Muharrem ERGÜL
  • 23/09/2017 Son günceleme: 26/09/2017 17:03
  • 9.271

Günlük popülist ve magazinsel haberlerin peşinde koşan bizleri "kadim aile geleneği" sözü ne kadar ilgilendirir bilemiyorum.

Aile ve gelenek sözleri bu çağda bizler için ne kadar önemli!

"Bu çağda aile ve gelenekle mi uğraşacağız?" diyenlerin sayısı da ne yazık ki artıyor.

Farkında olmadan ailelerin parçalanmasına da göz yumuyoruz.

Ailelerin parçalanması da hepimizin felaketi olur. Ne yapıp edip "kadim aile geleneğimizi" sürdürmenin yolunu bulmalıyız.

"Kadim" kelimesini sözlükler "başlangıcı olmayan, ezeli ve ebedi" diye tanımlıyor.

Yani, bizim kökü çok derinlerde ve eski olan geleneksel aile yaşantımız "kadim aile geleneğidir"

Bu yapıyı korumamız "bekamız" için hayati önem taşımaktadır.

Ancak bu konuda ne konuşan ne de yazan var.

Oysa varlık sebebimiz toplumumuzun geleceği bu aile yapısının korunmasıyla ancak mümkün olacaktır.

"Kerameti kendinden menkul" "sahibinin sesi" kalemşorlar yazıp çizdikleriyle de aile geleneğimizi parça parça ediyorlar.

Farkında olmadan veya bilerek toplumu parçalayacak, aileleri dağıtacak etkenlerinde propagandasını yapıyorlar.

Onlara göre "kadim" kelimesi demode "aile" kelimesi çekirdek, "geleneksel" kelimesi ise tutucu.

Aileyi korumak bu nedenle hepimizin üzerine bir borçtur, hatta görevdir.

Gençler uyuşturucu batağında. Gözümüzün önünde fidanlar yıkılıyor.

Buna karşılık, dernekler, vakıflar uyuşturucuyla mücadele ediyoruz görüntüsüyle basın açıklaması yapıyorlar. Farkında olmadan uyuşturucu propagandasına alet oluyorlar.

Oysa mesele sivrisineklerle mücadele değil. Aslolan bataklığı kurutmaktır.

O da aile yapısı ve bağların yeniden kurulmasıyla mümkündür.

Asıl canavarın büyüğü de sosyal medya. Çocuklar ve gençler bu canavarın dişleri arasında. Aile yapımızı derinden etkileyen bu yeni canavar hepimizi yok ederken bizler de sosyal medyanın faziletlerini anlatmakla meşgulüz.

Bu garabette aile yapımızı çok yakında yerle bir edecektir.

Sosyalleştiğini sananlar, yalnızlaşmanın derin denizlerinde kaybolup gidecektir.

Özenti, savurganlık, hadsizlik, sınıf atlama telaşı, fikir ve bilgi yoksunluğu ne yazık ki geçer akçe olmuş.

"Para bende o yüzden çok konuşurum" tavrı da aile yapımızın parçalanmasında önemli etken olarak karşımıza çıkıyor.

Ahlaki erozyon, aile bağları, akrabalık ilişkilerini, dostluk, arkadaşlık borsa endeksi gibi. Kimin ekonomik gücü iyiyse o makbul insan haline gelmiş ya da getirilmiş.

Bütün bu olumsuz tablonun en büyük nedeni "kadim aile geleneğimizi" kaybetmiş olmamızdır.

Büyük ve geniş aileler kayboldu.

Kentleşme bizi nohut oda, bakla sofaya sıkıştırdı.

Yeni evlenen gençler bu yüzden süratle ailelerinden kopma eğiliminde.

Sözde "çekirdek aile" modeline geçtik. Sanki matah bir şeymiş gibi çekirdek aile modeline uygun binalar inşa ediliyor.

İmar planları da "kadim aile geleneğimizi" yok etmek üzere yapılıyor gibi. 1+1, 2+1 kim sığacak buraya düşünen yok.

Kent yaşamı aile geleneğimizi "yerle yeksan" ediyor.

Kent yaşamının son trendi çekirdek aile modeli.

Yeni evlenen gençler çekirdek aileyiz diye övünüyor.

Oysa hiç farkında değiliz. Çekirdek aile, atomun çekirdeğinin parçalanması gibi proton ve nötronlarına ayrıldı.

Elan bugün çekirdek ailelerde paramparça oldu, farkında değiliz.

Herkes evin bir köşesinde, elinde tablet veya cep telefonuyla dünyanın öteki ucuyla sanal iletişim kurarken; evdeki annenin, babadan çocuğun anneden, annenin çocuktan haberi yok.

Ailenin sevinç ve tasa birlikteliği kayboldu.

Aynı sofra etrafında oturup halleşmek hayal oldu.

Toplumun birbirini koruyan ve kollayan bütün unsurları devre dışı kaldı.

Bayramlarda bir araya gelen büyük aileler bile yarı yarıya azaldı.

Yani kadim ailemiz dağıldı, çekirdek aile de parçalandı.

Biran önce geleneksel aile yapılarımızı koruyacak önlemler alınması bizi birçok kötülükten koruyacaktır.

Ailenin en az iki veya varsa üç neslinin birbirleriyle irtibatlı olarak aynı veya yakın evlerde yaşayacak düzen kurmaları gerekmektedir.

Bu mümkün olmazsa haftada bir aynı mekânda bir araya gelmeye çalışmaları kadim aile geleneğimizin yaşatılması hususunda önemli bir adım olacaktır.

Anneanne, babaanne, dayı, amca, teyze, hala, kuzenler, birbirlerinin üzerine kol kanat gererler: Gençler birbirlerini korurlar. Yanlış davranışlar oto-kontrol sistemiyle hemen önlenir.

Toplum kendini bir anlamda denetler, eğitir. Bunalım ve travma başlangıçta tedavi edilir.

Bir ülkeyi işgal etmek zordur. Ancak aileyi yıkmak buna göre kolaydır. Aileyi yıkarsan ülke zaten işgalden beter hale gelir.

"Kadim aile geleneği" diye tanımlamaya çalıştığım aile yapısı birlik ve dirliğimiz için hayati önem taşımaktadır.

Bu mu yani deyip sakın burun kıvırmayın.

Çok akıllı, çok zengin, çok iyi eğitimli olmak bizlere sadece statü kazandırır. Ancak bu durum kalıcı değildir.

Unutmayın ki, köksüz olan her şey çabuk yıkılmaya mahkûmdur.

Geleceğimizi inşa etmek istiyorsak, geleneğimizi ihya etmemiz gerekir.

İyi bir gelecek, iyi bir gelenekle mümkündür.

Aile yapımızı genişletir ve korursak, gençliğimizi ve geleceğimizi o zaman tam anlamıyla korumuş oluruz.

Yoksa biz, bataklığı kurutmak yerine, sivrisineklerle daha çok uğraşırız.

Söylemesi benden.

Yazarın Yazıları