Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 17/08/2007 00:11
  • 17.249

Cumhurbaşkanıydı, e-muhtıraydı, genel seçimlerdi derken ülkede hayat hemen hemen normale dönmüş durumda.

Millet Baykal’dan Rodos’a dek yüzmesini bekleye dursun, İmtiyaz Sahibi Kader Gür Beykoz’u ihmal ettiğimizi düşünmüş olacak ki, “bu sayıda Beykoz’u işleyelim” demez mi.

Bende şaşkınlıkla, “iyi de Beykoz’un nesini yazacağız?” dedim.

Tarumar olmuş CHP teşkilatlarını mı?

AK Parti’nin aldığı oy oranını kendine mâl etme hatasına düşen ve ısrar eden belediyeyi mi?

İnsanların aldıkları maaşları hak etmediklerini söyleyebilecek kadar küstahlaşarak (yaptığı işi düzgün, kaliteli ve hakkını vererek yapsa gam yemeyeceğim), sıradanlığın sınırlarını aşan bizim tontonu mu yazayım.

Yurt dışı seyahate giderim ama, pasaportumu, vizemi ve cebime bin Euro harçlığımı koyarsanız” diyebilecek kadar bayağılaşan güdük zihniyeti mi?

Toplamış olduğu 50 bin YTL’nin hesabını halen daha verememiş olan Beykoz Vakfı’nı mı?

Beykoz’a bir şekilde musallat olan, gazetecilik etiğini ayaklar altına alıp yasanın tanıdığı ayrıcalıkları toplum yararına değil de, kişisel çıkarlarını gözeterek kullanan, sözde günlük yerel gazeteye mi?

Yoksa, o gazete vasıtasıyla kurumları yıpratarak nemalanmaya çalışanları mı?

İlçemizin sorunlarının çözümünde lokal girişimlerin ancak pansuman olabileceğini, radikal çözüm üretebilecek tek yerin Ankara olduğunun ısrarla görülmemesini mi?

“Beykoz’un kurtuluşu turizmdedir” dediği halde bu alanda parmak kıpırdatmayanları mı?

Yıllardır gerek yazdığımız gerekse yaptığımız haberlerle çözüm noktasında faydalı olmaya çalıştığımız halde, yalakalara prim tanıyanları ve nemalanmalarına izin verenleri mi?

Yoksa, ortaya koyduğumuz sorunların çözümü noktasında köşe yazarlarımızın sunduğu önerileri dikkate almayıp bildiğini okuyanları mı?

Eğitimde İstanbul genelinde son sıralara demirlememizi mi?

STK’ların amaçlarının dışında faaliyet göstermesini mi yazayım, yoksa siyasette dominant olmasını mı?

Dedikodu ve iftiranın ayyuka çıkmasını mı yazayım yoksa bunları ortaya çıkaranları mı?

Kendi teşkilatına ihanet edenleri mi yazayım, yoksa kişisel beklentilerine cevap alamayanların liderlerini arkalarından nasıl vurduklarını mı yazayım?

İşsizlik konusunda halen daha Türkiye ortalamalarının çok üzerinde oluşumuzu mu?

Bir tarafı Acarlar ve Konaklar, genelinin yüzde 87’si kaçak olan 214 507 nüfusa ulaşan ilçemizin acil ve radikal çözüm üretilememesi halinde sosyal patlamaların eşikte beklediğini mi?

Boşanma davalarında yaşanan rekor artışı mı?

Uyuşturucu satıcılarının sokağımızda yaşadığını, evinin arka bahçesine kenevir ektiğin mi?

Rakı fabrikasının kapanmış olmasına rağmen içki tüketiminin korkunç boyutlara ulaşmasını mı?

Maazallah, bir depremde yerle bir olacak gecekonduların tespit edilmemiş olmasını mı?

3,5 yıl Belediye Meclis sandalyelerini işgal edenlerin çözüm noktasında projeler üretemeyişini mi?

Politika değil de siyaset yapanları mı?

Yoksa, halen oluşturamadığın künyeyi mi yazayım?

Ha Kadercim, hangi birisini yazayım? Neresinden tutsam elimde kalıyor. Zaten bir kere tehdit edildim…  İkinciyi kaldıramam…

Mutlu yarınlar, dostça…

Yazarın Yazıları