Ekrem TUNCER
  • 09/11/2015 Son günceleme: 09/11/2015 23:34
  • 6.523

Türkiye, tarihi bir seçimi daha geride bıraktı. Bir başka açıdan; 1 Kasım seçimleri, AK Parti'nin var oluş veya yok oluş mücadelesiydi. Ülkemiz ve İslam Âlemi için hayırlara vesile olmasını dua ve niyaz ederek yazıma başlamak istiyorum.

Ak Parti’nin isim babası İsmail Kahraman (Refahyol Hükümeti Bakanı) ile seçimden bir gün önce Üsküdar'da özel bir mecliste hasbıhal ederken; “Rüyamda Ak Parti'nin tek başına iktidar olduğunu gördüm. MHP ve HDP sınırla Baraj altında kalıyordu, Biz yüzde 50 oy alıyorduk” demişti. Ben de gülerek, 'ancak rüyada görürsünüz' demiştim. Rüyanın tamamı çıkmadı ama yarıdan fazlasını Sayın Bakanımız önceden görmüş. Malum HDP barajı sınırda geçti, MHP'nin ciddi oy kaybı var, Ak Parti yüzde 50 oy aldı.

Şimdi isterseniz kısa kısa partilerin oyları üzerinden bazı değerlendirmeler yapalım:

AK PARTİ (Yüzde 50)

Çoğunluk hiçbir zaman ve zeminde 'Hak' sebebi sayılamaz! Bu oy oranı kesinlikle Ak Parti'nin tamamen onaylandığı veya desteklendiği anlamına gelmez. Ancak şu bir gerçektir: Ak Parti'nin alternatifi yine Ak Parti olmuştur ve tarih yazılmıştır. Sayın Davutoğlu çok önemli bir başarıya imza atmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız'ın öngörüsüne ve tecrübesine 'inanmak'  ve 'itaat' etmekle ne kadar doğru yaptığını tüm Türkiye görmüştür.

Bu başarıda en yüksek pay Parti'nin kurucusu Sayın Erdoğan'ındır. Öncelikle bu, inkâr edilemez bir gerçektir. Sonuçlar açıklanır açıklanmaz bir kaç TV kanalı hemen Sayın Davutoğlu'nu pohpohlamaya başladı. Bir takım mikser yazar/çizer topluluğu, “Cumhurbaşkanı 7 haziran seçimleri gibi araziye inmedi de...” gibi gibi ıvır/zıvır mırıldanmalarla, akılları sıra sonuçlara ayar vermeye çalıştılar. Aynı adamlar, seçimden önce 'Listeleri Erdoğan hazırladı. Ak Parti Kongresi'nde Saray'ın ağırlığı dikkat çekti' gibi değerlendirmeler ile Sayın Davutoğlu'nu 'kukla' olduğu imalarıyla eleştiriyorlardı. Düştükleri tezadın farkında bile değiller. Eğer seçimden önce söyledikleriniz doğru ise (ki doğrudur) şimdi söylediklerinizi nereye koyacağız? Saray’ın listesi ile girilen seçimin galibi, Davutoğlu Hoca mıdır?

Uzun lafın kısası, Ak Parti, 13 yıllık iktidar yıpranmışlığına rağmen aldığı bu rekor oy seviyesiyle, CHP gibi artık bir kamu partisi olmuştur. Bazılarının beklediği gibi Anavatan'laşmayacak ve siyasi hayatımızın vazgeçilmezi haline dönüşecektir.

CHP (Yüzde 25)

Aldığı bu oy oranı, Rahmetli Erbakan Hocamız'ın bir sözünü aklıma getirdi: 'Bu CHP, her gün Hacı Bayram'da sabah namazı kılsa, millet yüzde 25'ten fazla oy vermez'...

İşin özü de işte bu sözün ifade ettiği 'derin manada' saklıdır. 7 Haziran'da HDP'ye verdikleri emanet 1 puanı geri almalarına karşılık Ak Parti'ye 1 puan kaptırarak, yerlerinde saydılar. Sayın Kılıçtaroğlu'na veya Parti'nin yetkili/etkili organlarına kızmak ise haksızlık olur.

7 Haziran'dan bu tarafa en sorumlu muhalefeti yapmıştır. En makul açıklamaları ve en uzlaşmacı politikaları gütmüş, ortamı germemiştir. Bir iki husus dışında Ana Muhalefetin gereği neyse onu yapmıştır. Ama RTE de başlarında olsa, alacakları en yüksek oy anca bu kadardır.

MHP (Yüzde 12)

Bu Parti'nin isminin DBP olarak değiştirilmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Koskoca Milliyetçi Hareket Partisi, Devlet Bahçeli Partisi olup çıkmıştır. TBMM'de 4. Parti olma başarısını yakalamıştır. Tamam, her şeyi anladık. Peki, bu seçim hükümetindeki anayasal görevden kaçmak, hangi devlet ve millet ülküsüne uyar. Neymiş? HDP varmış. Yahu bu HDP zaten Meclis'te yanınızda oturuyor, Komisyonlarda da var. Anayasal Hükümette niye olunamıyor? O zaman komisyonlara da Başkanlık divanına da üye vermeyeceksiniz!

Ben, 3 Kasım 2002 yılından bu tarafa Devlet Bahçeli'nin Ak Parti ile işbirliği olduğunu söyleyen birisiyim. Dost sohbetlerinde Sayın Bahçeli'ye kızan Ak Partili kardeşlerimi, hep kızmamaları; hatta mümkünse, Devlet Bey'in elini öpmeleri gerektiğini vurgulamışımdır.

1 Kasım seçimlerine giden süreçte Sayın Bahçeli beni yine yanıltmamış, Ak Parti'nin yaklaşık 9 puanlık artışının neredeyse yarısını izlemiş olduğu siyaset ile tabiri caizse bir kalemde MHP'den alıp, Ak Parti hanesine yazmıştır.

HDP (Yüzde 10)

PKK'nın siyasi kolu olan bu partiyle ilgili çok bir şey yazmaya lüzum görmüyorum. Yüzde 13 civarındaki oyları da hatta aldıkları bu son oy da 'emanet' diyeceğimiz türdendir. Ak Parti'yi yıkmak için görülen bir can simidiydi. Ama tablo ortada... 4 partili Meclis bile Ak Parti'nin tek başına iktidarını engelleyemediğine göre, HDP'nin de bir anlamı kalmamıştır. Bu dönemde TBMM'de PKK'dan kendilerini sıyırıp, gerçekten Türkiye'nin sorunlarını çözüm noktasında hareket ederlerse, yeniden siyaset sahnesinde yer alma ihtimalleri belki olabilir.

Diğer Partiler…

Siyasi hayatım, hep bu diğer partilerin içerisinde geçmiştir. İşte bu diğer partilerden olan Saadet ve BBP'ye ise tavsiyelerim var. 

Öncelikle BBP hemen kapanma kararı alsın ve MHP'ye iltihak etsin. Muhsin Başkan'ın ismini daha fazla yere düşürmesinler. Çünkü onun öngörüsü ve siyasi ufku hiçbirisinde yok. Rahmetli, yeri geldi ANAP ile ittifak yaptı, yeri geldi Sivas'tan bağımsız aday oldu. Bir şekilde partisini göğüsledi ve sözünü dinlenir kıldı. Ama mevcut yönetimde bu vizyon maalesef yok, içerisinde bulunduğumuz siyasi koşullarda buna zemin de yok...

Saadet Partisi'ne gelirsek... Ak Parti ile ittifak çalışmaları 20 milletvekilinde ısrar edilince tıkandı ve olumsuz sonuçlandı. Ak Parti kurmayları şu an yatıp kalkıp Oğuzhan Asiltürk'e dua ediyorlar. Çünkü son kertede 15 milletvekilini Ak Parti kabul etmişti.

Bu ittifak görüşmesiyle Ak Parti, hem Saadet'in yüzde 1'ini tereyağından kıl çeker gibi aldı hem de hiç milletvekili vermemiş olarak Oğuzhan abimiz sayesinde çok da kârlı çıktı.

Sayın Kamalak'ta kalkmış, 'TRT bizi göstermedi' diyor. Yahu arkadaş... Aydın Doğan'ın ve Paralel'in kanalları hep göstermedi mi sizi? İşe bak sen! Bu TRT, Sayın Kamalak24 saat ve aralıksız yayınlasa, Saadet Partisi aldığı bu 'yüzde yarım' oyu da alamazdı. “Papa Ak Parti'ye Peygamber Efendimiz bize oy verirdi” diyen adamdan ne beklersin? Adamın ufku, örnekleme kabiliyeti ilköğretimde kalmış; kendisi 'Prof' olsa ne olur?

Selam ve dua ile…

Yazarın Yazıları