Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 06/10/2007 00:11
  • 15.852

Beykoz Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu yurt dışı gezilerini, ilçeye hiçbir fayda sağlamadığı için zaman zaman eleştirmiş, gidilen ülkeden alınan her hangi bir projenin...

Beykoz’da uygulanamamış olması, bu gezileri içi boş olarak yorumlamama neden oldu. Hala aynı fikirdeyim !..

Çünkü bundan öncesinde gidilen Avrupa ülkelerinden dönüldüğünde, Beykoz’da ne bir konferans düzenlenmiş, nede gidilen ülkeye, neden gidildiği konusunda her hangi bir bilgi verilmiştir.

Türk Dünyası Belediyeler Birliği’nin Beykoz Belediyesi ve Hendek Belediyesi ile birlikte Kırgızistan’a yapacağı ziyarete katılmamıza ilişkin yapılan davete yine aynı düşünceyle hayır cevabı vermiştim. İtalya, İspanya, Mısır, Cezayir, Lübnan, İsrail, Libya, Romanya, Rusya gibi bir çok Akdeniz ve Karadeniz ülkesine gittiğim için, bu daveti gezmek için bir fırsat olarak değerlendirmedim.

Dost Beykoz’un haftalık Yayın Kurulu toplantısında, Kırgızistan’a yapılacak ziyaretin resmi sıfatıyla beraber, hükümet politikası olduğu, bunlardan da önemlisi orada yaşayan Türklere Ramazan ayı için yardım yapılacağı gündeme gelince, Yayın Kurulu’nun kararı doğrultusunda davete icabet ederek, ‘inşallah pişman olmam’ diye diye, 23 kişilik heyetle birlikte bende Kırgızistan’a gittim.

Rahmetli Özal’ın Avrupa Birliği’ne karşı kurmaya çalıştığı, fakat ömrünün vefa etmediği Türk birliğini kimlerle nasıl kurmak istediği benim ilgimi çekmiş, bundan ziyadesi ülkemde uygulanan politik tarih hakkında bilgi sahibi olabilmekte önemliydi.

Kırgızistan ziyaretini bu kapsamda değerlendirerek, temasları dikkatlice takip etmeye çalıştım. İlk şaşkınlığı Kırgızistan havaalanında yaşadım. Hava alanından çıktığımda ülkenin resmi arabalarını karşımda görence, ‘ne oluyor’ dedim.. Yaklaşık 30 kişilik bir grup bizi karşılamaya gelmişti. Bir eskord, iki polis aracı, üç tane de makam arabası vardı. Tabii bu karşılama, ziyaretin resmi niteliği olmasından kaynaklanıyordu.

Arabalara bindiğimizde yaklaşık 10 araçlık bir konvoy oluşmuştu. Ben ve Beykoz Belediyesi’nin basın danışmanı Zeynel Yaman, 12 bin nüfuslu Prigorodnoye beldesinin Belediye Başkanı aynı zamanda Kırgız Cumhuriyeti Ahıska Türkleri Dernek Başkanı olan Murafaddin Muhamadovich’in arabasına bindik.

Murafaddin Muhamadovich havaalanından otele gidene kadar, bize Kırgızistan’la ilgili bazı bilgiler verdi. Mesela orada Kırgızistan’da belediye başkanlarını halkın seçmediğini, CumhurbaşkanıKurmanbek Bakiyev’in diğer il ve ilçelerde olduğu gibi kendisini belediye başkanı olarak atadığını söyledi.

Murafaddin bey anlattıkça ben, ne kadar büyük bir ülkenin insanı olduğumu düşünmeye başladım. Türkiye gerçekten büyük bir ülke. Kırgızistan 16 yıl önce Rus sömürgesinden kurtulmuş ve bağımsızlığını ilan etmiş. Ülke yer altı kaynakları bakımından çok zengin  olmasına rağmen, kaynaklar ekonomiye kazandırılamamış. 2005 yılında gerçekleşen halk ayaklanması, (orada buna halk ihtilali diyorlar) sonrası ekonomi biraz düzelme trendine girmiş.

Ülkenin % 85’i Müslüman fakat misyonerlik faaliyetleri en etkili biçimde sürüyor. % 85’i Müslüman olan bir ülkede İslam dini neredeyse bütün anlamını yitirmiş,  herkes ekmek derdine düşmüş. Karşılaştığımız manzara, Rusya’nın ülkede nasıl bir politika izlediği, insanların dinlerini düşünüp yaşamasına izin verilmediğinin resmiydi.

Gelişmeye ve dünya standartlarına uygun biçimde şekillenmeye elverişli olan ülkede, şehir içi ulaşım hala komünizm döneminden kalma elektrikli otobüslerle sağlanıyor. Teknoloji hiç yok. İnternet erişimini Türkiye’den önce ülkesine sokan halk internetten yararlanmak için bilgisayar bulamıyor. Kırgızistan’da ki görüntü rahmetli Özal’ın Türkiye’de okuma yazma seferberliği başlattığı yıllara benziyor. Ülkeden bir sömürge treni geçtiği gittiğiniz her yerde göze çarpıyor. Devlet memurları 50 ve 70 dolar arasında maaş alıyor. Bu rakam Kırgız parasıyla 2660 som, yanı Kırgız parası yapıyor. Bunu Türk ekonomisine yansıttığınız zaman  karşınıza 91 YTL  çıkıyor. Bunu ancak devlette çalışan insanlar alıyor. Böyle bir ülkede Türkler yaşam savaşı veriyor ve Beykoz halkı bu insanlara yardım elini uzatıyor.

Kırgızistan’da eğitim Fethullah Gülen’in okullarından soruluyor. İyide oluyor. Bu okulların orada kurulması, uygulanan komünist rejimle birlikte şekli değişen İslam dini gerçekleriyle insan yaşamına giriyor. Ülkede şu günlerde, Türkçe’nin resmi dil olarak Anayasa’ya konulması tartışılıyor.

Beykoz halkı bu insanların elinden tutuyor… Sizce kötümü ediyor.

Yazarın Yazıları