Av. Ferda KAZANCIBAŞI
  • 28/06/2016 Son günceleme: 28/06/2016 22:47
  • 5.453

Yeryüzündeki ayırımsız tüm ülkelerin refah ve mutluluğu adına yapılacak anayasa değişikliklerinde gözetilmesi gereken temel kural, evrensel anayasa hukuku ilkeleridir.

Bu konuda sizleri İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Ordinaryüs Prof. Sayın Ali Futa Başgil Hocamız ile baş başa bırakıyorum;

18.yüzyılın başlarında Fransız düşünürü Montesquieu Yönetim gücünün bir şahsın veya bir heyetin avuçları içine düşmesi takdirinde gücün her bir parçası ve her bir zerresinin tek elde toplanmasındaki tehlikeyi görüyor, bu tehlikeye karşılık İngiltere Parlamentosu’ndaki ahenk ve mükemmelliğin kaynaklandığı sebebi  (Kuvvetler Ayrılığı İlkesi) ile açıklıyor.

Kuvvetler Ayrılığı ilkesi’nin uygulanmamasının sonuçları

Bu konuda Ali Fuat Başgil Hocamızın Esas Teşkilat Hukuku Kitabı’nın 283. sayfasındaki açıklamalarını virgülüne dahi dokunmadan aynen aktarıyorum: 

“(Yasama Gücü), (Yürütme Gücü) ve (Yargı Gücü) üçlüsüne ait bütün yetkilerin aynı şahsın elinde toplanması takdirinde halk için hürriyetin, adaletin, emniyetin ve huzurun asla teminatı kalmaz Çünkü her üç gücü tekelinde toplayan kişi kendisine karşıt gördüğü istemediği ve hatta şüphelendiği kimseler hakkında, zalimce icra etmek üzere, zalimce kanun koyar veya koydurur. Kendi güvenliğini korumak için kamunun emniyetini tehdit eder. Bu bir kanundur ki, bir kuvvet karşısında kendi cinsinden başka bir kuvvete rastlamadıkça doludizgin gider. Taşkın bir otoriteye sahip olur, kabına sığmaz hal alır, devletin bütün icra ve idare organlarını emrine tabi kılar ve tek bir irade ve ferman merkezi haline gelir. Böylesine bir kuvvet kendisine ihtar edecek, denetleyecek ve düşüncesizce verdiği kararları frenleyecek kuvvet olmadığı için kendisi ile birlikte devleti de uçuruma götürür. Ezeli bir tecrübe ile ispatlıdır ki kuvvet sahibi herkes, elindeki gücü kötüye kullanmaya eğilimlidir ve kuvvetine sınır buluncaya kadar gider.

İngiltere Parlamentosu’na bakıldığında

Montesquieu İngiltere Parlamentosu’ndaki ahenk ve mükemmelliğin kaynaklandığı sebebi  (Kuvvetler Ayrılığı İlkesi) ile açıklamaktadır. İngiltere Parlamentosu’ndaki yerleşik uygulamada (Yasama), (Yürütme) ve (Yargı) güçleri kendisine ait faaliyet alanları içindedir. Güçler arasında dengeli ilişki vardır. Her bir güç diğer bir gücün uydusu ve güdümü altında değildir. Her bir güç bağımsız bir irade ile kendisine özgü kuvvet merkezi halindedir. Kendi görev, yetki ve sorumlulukları ile baş başadır. (Yasama), (Yürütme ve (Yargı)’dan oluşan  her üç kuvvet arasındaki ilişkide sınır tanımayan bir kuvvet diğer bir kuvvet ile durdurulmaktadır.

Montesquieu’nun kuvvetler arasındaki denge ilkesi Fransız’lar üzerinde geniş yankı uyandırmış, 26.08.1789 tarihli İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesi’nin (16)’ncı maddesinde yer almış, 1787 tarihli Amerikan Anayasası’nın en derin ilham kaynağı olmuş, Fransa ve Amerika’dan sonra 19 ve 20’nci yüzyıllarda bütün medeni dünyayı dolaşmış ve modern anayasaların hemen hepsinde yer alarak dünya siyaset hukukunun temel ögesi olmuştur.

İslam Tarihi’ne bakıldığında

Ali Fuat Başgil Hocamız’ın Esas Teşkilat Hukuku Kitabı’nın 68 - 69 sayfalarına bakıldığında;

Yeryüzünde Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’ni  ilk uygulayan Hazreti Ömer görülmektedir. Halife Ebubekir’den sonra kamu reyi ile seçilen Halife Hazreti Ömer devlet yönetimindeki bütün yetkilerin tek bir kişi elinde toplayan keyfi idare yerine halk iradisine inanmış ve uygulamıştır. (Devletin Temeli Adalettir ) şeklinde tanımlanan İslamiyet prensiplerinden bir an için taviz vermemiştir. Şurayı Meclis olarak nitelendirilen (Müzakere ve karar yetkisi) ile (İdare Yetkisi)’ni ve (Kaza Yetkisi)’ni birbirinden ayırmak suretiyle yeryüzünün Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin uygulanmasındaki ilk örneği vermiştir. Hazreti Ömer sadece (Şurayı Meclis)’de yer almış, (İdare) ve (Kaza) yetkilerini ise farklı kurulların uzmanlıklarına bırakmıştır.

Hazreti Ömer kabile ve halk temsilcilerinden oluşan Şurayı Meclis’te yaptığı bir konuşmada Sizi ancak bana yüklemiş olduğunuz emanetinize iştirak için davet ediyorum. Çünkü ben ancak sizin gibi bir ferdim. Benim görüşlerime körü körüne uymanızı istemem.

Bir gün Şurayı Meclisi müzakereleri esnasında temsilcilerden biri Hazreti Ömer’e hitaben (Allahtan Kork Ömer) diye bağırmış, buna karşılık bir başka temsilci ise çıkış yapan temsilciyi susturmuştur. Hazreti Ömer kendisine çıkış yapan temsilciyi susturana hitaben ;  “  Bırakınız bu temsilciler istedikleri gibi konuşmazlarsa bir faydası olmaz ve görevlerini yapmamış olurlar. Biz de onları dinlemeyecek olursak yetkimize tecavüz etmiş, kanuna karşı gelmiş oluruz.          

Kuvvetler Ayrılığı ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası’nın başköşesinde yer almaktadır

10.09.1982 kabul tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başlangıç bölümünün dördüncü bendinde demokrasinin temeli olan Kuvvetler Ayrılığı ilkesi yer almaktadır.

1982 Anayasası kuvvetler ayrılığı ilkesi ile  yasama, yürütme ve yargı güçleri arasındaki güç dengelerinin bozulmasına izin vermemiştir.

 

Yazarın Yazıları