Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 07/01/2014 23:11
  • 15.761

Zannediyorum başlık yazının içeriği hakkında bilgi veriyor… Türkiye olarak zor günler yaşıyoruz… Bazı gerçekleri görmek istemeyenler var. Bu gerçeğin en somut olanı Ülkemizekarşı oynanan büyük oyun.

Bu ülkenin dinamiği olduğunu düşündüğümüz kesimin bu oyunun farkına varamamış gibi gözükmesi de acaba başka bir oyun mu?

Yaklaşık bir aydır kavga ediyoruz! Ne kazandık, ne kaybettik? Buna bakmak lazım. Çok şeykaybettiğimiz ortada. Ekonomik olarak büyük bir güç kaybettik. Toplumun tüm kesimleri üzerinde, saygıyla andığımız elimizden geleni yaptığımız, her şartta, ‘onlar var olmalı’ dediğimiz “Hizmet Hareketi”ne karşı bir güvensizlik ve itibar kaybı söz konusu oldu.

Yaşananları tekrar özetlersek, daha önce Ergenekon, Balyoz gibi davalarla ortaya çıkan Yargı iradesinin Türkiye’nin ufkunu açtığını ve bu olumlu gelişmelerin hükümetin verdiği destekle siyasete yansıdığını kabul etmekle birlikte Türkiye’nin rahat bir nefes aldığını hissetmiştik.

Türkiye’nin güçlenmesini istemeyenlerin şaşkın bakışlarla izlediği büyük Türkiye ahengini hiç kimse bozamıyordu. Çünkü tüm dinamiklerimizle omuz omuzaydık. Güç birliği yapmıştık. BizlerFethullah Gülen Cemaati’nin devlet içinde etkin konumda olduğunu biliyorduk, oralarda olmalarını da istiyorduk. Çünkü frekanslarımız aynıydı! 30 yıldır varlığını bildiğimiz, takip ettiğimiz Hizmet Hareketi’ne desteğimiz de oldu…

Hangi bölgelerde hangi kurumlar için insan yetiştiriliyor, kiminle ilgili nelerin hedeflendiğini ve nasıl eğitim verildiğini biliyoruz! Ama bunların bu ülkeye edepli, adaplı insan yetiştirmek için yapıldığını düşünüyor ve öyle inanıyoruz.

Benim oğlum da Cemaatin dershanesine gidiyor, hiç almayı da düşünmedim. Çünkü tavanla tabanı ayırıyor, bu oyunun her iki kesim tarafından da fark edileceğine yönelik inancımı muhafaza ediyorum. Hala onların, son zamanlarda ekonomiyi biraz öne taşımış olsalar da, edebini, adabını örnek almamız gereken insanlar olduklarına inanmakla birlikte toplum tarafından her gün tartışma konusu olmalarına bizzat kendilerinin fırsat veriyor olmasını da şiddetle reddediyor ve artık yeter diyorum!

17 Aralık Operasyonu, ardından 25 Aralık… Başbakan’ın oğlunu gözaltına alma girişimleri.3. Havaalanı3. KöprüKanal İstanbulHalk Bankası. Bunları yolsuzlukla bağdaştırmak mümkün mü? Asla değil. Yolsuzluk varsa da, sadece kılıf olarak kullanılmış olmaktan öteye şu ana kadar geçemedi.

Değerlerimize yazık ediyoruz! Ülkemize karşı oynanan oyunların farkına varamamış olmamız saflığımızdan mıdır, yoksa vatan haini olduğumuz için işimize mi gelmiyor?

ABD’nin hiçbir devlete iyi rüya gördüğüne hiç tanıklık ettiniz mi? Ya da İsrail’in Türkiye’ye karşı hayırlı bir girişimi olmuş mudur? ABD’de İran’a ambargo uyguluyor diye biz de mi uygulayalım. İsrail, Filistin’e dehşet saçıyor, sesimizi çıkarmayalım mı? Türkiye hep başkalarının belirlediği çizgiler üzerinden mi gitsin… Bu ülkede terör sorunu bitmesin mi?Oğlumuzu veya bir yakınımızı vatani görev için Doğu’ya gönderdiğimizde, ne zaman acı haber gelecek diye, hep telefonun ucunda bekleyelim mi?

Yaşanan bunca olayın Cemaatin devlet içindeki yapılanmasıyla bağdaştırılmasına tepki gösteriliyor, “hayır biz yapmadık” deniliyor. Ama ortaya çıkan argümanlar pek öyle demiyor. O zaman Emniyetteki bu görevden almalara neden tepki gösteriliyor? Zaman Gazetesi’nin,Sözcü gazetesi gibi hedefe ulaşma girişimlerini nasıl yorumlamalıyız?

Ekrem Dumanlı ve Mümtaz Er Türköne; Emin Çölaşan ve Uğur Dündar gibi isimler AK Partiye saldırıyor… STV’yi kanal listemizden çıkaralım mı? Zaman gazetesini artık okumayalım mı?

Hizmet Hareketi demokrasiden yüz mü çeviriyor? Yoksa bizim dediğimiz hareket, demokratik yollarla hiçbir dönemde iktidar yüzü göremeyip, hep karanlık yolları tercih edenlerle iş birliği içinde mi?

Tavan, çeşitli nedenlerle bunlarla iş birliği yapmak zorunda kalabilir, ama taban bunu asla yapmayacağı gibi, yapanları da affetmez. Şu anda bir kırgınlık, bir soğukluk olsa da, tabandakiler ikiyüzlü insanları nasıl tanıyacakları konusunda da oldukça eğitimlidirler.

Her iki tabanı birbirlerine bağlayan unsurlar, çıkarları değildir. DuygularıdırAile bağlarıdır.  Daha önceki yazımda da yazmıştım. Her ailenin uzaktan yakından mutlaka Hizmet Hareketi’ne bir katkısı olduğu gibi, bu insanlar aynı zamanda Dünya liderine de gönülden bağlı olan insanlardır. Duygularımız bizim vazgeçilmezlerimizle doludur.

Gelin birlik olalım, yarın çok geç olmadan
Gelin dirlik bulalım, vazgeçin öç almadan

Nefreti yok edelim, gel sen de katıl bize
İntikam eşkıyası, sevgiyle gelir dize

Yedi düvel elinden, kim kurtardı bu yurdu
Mehmetçik değil miydi, Laz’ı, Çerkez’i, Kürdü

Hangimizin ecdadı, feda olmadı yurda
Hangi bahçeden bir gül, solmadı bu uğurda

Asırlardır dinmedi, bir bölücü ninnisi
Aynı dinden değil mi, alevi si, Sünni si

Bin kere lanet olsun, Yezit denen deliye
Muhabbetle bağlıyız, Muhammed’e, Ali’ye

Geçin o sınıfları, geçin kardeşim geçin
Barış ta buluşalım, mutlu Türkiye için

Düşman sevindirmenin, ne âlemi var şimdi
Milletçe kenetlenip, sarılmamız kâr şimdi

Bir başka ulus var mı böyle temiz böyle saf?
İnsaf edelim dostlar, insaf edelim insaf!

Cemal Safi

Yazarın Yazıları