Talip ERCAN
  • 06/12/2017 Son günceleme: 06/12/2017 22:14
  • 8.625

1970’li yılların bir parçasıydı ve Hababam Sınıfı sinema filminden akıllarda kalan parçalardan birisiydi…

Gençlik başımda duman… İlk aşkım ilk heyecan… Kovaladıkça kaçan ateş böceğim misin? Evet, son yıllarda gençliğin başı bir dumanlı, bir dumanlı ki sormayım gitsin… Özellikle dizilerde genç karakterlerden verilen mesajlar ile farklı bir gençlik görüntüsü peyda oldu… Saygısız, büyükleri ile nasıl konuşacağını, muhatap olacağını bilmeyen adap yoksunu bir gençlik…

Otobüslerde babaannesi, dedesi yaşında insanlar yanı başında ayakta dikilirken oralı olmayan, hatta ulu orta bir gece önceki burada yazmaktan bile imtina edeceğim cümlelere ile yaşadığı âlemi ballandıra, ballandıra anlatan geleceği olmayan bir gençlik…

Haa bu arada gençlerin başı dumanlı mı dumanlı, o ana madde madde bağımlılığında adı geçen ürünlerden de değil bu bağımlılık, neredeyse her mahalle başında peyda olmaya başlayan nargile cafeleri de hesaba katmamak olmaz.

Sahi bu ülkeyi yönetenler bu nargile olayına neden vurdumduymaz, neden mantar gibi biten nargile cafelerdeki ürünlerin zararlı olup olmadığı konusunda bilgilendirmede bulunmaz anlayabilmiş değiliz. Ha nargile zararsız diyecek olan varsa da görüşlerini destekleyen yorumlarını da gönderebilirler.

İşte başı dumanlı bu gençlik için her fırsatta, her platformda dediğim gibi onları kötü alışkanlıkların pençesinden kurtarabilecek en etkili şeylerden biri onları spora yönlendirebilmek. Bunun için de spor alanlarının çoğaltılmasına ihtiyaç var. Ancak Beykoz gibi müthiş bir arazi genişliğine sahip bir yerde maalesef yeterince spor alanımız yok.

Siz bakmayın son yıllarda yapılan, açılan yeni alanlar ile İstanbul’da ilçelerden en öndeyiz denen açıklamalara, yani betonlaşmış diğer ilçelerde alan mı kalmış ki Beykoz’dan çok spor alanına sahip olabilsinler. Dediğim gibi Beykoz ilçemizde belediyeye ait sayısız alan var. Özellikle eski köy alanlarında bunun izlerini fazlası ile görmek mümkün.

İlçemizde bir tane kullanılabilecek derecede bir spor salonumuz var o da zaten İBB’ye devredilmiş durumda. Okul spor salonları ise özel spor okullarına tahsis edilmiş halde, okul yönetimleri bu şekilde ihtiyaçları için kaynak yaratabilmekte.

Şimdi yıllardır gündemde olan Beykoz Arena Projesine dönecek değilim ki yazmaktan dilimizde tüy bitti, gelin şu Beykoz Stadı işini biraz hareketlendirin, hızlandırın. Tamam, yasal bazı sıkıntılara karşın, ağır aksak, çaktırmadan yapılıyor deniyor ancak yakışmıyor be ilgililer, iki işçinin çalışması ile kaş yılda biter bu iş?

Bir diğer konu; Beykoz’da futbol karşılaşmalarına olan ilginin her geçen gün azalması.  Beykoz 1908 takımının durumu içler acısı olunca diğer kulüplerde bundan fazlası ile etkilenmekte. Sarı-Siyahlıların yılların müdavimleri bile maçlara artık gitmemekte. Bu bir lokomotif gibi düşünülebilir, Beykoz tribünleri dolunca diğer takımların maçlarında bile artış olmakta idi, o tribünler boşaldı, diğer takımların maçları da.

Peki, buraları boşaltan gençler nereler takılıyor, neyle meşguller? İşte can alıcı ve cevabı aranan soru da bu olsa gerek. Beykoz ilçemizde spor konusu başlı başına bir panel mi diyelim, sempozyum mu? diyelim bir çalışma gerektirmekte. Çocuk ve gençleri spora teşvik edecek mesela benim yıllardır yazdığım gibi, ödül oranını en üst seviyelere çıkarmak, eğitim hayatları boyunca başarılı sporculara burs imkânı sağlayacak bir düşünce maalesef gerçekleşmemekte. Uluslararası alanda başarı kazanmış sporcularımıza birer Cumhuriyet altını vermek ile işin içinden sıyrılmak doğru mu? Kaldı ki o belediye bütçesinden ne kadar gereksiz alanlara kaynak aktarıldığı da toplumda konuşulmakta. İzlenmeyen programlara ve gelen konuklara ne kadar meblağların ödendiği de bir merak konusu haline gelmekte.

Yazarın Yazıları