’in, Birleşmiş Milletler’i ve diğer uluslar arası anlaşmaları hiçe sayarak her türlü katliamı yapmasının altında da dünyanın süper güçleri yatmaktadır. Dünyanın süper güçleri, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in daimî üyeleridirler. Daimî üyeler, Birleşmiş Milletler’in aldığı kararları veto edip geçersiz hale getirebilirler. Diyelim ki Birleşmiş Milletler, yaptıklarına dur demek için İsrail’e müdahale kararı aldı. ABD bunu veto ederse, bu kararını uygulayamaz.

Şimdi gelelim mevcut duruma. İsrail, insanî yardım taşıyan Türk gemilerine saldırdı. Hem de uluslar arası topraklarda… Türk vatandaşları öldürüldü, yaralandı ve tutuklandı… Yukarıda kısaca özetlediğimiz durumu da göze alarak, Türk Hükümeti, İsrail’e karşı ne gibi yaptırım uygulayabilir?..

Baştan söyleyeyim, bence işin edebiyatını yapmaktan öte hiçbir şey yapamaz… Neden?..

Türkiye’nin dolayısıyla Türk Hükümetinin, İsrail’le doğrudan savaşmak bir şansı kesinlikle hiç yok!.. NATO üyesi bir ülke, NATO’nun liderliğini yapan bir ülkenin(ABD) desteklediği bir ülkeye müdahale edemez… Ederse, uluslar arası desteğini kaybeder… Birleşmiş Milletler’e müdahale kararı aldırsa, ABD veto eder…
Uluslararası destekten mahrum kendisi müdahale etse durum daha vahim… Çünkü Türk Hükümeti, ordunun içinde yapılanmış Yahudi destekli Ergenekon yapılanmasının ihanetine uğrayabilir. Ordu, daha kendini bunlardan tam olarak temizlemiş değil… Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz…” sözü hâlâ hatıralarda ve bizim bu tespitimizi destekler nitelikte… Burada hemen anti parantez belirtelim: Sözümüz şerefli ordumuza değil, içine sızan vatan hainlerinedir…

Kısaca, Türk Hükümeti, aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık… Yapacağı hiçbir şey yok… Keşke olsa…

İşte mevcut durumu çok iyi bilen İsrail, elini kolunu sallaya sallaya uluslar arası sulara giriyor, gemilerimize saldırıyor, insanlarımızı öldürüyor…

Burada İsrail bir taşla iki kuş hatta üç kuş vurmuş oluyor. Birincisi, Gazze halkı üzerinde istediği her oyunu oynayabileceğini vurguluyor. İkincisi, Ortadoğu’nun en güçlü ülkesi Türkiye bile bana bir şey yapamadığına göre, dünyanın en büyük gücü olduğunu belirtiyor, dolayısıyla da kendisiyle husumeti olan diğer devletlere gözdağı veriyor. Acizliğini göstermek suretiyle, istediklerini yapmayan Türk Hükümeti’ni bir dahaki seçimde devirmek istiyor.

Görünen o ki, İsrail, şımarıklıklarına epey daha devam edecek gibi… Dünyada da karşısına geçecek bir güç bloğu henüz oluşturulmuş değil… Ama dünya şunu bilmelidir, besledikleri terör, bir gün kendilerine dönecektir.
Yazarın Yazıları