Elif ÇELİK
  • 11/07/2017 Son günceleme: 11/07/2017 16:13
  • 9.119

Bazı insanların ne yazık ki, toplumumuzda çok kötü bir algısı var.

Nedense hep onlara acımamız gerekiyormuş gibi hissettiriliyoruz. Buna mecbur bırakılıyoruz. Oysa ki, o insanlar bu duruma çok kırılıyorlar. Bunu Beykoz'un birçok yerinde gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerde daha yakından gözlemledim. Allah kimseyi zor durumda bırakmasın. Böyle zor duruma düşen insanlara sevgi yerine acıyarak ve onları küçümseyerek yaklaşmaktan da bizi korusun. Siz, kendinize acınılmasını veya birilerinin size acıyarak bakmalarını kabul eder miydiniz? O zaman bu insanlar neden ve nasıl kabul etsinler.

İnsanlara yardım amacıyla kurulmuş derneklerin özellikle bu konuya dikkat etmeleri bence çok önemli.

Gerçekten güzel günlerimiz oldu Beykozlularla. Onlarla oturup dertleştik, muhabbetleştik. Beykoz Kent Konseyi'nin CHP’li bir üyesi olmak, Beykoz’a hizmet etmek için elimi taşın altına koymak omuzlarıma büyük bir sorumluluk yüklüyor. Gittiğim her yerde bu ağır sorumluluğu taşımanın bilinciyle hareket etmeye çalışıyorum. İnsanları sevindirmek, onların gülen gözlerinin içini görmek mutluluk verici. Bu hissi seviyorum. Bunun yanında  benden yardım talep eden insanlara benimle birlikte  koşan Ayşe  Çelikbilek hanıma da çok teşekkür ediyorum.İnsanların bu denli kutuplaştığı bu dönemde bu olgunluğu göstermiş olması benim için çok güzel ve anlamlıydı.

Siyasetin amacı Beykoz’a hizmet etmek ise eğer; gerektiğinde İktidar muhalefete kulak vermeli…  Önerilerine değer vermeli… Gerektiğinde de muhalefet iktidarın getirdiği güzel bir hizmeti desteklemelidir. Ülke genelinde yürütülen siyasette bu olgunluğu pek göremesek de neden Beykoz da bizler bu ortamı yaratmayalım ki. Kurumları yönetenler neticesinde insanlardır. Muhalefetin eleştirilerine önem veren değer veren bir belediye yönetimi ve Beykoz halkı için eksiklerin giderilmesi hizmetin kalitesi artması için muhalefet görevi aynı derecede elzemdir.

Umuyorum ki uzlaşma tüm siyasetçiler için Beykoz da en önemli yöntem olsun.

Neden nefret tohumlarını ekeriz ki, dünya üstüne? Bu biraz da erkek egemen toplum olmamızın bir bedeli mi? Belki de daha çok kadına yer verilmeli ve kadına yönelik yaklaşımlar da köklü bir şekilde değişmeli. Değişebilmeli. Siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarında, iş hayatında daha çok kadın olmalı ve daha çok kadının yeri bulunmalı. İşler yalnızca erkeklere kaldığında, bu durum ortaya çıkıyor çünkü.

Ülkesi için, yarınlarımız için elini taşın altına koyan bu uğurda mücadele eden tüm kadınlarımızın değeri bilinmeli ve gerekli saygı gösterilmelidir. Çağdaş yaşamın en büyük parçası olan kadınlarımızı bu alanlardan uzaklaştırmak belki de bu ülkeye yapılmış en büyük kötülük olacaktır.

Bu ülkenin her karesinde alın teri olan tüm kadınlarımız yarınlarımız için mücadeleye devam diyorum.

İçinde barış olan, sevgi olan ve umut olan hemen her şey kabulümdür. Bu anlamda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı partiye gönül vermemiş olsaydık bile, kendisinin şu Adalet Yürüyüşü'nü gönülden tebrik ederdim. Nasıl güzel bir atmosfer vardı değil mi Maltepe Sahili'nde? Nasıl da milyonlarca insan aktı. Kolay değil; yaşı 70'e dayanmış bir kişiden bahsediyoruz. Dile kolay, bu kişi Ankara'dan İstanbul'a adım adım yürüdü. Ben de gittim bu yürüyüşte yanına. Bir süre birlikte yürüdük. Öyle büyük bir enerjiyle doluydu ki, bilemezsiniz. Eğer yürüyüş İstanbul'dan sonra İzmir'e kadar devam etse, emin olun İzmir'e de gidebilirdi. Daha adil bir ülkede yaşamak için azmetti Sayın Kemal Kılıçdaroğu. Bu anlamda Sayın Kılıçdaroğlu'nu bu barışçıl yürüyüşü nedeniyle kutlamak istiyorum. Kendisini protesto eden herkese alkışla karşılık verdi.

Sizce de bu yürüyüşü yaparak en büyük alkışı kendisi hak etmedi mi?

Yazıma da umutla noktalıyorum: Ey Beykoz Halkı... Ey İstanbul... Umut, güzel bir nimettir. Umut etmekten asla vazgeçmeyin. Her ne olursa olsun da iyilikten vazgeçmeyin.

Son söz: Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi de asla başkasına yapıp, onu üzmeyin.

Yazarın Yazıları