A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 23/03/2013 23:11
  • 10.445

Velî bir zât devesiyle çölde giderken, yerde susuzluktan kıvranan bir kişiye rast gelir.

Hemen devesinden inerek, susuzluktan ölmek üzere olduğunu söyleyen kişiye, çöl boyunca kendisine yetecek kadar su kırbasını uzatır. İkram edilen suyu çok yavaş içmesini de “herhalde takatsizlikten yavaş içiyor” veya “birden içerse, rahatsızlık verir” gibi düşüncelerle hayra yorar.

Oysa; suyu içen kişi son yudumundan sonra, sinsice ve çok hızlı bir hareketle velî zâta sert bir omuz atarak, onu yere yuvarlar. Velî zât neye uğradığını anlayamadan, o kişi deveye binerek oradan uzaklaşmaya başlar.

Devesinin çalındığını, kendisinin de enâyi yerine konulduğunu anlayan velî zât, o hırsızın arkasında şöyle bağırmaya başlar:

-“Heey, bir dakika, beni dinler misin?” Hırsız durur, geri döner ve gâlip bir eda ile bir kahkaha atar.

Veli zât:

-“Evlâdım, tamam, devem ve eşyalarım senin olsun. Fakat senden bir istirhamım var. Ne olur bu olayı, hiç kimseye anlatma! Tamam mı?...”

Hırsız şaşkınlıkla sorar:

-“Peki, ama niçin?”

-“Çünkü, bu olayı duyanlar, çölde susuz ve çaresiz kalmışlara, bir daha hiç yardım etmezler. Neticede de İslâm’ın yardımlaşma düsturu felce uğrar…”

·        Bu KISSADAN, alınacak hisseler:

1.     Günümüzde, özel oto sahiplerinin çoğu arabasıyla boş gittiği halde, yolda kalmış mağdur kimseleri arabasına almamalarının sebebi de aynıdır. Şöyle ki:

Haberlerde; “..arabasına aldığı kişi veya kişiler tarafından kaçırıldı” veya “arabası veya kıymetli eşyaları gasp edildi” veya “öldürüldü”, hattâ “bu kaçırılan araba bomba yüklenerek, falan yerde patlatıldı. Arabası gasp edilen kişi de şüphe üzerine tutuklandı” gibi olaylar nedeniyle, özel oto sahipleri maalesef tedirgindir. Bu nedenlerle de mağdur kişiler, zenginlerin bu imkânlarından istifade edemedikleri için, zenginlere sempati duymamaktadırlar. Hatta gıpta ettiklerinden, bu kişilerde sermaye düşmanlığı artmaktadır.

Bu düşüncenin ve tedirginliklerin vebali ise gaspçılarındır. Ancak, bu olayları köpürterek haber yapmak da hiç masum bir hareket değildir…

2.     İslâm’ın, yardımlaşma düsturunun, bu nedenlerle felce uğramasının vebâli de yukarıdaki gayrimeşru fiilleri işleyenlere aittir, dedik. Yani sadece gasp, hırsızlık veya diğer daha kötü fiileri işlemek suçuyla değil, ek olarak bu suç ile de yargılanıp cezalandırılacaklardır.

3.     Bu kıssada vurgulanan en önemli olan husus ise yukarıdaki velî zât gibi, kendisini değil, öncelikle HALKI düşünebilmektir...

Bu düşünce tarzını da insanlara, ancak ÎMAN ESASLARI kazandırmaktadır.

Hz. Muhammed (S.A.V); ''İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olanıdır'' buyurur.

Mü’min kişi; Hz. Ali’ye atfedilen "halka hizmet, aslında (Hakka, yani) yaratıcıya hizmettir. Çünkü, insanları memnun etmek, yüce Yaratıcıyı memnun etmektir" prensibiyle hareket eder.

Halka hizmet, sadece Allah c.c. rızası için yapılırsa, ibadet hükmündedir. Yoksa, gösteriş veya başka bir menfaat hesabı yapılarak görülen hizmet değil…

Yazarın Yazıları