Kader GÜR
  • 18/11/2017 Son günceleme: 18/11/2017 16:07
  • 10.065

​Yazıma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 18 Kasım 2017 günü Rize kongresinde kullandığı ifadeleri tekrarlayarak başlıyorum.

“Allah’tan başka hiç kimse sorgulanamaz değildir.” (Recep Tayyip Erdoğan 18 Kasım 2017 Rize)

Son sürecin tartışma konusu malum, görevden alınan belediye başkanları... Film izler gibi izliyoruz. Bazılarının hoşuna gidiyor belki ama ortalık dedikodudan geçilmiyor.

Belediye Başkanları görevden alınıyor... Alınırken, gençlere yer açıldığı falan söyleniyor. Bu söylem bana hiç inandırıcı gelmediği gibi vatandaş ta bunu pek inandırıcı bulmuyor. Bu insanlar 2014 yılında aday gösterilirken, bir sonraki seçimin 2019 yılında yapılacağı biliniyordu.

Eğer AK Parti içinde yaşananları takip ederseniz, bu görevden almaların gençlere yer açmak amacıyla değil, vatandaşların şikayetleri üzerine yapıldığını anlayabilirsiniz. Aslında bu şikayetlerin neler olduğunu da Recep Tayyip Erdoğan söylemişti. Vatandaşın başkanlara ulaşamaması, sorunların çözülememesi ve proje üretilememesi...

Buna birde vatandaşın eklediği bir gerekçe var. Buda gerekçelerin en önemlisi…

Nedir bu en önemli gerekçe?

Haksız zenginleşme… Evet, AK Parti'nin belini büken, özellikle son seçimlerden sonra erime sürecini hızlandıran en önemli gerekçe haksız zenginleşmedir. Bir AK Partili olarak bana ağır geliyor! Canla başla mücadele ederek kurmuş olduğumuz bu partinin kişisel çıkarlar uğruna heba edilmesi gerçekten bana ağır geliyor. Ve bunu asla kabul etmiyorum.

14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurduğumuzda, "hep beraber, ülke olarak kalkınacağız" hedefiyle yola çıkmıştık. Ama bu zenginlik maalesef vatandaşa yansımadı. Bir emeklinin banka promosyonu bile ballandıra ballandıra anlatılıyor! MTV'ye zam % 40'dan % 25'e çekilince bayram ediyoruz! İşçiye % 7,5, memura % 4 zam veriliyor ve biz bunlarla mutlu oluyoruz. Taşeron sorunu o kadar büyümüş ki, propaganda malzemesi olarak seçim meydanlarında konuşuluyor. Çay simit hesabı yaparak geldiğimiz iktidarda 15 yıl sonra yaptığımız çay simit hesabı dengeleri alt üst ediyor.

Millet olarak, biz ülke menfaatleri için hep veren taraf olduk! 15 Temmuzlarda tankların, F-16’ların altında can verdik! Ekonomi kötüye gidince bir avuç dövizimizi döviz bürolarında bozdurarak kefen paralarımızı verdik! Peş peşe gelen zamlara da ses çıkarmadık. Beş TL sınırını geçen mazot zamlarından sonra tabana kuvvet dedik! Verdik de verdik! Biz bu cenderede insanca mücadele etmeye gayret ederken, AK Parti'nin şurasında burasında görev alıp, oradan bir şekilde belediyeye ya da başka bir kuruma kapağı atanların gün geçtikçe değiştiğini görmek veya kanunları kendi çıkarları için hiçe sayanları izlemek, bu partiye gönül verenlerin zoruna gidiyor. Yolsuzluktan, hukuksuzluktan, adaletsizlikten bahsettiğiniz zaman ‘yok öyle bir şey’ deniliyor. Ama inanın vatandaş, ‘yok öyle bir şey’ diyenlere artık itibar etmiyor. Çünkü vatandaş öyle bir şeyin olduğunu artık görüyor.

Şimdi hal böyleyken, hesap sormayalım mı? Herkesin yaptığı yanına kâr kalacaksa ben bundan razı değilim! Asla hakkımı helal etmiyorum!

Türkiye'nin birçok bölgesinde AK Parti'yi tartışmaya açan haksız zenginleşmenin hesabını kimse sormayacak mı?

Kimse AK Parti içinde kurulmuş çetelerin ne yaptıklarını bilmiyor mu zannediyorsunuz? Özellikle Beykoz’da beş kişinin elinde oyuncak gibi döndürülen AK Parti’nin bu hale nasıl geldiğini, bu küskünler ordusunun nasıl oluşturulduğundan seçmen bihaber mi zannediyorsunuz?

Seçmenin AK Parti’ye duyduğu güven gün geçtikçe eriyor… İşte böyle çetelerin çevirdiği karanlık işler nedeniyle. Ben bu insanların yaptıklarının bedelini ödemeleri için son nefesime kadar mücadele edeceğim. Pisliklerinizi en mutlu olduğunuz anda önünüze sereceğim. Beykoz’un beynelmilel beşlisi asla peşinizi bırakmayacağım. Meslek edindiğiniz fırıldaklıkla plaj işletebilirisiniz ama fırıldaklıkla halkın vicdanında asla aklanamayacaksınız! Bunu böyle bilin… 

İhale peşinde koşan İlçe Başkanları… Üstelik dibine kadar şaibeli ihaleler Meclis Kürsülerinde dahi konuşulurken bu zatlar halen görevlerinin başında durabiliyorsa vatandaş bunu sorgular ve ilk fırsatta da hesabı keser!

İcraya düşen üst düzey parti yöneticilerini kurtarmak için operasyon çekmek elbette sorgulanacak!

Belediyenin belli müdürlükler kanalıyla yapacağı alımları, ihaleleri, farklı isimlerle hatta CHP’li iş adamlarıyla perde arkasında ortak olarak kovalamak, şartnamenin dışına çıkıp yolsuzlukla karşı karşıya kalıp aklanmayı beklemek! Böyle bir rezillik olabilir mi?

Neredeyse her ilde, her ilçede yaşanan bu fahiş hatalar, 15 yıldır milyonların gönlünde taht kurmuş olan AK Parti’ye karşı giderek artan bir homurdanmaya yol açtığını bir tek Tayyip Erdoğan görüyor galiba!

Zira belediye başkanları ve ilçe yöneticilerine yönelik istifa süreçleri bir tek istifası istenenleri şaşırtıyor!

Partiyi küçülte küçülte kendi şirketine çevirmiş “yöneticilerin” ısrarla koltuğuna yapışıp görevden alınmayı beklemesi, ya da son bir çırpınışla, araya birilerini sokarak ömrünü uzatmaya çalışması sadece AK Parti’nin ömrünü kısaltıyor!

Değişime direnen veya kendini başarılı (!) görenlerin 2019’un son dönemeç olduğunu anlamaması, bu güne kadar bizi bunlar mı yönetti(!) dedirtiyor…

Beykoz’da en acilinden, son günlerde siyasetin kilitlendiği imar konusunun vatandaşa nasıl etki edeceğinin anlatılması, samimi bir siyaset açısından büyük önem arz ediyor. Beykoz Belediyesi’nin de bu gündemden uzaklaşması gerekiyor.

Çünkü halkımızın imar konusunu tam anlamıyla kavrayamadığı görülüyor.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz