Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 22/06/2013 00:11
  • 9.819

Bizim Kader’in küçük oğlu Kadir (16 yaşında) şu meşhur “Duran Adam” fenomeniyle ilgili sosyal medyada bir şey paylaşmış; “Duranı gördüm de, adamı göremedim” diye. Karnıma ağrılar girdi gülmekten.

Bakıyorum da hakikaten inanç ve faziletle donanmış pırıl pırıl bir gençlik geliyor peşimizden. 10-15 yıl önce yaşadığım korkular yerini umuda bırakıyor hamdolsun.

Aslında yaşananlar biraz da buna tepkiydi.

Batının her türlü ahlaksızlığı normalleştirme çabalarının boşa çıkmasına karşı bir tepki.

Gezi Parkı altında neye alet olduğuna dikkat etmek lazımdı. Çoğu anladı ama 140 trilyon fakirleşmemize yol açtı bu geç idrak.

Demokratik-laik hukuk sistemimizden 50 yıldır İslam Devleti çıkartmaya çalışan birkaç bin Beyaz Türk’ün son çırpınışı olan olaylar aslında milyonların gözünü biraz daha açtı.

Halk devrimi (!)  için topyekûn seferber olan, Dolmabahçe’de ve Ankara’da Başbakanlığa yürüyen, yürümekle kalmayıp ele geçirmeye çalışan binlere karşılık, Sincan ve Kazlıçeşme’de toplanan milyonlar gerçek halk devriminin 2002’de yapıldığını haykırıyordu adeta.

Taksim’den startı verilen “Kalkışma” Kazlıçeşme’de, Sincan’da toplanan milyonları tek yumruk yaparken; şüphesiz bu yükselişin ardındaki en önemli güç, inanç timsali büyüklerimizin yaptığı gönülden dualardır.

Geçelim…

Milli İradeye Saygı Mitingleri’nde toplanan milyonlar AK Parti Teşkilatları’nın ciddi anlamda kenetlenmesine yol açtı.

On yıldır sürekli artan bir ivmeyle iktidar olmanın yol açtığı rahatlık özellikle 2009 Mahalli Genel Seçimleri ve akabinde gelen 2011 Genel Seçimleri’nden sonra AK Parti teşkilatlarında görece bir gevşemeye yol açmıştı.  Kader Gür’de yazılarında sık sık buna vurgu yapıyordu… “Nasılsa ülkenin başında Recep Tayyip Erdoğan, Beykoz’da da Yücel Çelikbilek var” rahatlığı AK Parti açısından en büyük tehlikeydi. Zira giderek artan bir ivme kaybı başlamıştı.

İşte tam burada bizim beyaz Türkler ve onların çakma ulusalcı maşaları her seçim döneminde olduğu gibi AK Parti’nin ihtiyacı olan sinerjiyi onlara sağladı. Yani anlayacağınız CHP’de bu çakma müftüler (!) ve onların akıl noksanı eşleri olduğu sürece AK Parti’nin sinerji konusunda çok fazla bir sıkıntı çekeceğini düşünmüyorum.

Tıpkı google savcısının açtığı kapatma davası, ya da CHP’nin organize ettiği Cumhuriyet Mitingleri sonrasında yaşanan kenetlenme gibi. Onlara sorsanız çıkardıkları fitnenin arkasına sığınıp, “biz ancak ıslah edicileriz” derler.

Islah edici diye meydanlara çıkanlara bakıyorum da; son marifetleri bikiniyle Taksim Meydanı’nda özgürlük çığlıkları atmak oldu. Ne diyelim, İslam Âlemi bu cahiliye adetlerini 1450 yıldır yaşıyor.

Alışkınız… 

Yazarın Yazıları