Doç. Dr. Mehmet YORULMAZLAR
  • 11/04/2016 Son günceleme: 11/04/2016 17:44
  • 9.209

Sporcuların çoğu yarışmalarda, baskı ve zorlukla karşılaşmaktadır.

Bu baskı ve zorluklar özellikle yarışma aktivitelerinde sporcuların kaygı ve stres yaşamalarına neden olmaktadır.

Birçok sporcu antrenmanlarda gösterdikleri performanslarını baskılı ve stresli yarışma koşullarında gösterememektedir. Teknik direktör ve çalıştırıcılar gerek söylemleri gerekse takımlarının oynadıkları karşılaşma sırasında onları tanıyamadıkları ve gösterdikleri performans konusunda hayrete düştüklerini zaman zaman söylemektedirler. Çoğu kez sportif yarışmalar içindeki birçok sporcunun, telaşlı, huzursuz, sıkıntılı, çekingen, üzüntülü, yüzü sararmış ya da kızarmış, tedirgin durumda olduğu görülmektedir.

Yine bazı sporcuların antrenmanlarda rahatlıkla yapabildikleri hareketleri, müsabaka esnasında yapamadıkları, takım arkadaşlarına uyum sağlayamadıkları ve kendilerinden bekleneni yerine getiremedikleri gözlenmektedir. Bu olumsuzluklar aslında, sportif faaliyet içinde kaygılı bir sporcunun davranışlarını yansıtmaktadır.

Bir spor ekibi içinde kendisine verilen görevi yerine getiremeyen bir sporcu, takımın kolektif oyun düzenini bozacak ve sonunda önce kendisinin sonra da takımının başarısında negatif yönde etkili olacaktır. Yani bireysel olarak yaşanan yoğun kaygı takımın, ekibin uyumunu ve başarısını da belirleyebilmektedir. Fiziksel ve somatik tepkiler genel olarak kalp atışının hızlanması, kas geriliminin yükselmesi, aşırı alınganlık, el ve ayakların terlemesi, konsantrasyon kaybı, esnekliğin azalması, koordinasyon kayıpları, strateji ve teknik kararlarda zayıflama, yorgunluk ve bitkinlik şeklinde yaşanmaktadır.

Düşünsel tepkilerde ise; ayrıntılara dikkat edememe, unutkanlık, yoğunlaşma sağlayamama, ani kararlar verebilmede güçlükler söz konusudur. Sporcularda kaygı spor ile ilişkili ise de asıl neden duruma ilişkin algıdır. Sporcudan başarılı olması, belirli bir başarı seviyesine ulaşması beklenmektedir. Sporcunun fiziki ve psikolojik kapasitesinin kendisinden bekleneni karşılamakta yetersiz kalması halinde hedeflenen başarıya ulaşmasını beklemek imkânsızı beklemektir. Bu olumsuz durumda daha fazla çaba gereklidir. Tüm çabalara rağmen, istenen sonuca ulaşılamaz ise mevcut şartlar tehdit edici olarak algılanabilir. Bu algılamanın sonucunda duygusal tepki olan kaygı ortaya çıkar.

Sporcu kendi değerini sportif başarısına bağlıyor ve ancak başarılı olduğu zaman değerli olduğuna inanıyor ise, başarısızlık karşısında çok yüksek seviyede kaygı gösterebilir. Sonuç olarak, sporcunun istenen performansa ulaşabilmesi için kendisinde en uygun kaygı gereklidir. Bu düzeyin altı veya üstü performansı olumsuz yönde etkileyebilir. Yani, kaygının varlığı, yokluğu değil hangi seviyede ve yoğunlukta yaşandığının önemli olduğunu burada belirtmek söz konusudur. Bu sebeple sporcularımızın sadece fiziksel durumları değil, kaygı düzeylerinin de müsabaka durumunu etkileyeceğini bilmemiz gerekmektedir.

Aslında bilineceği üzere sporda kaygıyı artıran faktörler rekabet, kazanma arzusu, başarısız olmaktan korkmaktır. Aşırı düzeydeki kaygı performansı olumsuz etkilemekte ve sporcularda ayrıntılara dikkat edememeleri ani karar vermede başarısız olma, konsantrasyonlarını sağlayamamaları gibi durumlara yol açmaktadır. Bütün bunların bilinciyle kaygısız bizlere yarışır ve seyir zevkini arttırır müsabakalar diliyorum.

Yazarın Yazıları