Ömer KASAP
  • 01/01/1970 Son günceleme: 20/05/2014 00:11
  • 9.317

Anlamıyorum, anlayamayacağım da...

Henüz hangi ilin haritanın neresinde pratikliğine sahip olmadığım ilköğretim yıllarından, Türkiye’nin bölündüğü, ders kitaplarının arka sayfalarındaki haritalardan daha farklı bir harita olduğu komplo teorisini hatırlarım. Anonim haline gelmiş ve hemen herkesin kulağında misafir ettiği ve ‘Milliyetçilik’  duygusunu hararetlendirdiği bu şehir efsanesi için “acaba” demeyen  yoktur eminim. Nitekim barış sürecinin  ‘pazarlık’ konusu olduğuna kanaat getiren süslü kalemler de ‘felaket tellallığı’ edasıyla uzun uzun işlediler.

Harita üzerinde kesin olarak ‘ilelebet payidar’ kalacak olsak da, inanç, düşünce, siyasi ve ahlaki olarak paramparçayız(!).

‘Milliyetçilik’in sadece bir (1) sözlük anlamı olmasına rağmen, birbirinden çok ama çok farklı yorumlayan binlerce  ‘öteki’  var. Ayrı bayramları, ap ayrı ‘hüzün’leri, ayrı ihtiyaçları olan bir toplumuz.‘Çevre duyarlılığı’ konusunda  bile ‘ötekileşiyoruz’.

Üçüncü köprü için ağaç katliamı yapıldığına inanan da çevreci, trafiğim rahatlamasıyla karbondioksit salınımının düşeceğine inan da. Üçüncü hava alanı, yerli savaş araçları, kanal İstanbul gibi  ‘Milli  değer’ katan işlerden gururlanan da Milliyetçi, ‘istemezuk’ diyen de. 

Devletin hemen her hiyerarşik seviyesinin makam sahibine sosyal medyada dilediği seviyesizliği yapabiliyor olmalarına rağmen  ‘ifade özgürlüğü’nün olmadığını savunanlar da ‘mert’, aynı olayı konu alan haberleri birbirinden farklı manşetliyen basın da. Türkiye’de her şeyin ama her şeyin iki anlamı var. ‘Karanlığın’  % 50 si siyah,  % 50 si beyaz. Aynı hükümet tarafından halkın  % 50 si demokrasiyle , % 50 si otorite ile yönetiliyor. 

Bu toplumsal ‘ötekileşme’ nedeni ile  Bayramlar da Cenazeler de farklı yorumlanıyor.

Soma faciasının ardından yaşananlar toplumsal resmimizi yüksek çözünürlükte resimlemeye yetti.

Kapı gıcırtısına oynayanlar gibi, küçük kıvılcımları yangına çevirmek için elinde kibritle hazır bekleyen ‘duygu yağmacılarının hazır timini hep birlikte gördük. Öfkeli yüzlerinde ‘matem’ görebileniniz oldu mu?

Acısını, henüz yarısı bile bitmemiş ev taksitlerini, hayallerini, çocuklarının ‘uf’ olan dizlerini sarmalayacak iri avuçlarını   madende bırakan,  ‘kader’in narkozuna sarılan ve  acısını dindirmeye çalışan dul ve yetimlerin  ‘iman’larıyla oynayanlara izin vermeyin(!).

‘Fitne’ siyaseti yapmak için ‘Soma’ya giden turistlerin önünü, yaşanan bu elim olayı ‘hak ettiler’ olarak değerlendirmekle kalmayıp bunu ifade edebilme özgüvenini kendinde görebilen ‘ciğersizin’ tirajını kesin(!) 

Soma şehitlerine rahmet, ailelerine metanet duasıyla....

Yazarın Yazıları
Dahası